Aşk, tüm dillerde, ırklarda, kültürlerde ortak olan evrensel durumlardan biri. Bu kadar
kapsamlı iken bu durum, neden herkes farklı kişilere karşı bir çekim yaşıyor? Aşık
olduğumuz ya da olacağımız kişiyi belirleyen kalbimiz mi, beynimiz mi, öğrendiklerimiz ve
tecrübelerimiz mi? İlk görüşte mi aşık oluyoruz yoksa önce sevgi bağı kurup sonra mı aşka
dönüştürüyoruz? Mantığımızla mı yoksa duygularımızla mı karar veriyoruz? Cinsiyetine göre
mi yoksa düşüncelerine göre mi aşık oluyoruz?
Bunun gibi birçok konu başlığı ve soru var aslında. Aşk hepsinden etkileniyor elbette.
Tercihlerimiz hepimizin içinde olanları ve olmayanları yansıtan bir ayna görevi üstleniyor.
Karşılanmamış ihtiyaçlarımız doğrultusunda, bu sefer tekrar karşılamak üzere yeni kişileri
dahil ediyoruz hayatımıza. Peki bu yeni kişiler hayatımızda neye göre var olmaya devam
ediyor ya da hayatımızdan çıkarma kararı alıyoruz?
İlk sevgi bağını ailede öğrenerek başlıyoruz hayata. Bu sevgi güvenli de olsa güvensiz de
olsa, bildik tanıdık bir yapı oluşmasında ve arayış noktalarımızı şekillendirmekte büyük bir
role sahip oluyor.
Şuan karşılaştığımız sevgi stili, daha önceden deneyimlediğimiz ebeveynlerimizin sevgi
stiline benzemediği için partnerimize güvensizlik hissedebiliyoruz. Bu noktada, eğer
bildiğimiz, evimizde öğrendiğimiz sevgi güvenliyse, partnerimizle de aynı şekilde olacağını
ümit ederiz. İlişkimizi bu şekilde çerçevelendiririz. Şayet beklentimiz gerçekleşmediğinde
hayal kırıklığı yaşarız.
Güvensiz bir sevgi stili deneyimlediysek, hayatımıza aldığımız insanlar, yine aynı döngüyü
tekrarlatmaya yönelik kişiler olacaktır. Çünkü arayışımız bu amaca hizmet edecektir.
Güvenli hissettirmeyen partnerimiz mi, güvenli hissetmeyen biz miyiz? Ya da bu kadar
şikayetçi olmamıza rağmen güvenli hissettirmeyen birini hayatımızda tutmaya neden devam
ediyoruz? Yoksa bu duygumuz partnerimize dair değil de bizi ilk sevgiyle güvensiz tanıştıran
kişilere ait olabilir mi?
Aslında birlikte olduğumuz kişi değil, bunları biz gerçekleştiririz. Önce kendi yansımamızda,
kendimizi görmemiz, yaşadığımız partner seçimindeki yanlış döngüyü de kırmakta yardımcı
olacaktır.