Günümüzde ebeveynlik oldukça tartışmalı bir konu. Sosyal medya ve çevremizden “Nasıl doğru ebeveyn olunur?”, “Çocuklarımıza nasıl davranmalıyız?” gibi sorulara cevap olarak pek çok bilgiye maruz kalırız. Ancak bu bilgiler, çoğunlukla uzman kişiler tarafından söylenmemesi veya kaynaklarının çok eskiye dayanması ve hatta kaynağı dahi olmaması nedeniyle yanlış bilgilerdir. Günümüz ebeveynleri her şeyi doğru yapmak adına bir yola çıkıyor. Ancak bu mükemmeliyetçi tavır peşinde yine pek çok hatayı getirebiliyor. Bir örnek vermek gerekirse, ebeveynler kendi ihtiyaçlarını, kendine ayırmaları gereken zamanı bir kenara bırakıp sadece çocuklarıyla ilgili konulara vakit ayırmalarının doğru olduğunu düşünebiliyor. Bu düşünce tarzı öncelikle ebeveynlikteki en önemli şartlardan biri olan, sağlıklı birey sağlıklı ebeveyndir, sözümüzle ters düşüyor. Bu sözden kastımız şu, bir insan kendine yeterli vakti ayırmadığında, kendi ihtiyaçlarını yeteri kadar gidermediğinde hem ruh sağlığını hem de beden sağlığını göz ardı ettiğinde iyi bir ebeveyn olmakta çok zorlanır. Biz bir ebeveyn olarak iyi bir ruh hâlinde ve bedenen sağlıklı olamazsak bunun çocuklarımız üstünde negatif bir etkisi olur. Çocuklar beden dili okumakta oldukça iyilerdir. Sizin iyi hissetmediğinizi, yorgun olduğunuzu görebilirler. Çocuk oldukları için de bunu kişiselleştirip “Acaba benim yüzümden mi bu durumda?” diye düşünebilirler. Bu da çocukta erken yaşta kaygı oluşmasına sebep olabilir. Bu nedenle iyi bir ebeveyn olabilmek için öncelikle kendimizi düşünmeliyiz. Elbette ebeveynlik fedakârlıktır ancak bu fedakârlık düzeyi arttıkça aslında iyi bir ebeveyn olmayız, aksine fedakârlık düzeyi arttıkça çocuğumuzdan ileride çok fazla şey bekleyebiliriz. Tartışma anlarında “Ben senin için bunları yaptım sen şimdi neler yapıyorsun?” tarzı cümleler kurabiliriz. Bu tarz duygulara kapılmamız da çok doğal çünkü hepimiz bir insanız ve ebeveynlerin de duyguları vardır. Onlar bu uzun yolculukta pek çok zorluğa göğüs gerer, bizi tehlikelerden korur ve büyütür. Ama bunları yaparken yalnız olmadıklarını da hatırlamaları gerekir. Ebeveynlik konusunda destek alabilecekleri pek çok yer vardır. Bu destek sayesinde ebeveynlik konusunda en doğru bilgiye ulaşabilirler. Aile Danışmanlığı eğitimi almış ve bu
konuda uzmanlaşmış Psikologlar size bu konularda destek olabilir.
Toplumda rollerimiz vardır. Bu roller bazen birbiriyle iç içe bazense çok ayrıdır. İş yerindeki yönetici rolümüz evde işimize yaramaz ve o rolü evde kullanamayız. Aynı şekilde evdeki ebeveyn rolümüz iş yerimizde bir işimize yaramaz. Bu roller evin içinde de vardır. Evde çocuğumuza karşı bir ebeveyn, eşimize karşı da bir eş olmalıyız. Bu iki rol iç içedir ve birbirlerini etkiler. Toplumumuzda kabul gören bir cümle vardır, “O iyi bir eş olmasa da iyi bir ebeveyn.” Bu cümle aslında psikolojide doğru karşılanmaz. Çünkü bizler bunun doğru olmadığını ve iyi bir eş olamayan bir insanın aslında iyi bir ebeveyn de olamayacağını düşünürüz. Bunun belli başlı sebepleri şunlardır, iyi bir eş olamadığımızda ve ilişkimizde tartışmalar, çatışmalar arttığında bu durum çocuklarımızın büyüdüğü ortamı kökünden etkiler. Çocuklar, yaşları ve gelişimsel evreleri gereği çevrelerinde olan bitenlerin kendi yüzünden olduğunu düşünür ve çoğu şeyi kişiselleştirir. Bu en çok da ebeveynlerinin arasındaki ilişkinin durumunu içerir. Çocuklar ebeveynlerinin arasındaki çatışmaları görür ve kendini sorumlu tutar. Çocuğumuza iyi bir ebeveyn olmaya çalışırken eş rolümüzü unutmamamız gerekir. Elbette bir ilişkide çocuk doğduktan sonra dinamikler değişir. Çocuğun bakım sürecinde ebeveynlere bağımlı olduğu için ebeveynlerin boş vakitleri oldukça kısıtlıdır. Ancak bu ilişkimize hiç vakit ayırmamamız gerektiğini bize söylemez. Elbette eskisi kadar olamasa da eş rolümüzü yerine getirmeye çalışmalıyız. Haftada bir kere de olsa çocuklarımız olmadan eşimizle aktiviteler yapmalıyız. Eskiden yapıp şu an yapamadığımız şeyleri düşünüp onlara bir vakit yaratmalıyız. Bu aktiviteleri yaparken de “Şu an kendim için bir şey yapıyorum, çocuğum yanımda değil, ben kötü bir ebeveyn miyim?”, “Ben bencil miyim?” gibi düşünceler aklımızdan geçebilir. Bu düşünceler geldiğinde kendimize şu soruyu soralım “Ben bunu yaptığımda daha sağlıklı olacak mıyım?”, “Ruh hâlim bu aktiviteden sonra daha iyi olacak
mı?”, “Bu aktivite ilişkimize iyi gelecek mi?” Bu sorulara evet cevabını verebiliyorsanız siz ebeveynliğiniz adına çok güzel bir iş yapıyorsunuz demektir. Elbette ilişki sorunları burada bitmez. Bazı ilişki sorunları dışarıdan destek almayı gerektirebilir. Çift terapilerinde çiftler birbiriyle nasıl iletişim kurmaları gerektiğini, duygularını ve düşüncelerini nasıl dile getirebileceklerini öğrenirler, ilişkide karşılıklı birbirlerinden ne beklediklerini anlatırlar. Sorunlar danışman eşliğinde masaya yatırılır ve üstüne konuşulur. Beraber birbirlerine ayıracakları zamanlar belirlenir. Bir uzman eşliğinde bunları yapmak ilişkinize ve daha sonra da ebeveynliğinize çok olumlu şekilde yansır. İlişkinizde sorunlar yaşadığınızı düşünüyorsanız çift terapisinde uzman psikologlardan destek alabilirsiniz. Çift terapisinin hayatınıza ve ebeveynliğinize katkısını görebilirsiniz.
Ebeveynler bireysel sorunlar da yaşayabilir. Ruhsal sağlıkları her zaman iyi durumda olmayabilir. Bu da evdeki ortama ve çocuklarımıza sirayet edebilir. Bir ebeveyn olarak ilk sorumluluğumuz kendimize bakmak olmalı. Ebeveyn olmanın ilk yıllarında çocuğumuzun bize bağımlılığı üst düzeyde olması ve bakıma muhtaç olması kendimizi unutmamıza sebep olabilir. Hobilerimize, arkadaşlarımıza eskisi kadar vakit ayıramayabiliriz. Ancak bu vakit sıfır olmamalıdır. Ebeveyn olduğumuz kadar da birey olduğumuzu unutmamamız gerekir. Bu yüzden eskiden yaptığımız ve zevk aldığımız aktiviteleri yavaşça hayatımıza tekrar sokmaya çalışmalıyız. Biz insanlar sosyal varlıklar olduğumuz için sosyal ortamlarımıza da geri dönmeye çalışmalıyız. Bu bir ebeveyn için iş ortamına geri dönme, arkadaş ortamına eskisi kadar olamasa da geri dönmek olabilir. Bu tip aktivitelerde yine “Ben bunu yapıyorum ama çocuğumla değilim, ben bencil miyim?”, “Ben kötü bir ebeveyn miyim?”, “Çocuğum bensiz ne yapıyor acaba?” gibi düşünceler aklımıza gelebilir.
Bu düşüncelere şu soruları sormak gerekir, “Bu aktivite benim ruh hâlime iyi gelecek mi?”, “Çocuğum ebeveynini mutlu gördüğünde o da mutlu olur mu?”, “İyi bir ruh hâlinde olmak ebeveynliğimi iyi etkiler mi?” bu sorulara cevabımız evetse hem kendiniz hem ebeveynliğiniz için doğru bir iş yapıyorsunuz demektir. Elbette bireysel sorunlar burada bitmez ve çözümlerini her zaman kendimiz bulamayabiliriz. Bilişsel Davranışçı Terapi ekolünde uzman psikologlar bu konuda size yardımcı olabilir. Bu şekilde bireysel terapi sürecinin hem hayatınıza hem ev ortamınıza olan etkisini görebilirsiniz.
Ebeveynlik çok uzun ve zorlayıcı bir yoldur. Bu yolda hepimiz mükemmel ebeveynler olmak isteriz ancak bu mükemmeliyetçilik daha önce de belirttiğimiz gibi sorunlara sebep olur. Mükemmel ebeveyn olmayı hedeflemek yerine önce sağlıklı bir birey, sonra sağlıklı bir eş, daha sonra da sağlıklı
bir ebeveyn olabilmeyi hedeflemeliyiz. Hata yapmamaya değil hatalarımızdan ders çıkarmak ve bir çıkış yolu göremediğimizde gerektiğinde destek almak bizi iyi bir ebeveyn olma hedefimize yaklaştırır. Bu hedeflerimiz kapsamında ilerlersek yeterince iyi bir ebeveyn oluruz. Önemli olan mükemmel olmak değil sağlıklı olmaktır. Destek ararken de hiçbir şey için geç olmadığını ve hayatımızın her noktasında bu desteği alabileceğimizi unutmamamız gerekir. Biz psikologlar bu konular için varız ve her zaman size destek olabilmeyi amaçlarız.
Psikolog Görkem Erva Demir