İşte Bu Doktor İndir

Annem kapıdan karşılardı babamı Biz ise yarış ederdik almak için elindeki torbayı sırtındaki paltoyu Islanmış çoraplar sobanın üzerinde kururken bir tıslama sesiyle, damlacık olur düşerdi alın teri gibi bir bir ...

Belli ki defalarca pençe görmüş ayakkabısı artık görevini tamamlamış bir emektar gibi köşeye çekileceği zamanı bekliyordu çaresizce Çaresizliği sahibindendi

Yenilenmesine en büyük engeldi Hemen sofralar kurulur besmele ile oturulur Köyden gelen çökeleğimiz tereyağımız en büyük azığımız Lükstü zeytin bize ama zengindi soframız birdik beraberdik Gülmeyi de , ağlamayı da , mücadeleyi de birlikte öğrendik .

Hep kaybetmekten korktuğumuz en büyük servetimizdi mutluluk Tek bir ayakkabımız vardı.

Tek bir kazak tek bir pantolon Kız erkek önemli değil. Ne fark ederdi ki rengi İster pembe olsun ister mavi Bizim derdimiz sıcak tutsun

Yeter ki Birbirimize arta kalan eskilerimiz Üzmezdi kimseyi öylesine güzel bakardık yani Gözlerimiz ,lapa lapa yağan karı seyre dalarken Kulağımız, sobada devamlı kaynayan güğümün sesinde Hayallerimiz ise , parmaklarımızın ucuyla buğulanmış camlara resimler çizmede ...

Ev , araba ve çokça para.... Derken büyüdük Hayallerimiz gerçeğe, gönüllerimiz bir bilinmeze yelken açtı bir bir.. Kazanırken hayatı kaybettiklerimiz de oldu Kaybettik anamızı , babamızı Hatta bir sofada muhabbeti azık ettiğimiz eşimiz,dostumuz ve akrabamızı Zaman mı değişti biz mi değiştik cevapsız sorularımdan biri hala...

Tek maaşı ile babam yetti de kaç haneye Biz yetemedik kaç maaşla bir çocuğa bir eş'e

Doyuramadık kimseyi binbir çeşit kahvaltı masalarında Rahat bozmamak için bahaneli cümleler bile ürettik.

Adına hayat koşuşturmacası dünya telaşesi dedik Sığdırmayı beceremezken akrabayı eşi , dostu kaloriferli kocaman odalara Alışveriş mağazalarından alınan onca kıyafeti sığdıramayı da beceremedik dolaplara Varlığa erişince öğrendik egoyu , kibri Aslında var olan ne çok şeyi kaybetmişiz hepsini bir yokluğa tercih etmişiz

Eskiden yıkık döküktü evlerimiz ama zengindi gönüllerimiz Şimdi üç 'er beş'er katlı evlerimiz

Yıkılmış kalmış Gönül hanelerimiz

Şimdi sorarım sizlere zaman mı değişmiş biz mi?

Sizi bilmem ama kaybettiğimiz değerler kazandıklarımızdan çok daha fazla diye düşünüyorum bu zamanda değerli dostlar.. Ramazanın bereketi şöyle dursun maneviyatını anlayan , hanelerde yaşayan ve yaşatmaya çalışan insan sayısı azaldı .

Bayramlar bile gittikçe ziyaret etmiş olmak için etmekten ibaret hale geldi. Geçmiş ile gelecek arası maneviyat köprüsü kurulmalı , kalplerden kalplere çağlayan olup akmanın yolları aranmalı ve bunun olması için aileden başlanmalı.

Silkinip kendimize gelmeli, eksik yanlış ne varsa acil tesbit edip bir sonraki Ramazan'ın farklı geçmesi için şimdiden maneviyat ikliminin yolu tutulmalı. Çocuklarımıza geçmişte yaşanmış güzellikleri yaşatmanın yolunu gösterirsek sonraki nesillerde bayrağı devralır biiznillah. Akıp giden zamanın içinde zamansızlığı yaşayan kalplerde yer bulabilmek duasıyla; Hayırlara vesile bir bayram geçirmeniz temennisiyle