Gebelik, kadın için doğal fizyolojik bir olaydır. Gebe kadının beslenmesinde amaç, annenin kendi fizyolojik
gereksinmelerini karşılayarak vücudundaki besin öğeleri yedeğini dengede tutmak, fetusun normal büyümesini ve
salgılanan sütün gerektirdiği enerji ve besin öğelerini tam olarak karşılamaktır.
Yetersiz ve dengesiz beslenme sorunlarından en çok etkilenen toplum grubu beş yaş altı çocuklar ile gebe ve
emzikli kadınlardır. Annenin sağlığı ve beslenme durumu sadece
annenin değil doğuracağı bebeğin de sağlığı, büyüme ve gelişmesi yönünden önem taşımaktadır. Anne ve çocuk
ikilisini birbirinden ayrı düşünmek mümkün değildir. Annenin gebe kalmadan önceki beslenme durumunun doğacak
bebeğin sağlığı kadar, annenin sağlığı açısından da önemi vardır. Anne sağlığının korunması açısından
beslenmeye küçük yaşlardan itibaren önem verilmelidir. Ülkemizde sık görülen genç yaşta (yani 18 yaşından önce)
anne olan kadın henüz kendisi büyüme çağını tamamlamadığı için sağlığı etkilenmektedir. Yine ağır fiziksel çalışma
sürdüren kadınların zaten artmış olan enerji harcamalarına, bir de gebelik ve emziklilik eklendiğinden kadın kendi
dokularını kullanmak durumunda kalmakta ve gebelik aralıkları kısa olduğundan, sağlığı daha da bozulmaktadır.
Gebelikte bu durumlara bağlı olarak enerji ve besin öğeleri gereksinmesi artmaktadır. Artış miktarı annenin yaşadığı
iklime, ısıya, beslenme ve fiziksel aktivite durumuna bağlı olarak değişmektedir.
Bebeğin doğum ağırlığını etkileyen etmenlerin başında; anne yaşı, gebelikler arası süre, gebelikte ağırlık kazanımı,
annenin gebelik öncesi ağırlığı gelmektedir.
Gebelikte ağırlık kazanımı: Şişman kadınlar, gebelikte 11 kg.dan az ağırlık
kazansalar bile normal ağırlıkta bebek doğururken, gebelik öncesi anne zayıf ise bebek düşük doğum ağırlıklı
doğma riskine sahiptir.
Kadının gebelik öncesi beslenme durumu önemli olup, mutlak surette dikkate
alınmalıdır. Gebelik öncesi vücut ağırlığı mümkünse saptanmalı ve standartlara göre değerlendirilmelidir.
Yetişkinlerde boya uygun vücut ağırlığını saptamak için standartlar kullanılmaktadır. Beden kitle indeksinin
kullanılması ise daha pratik bir yöntemdir. Boy ölçülür, metre olarak yazılıp karesi alınır. Çıkan rakam 20 ile
çarpılırsa boya uygun ağırlığın alt sınırı, 25 ile çarpılırsa boya uygun ağırlığın üst sınırı bulunur (ortalama 21).
Bulunan değere gebelik ayına göre ekleme yapılır. Gebelik öncesi zayıf olan kişilerde düşük doğum ağırlıklı bebek
doğum oranı vepreeklamsi riski yüksektir. Gebenin diyetine ek besinler eklenerek bu durumdüzeltilebilmektedir.
Gebelik öncesi şişman olan kişilerde ise hipertansiyon, şeker hastalığı,doğum güçlükleri gibi birçok komplikasyonun
riski artmaktadır.
Gebelikte ağırlık kazanmanın izlenmesi önem taşımaktadır. Gebe kadın ilk üç ayda her ayda 0.5-1 kg, sonraki
aylarda ise ayda ortalama 1.5-2.0 kg. ağırlık kazanmalıdır. Gebelik süresince annenin toplam ağırlık artışı ( 10-14
kg.) ortalama 12.5 kg± %15, olmalıdır. 7 kg dan az ağırlık kazanma, anne ve bebeğin sağlığını tehlikeye sokar.
Gebelik öncesi anne şişmansa daha az kilo almalıdır. Anneye beslenmesinin önemi sürekli anlatılmalıdır. Ayrıca
ağırlık kazanımı az olduğunda anne sütünün veriminin düşeceği vurgulanmalıdır.
DİKKAT!
- Gebelik süresince anne ortalama 12.5 kg ± %15 (10-14 kg) ağırlık kazanmalıdır. (AydaGebe ve emziklilerin
beslenme sorunlarının başlıca nedenleri; ekonomik güçsüzlük, bilgisizlik ve buna bağlı yapılan hatalı uygulamalar,
kadının sosyal durumunun düşük oluşu,anne yaşının küçük olması, kadının ağır çalışma koşulları ve aile
planlamasının uygulanmamasıdır. Gebelikte ve emziklikte bazı besinler inançlar nedeniyle zararlı kabul edilmekte
ve tüketilmemektedir.
Sabah Hastalığı ( Bulantı-Kusma )Kilo kaybının olmadığı, anne adayının sıvı ve elektrolitlerini kaybetmediği, daha
hafif seyreden bulantı ve kusma şikâyetleri bebeğe zarar vermez. Ancak çok şiddetli bulantı ve kusma sonucu anne
adayının sıvı ve elektrolit kaybı dikkate alınmaz ve tedavi edilmezse bebek düşük doğum ağırlıklı dünyaya gelebilir.
Ayrıca düşük riski de yüksektir.
Bulantı ve Kusmaları Önlemek İçin Öneriler
Sabah uyandığınızda yatakta doğrulun, sırtınızı arkanıza dayayarak bir süre oturun. Yataktan kalkmadan önce bir
kaç tuzlu kraker, kuru ekmek, leblebi gibi nişastalı, mide asidini azaltacak besinler atıştırın.
Yataktan çok yavaş kalkın. Gün içinde öğünlerinizde yemek miktarınızı azaltın, öğün sayısını arttırın. 3 öğün yerine
ihtiyaçlarınızı 6 öğüne bölerek karşılayın. Yağlı besinler, kızartmalar, yağlı yemekler yemekten kaçının.
Kokusunu duymak istemediğiniz, tiksindiğiniz besinleri eve almayın.
Midenizde aşırı doluluk yaratmaması için yemek sırasında sıvı alımından kaçının. (cacık yerine yoğurt, meyve
hoşafı yerine meyve, çorba yerine ekmek tüketin) Midenize dokunan besinleri tüketmeyin. Alışık olmadığınız hiçbir
besini bu dönem denemeyin. Fazla baharatlı besinlerden uzak durun.
Midenizin boş kalmaması için 2 saat arayla beslenin. Yavaş yavaş yemek yiyin, acele etmeyin. Bir besini yedikten
sonra şikâyetleriniz arttıysa o besini listenizden çıkarın. Ama yemek yememeyi düşünmeyin. Besinleri tadarak size
rahatsızlık vereni bulun ve tüketmeyin.
Günde iki kereden fazla kusuyorsanız, gün buyu diğer şikâyetleriniz sürüyorsa doktorunuza mutlaka danışın.Eğer
bulantı ve kusmalar gün boyu sürüyorsa, kilo kaybı, yemek yiyememe gibi sonuçlara neden oluyorsa bu durum
tedavi edilmesi gereken bir hastalık (Hyperemesis Gravidarum yani gebeliğin şiddetli bulantısı) olarak kabul edilir.
Mutlaka tedavi edilmesi gereklidir.Tedavi edilmeyen hiperemezis durumu anne ve bebek açısından bazı riskleri
arttırır. Yeterli ve dengeli beslenememe sonucu vitamin ve mineral yetersizlikleri, anemi, kramplar, bebeğin
gelişmesinde gerileme, anne adayının hızla kilo kaybetmesi, hidrasyon (su kayıpları) gibi istenmeyen durumlar
gelişebilir. Bu nedenle kendinizi izleyin, anormal bir durum olduğunu seziyorsanız mutlaka bir sağlık merkezine
başvurun. Zira serumla su, vitamin, mineral desteği sağlayacak tedavi verilmesi gerekebilir.
Anemi: Ülkemizde önemli bir sağlık sorunu olan anemi özellikle demir ve folik asit yetersizliğine bağlı olarak
görülmektedir. Gebe kadınlarda, hemoglobin düzeyi 11g/100mL.altına düştüğünde, demir yetersizliği anemisi tanısı
konulmaktadır.
Nedeni; Diyetteki demirin emilim oranının düşük olması (bitkisel kaynaklı besin oluşu), parazitler, gereksinmenin
fazla oluşu, sık doğumlar, düşükler ve pikadır (toprak yeme). Ayrıca gebelik nedeniyle % 50 oranında artan plazma
hacmine karşın, kırmızı kan hücrelerinin hacminin artışı ( % 20 artış) bu orana ulaşamamaktadır. Hemoglobin
düzeyinin,11-12 g./100 mL. arası olması en sağlıklı doğumu sağlamaktadır. Ülkemizde gebe ve emziklilerde ulusal
düzeyde anemi oranı sırasıyla % 73.9 ve % 65.4 dür. Anemik gebelerde taşikardi, baş dönmesi, yorgunluk,
bayılma, dudak ve alt göz kapaklarında soluk renk (normalde kırmızıdır), nefes almada güçlük, yüz ve bacaklarda
şişme gibi belirtiler görülmektedir. Anemik annelerin bebeklerinde prematüre doğumlar, perinatal ve neonatal
ölümler artmaktadır.
Gebelikte artan demir gereksinmesini karşılamak için ek demir verilmesi, çinkonun kullanımını azaltmaktadır.
Hemoglobin düzeyi 11g./100 mL. altına düşmeden, ek demir preparatlarının kullanılmasına gerek yoktur. Her
öğünde C vitamini içeren besinlerin tüketilmesi, demir emilimini artırmaktadır. Her ay annenin hemoglobini
ölçülmeli, aneminin önemi ve belirtileri anneye öğretilmelidir.
Kemik Dokusunun Harabiyeti (Osteomalasia): Gebe kadın yetersiz beslendiğinde kemik dokusunun yapımı ve
sağlığı için gerekli olan kalsiyum, fosfor gibi mineralleri tüketmezse, yetersiz beslenmenin yanısıra D vitamini
kaynağı olan güneş ışınlarından da yararlanamazsa kemiklerinden kalsiyum ve fosfor çekilir. Kemik dokusunun
yapısı bozulur, erken çöküntüye sebep olur. Kemiklerden minerallerin çekilmesi sonucu oluşan hastalığa
osteomalasia denir.
Toksemi: Gebelik toksemisi yetersiz ve dengesiz beslenen kadınlarda daha sık görülmektedir. Diyastolik kan
basıncı 90 mmHg’nın üzerine çıktığında (6-9’uncu aylarda),bacaklarda ödem olduğunda proteinüri olmadan hafif
preeklempsi ve proteinüri olduğunda iseağır preeklempsiden söz edilir. Bunun için; diyet protein, vitamin ve
mineraller yönünden zenginleştirilir, tuzsuz diyet önerilir.Enerji normal düzeyde verilir.Gebe ve emziklilerde
gözlenen diğer beslenmeye bağlı sağlık sorunları diş çürükleri,dişeti kanamaları, aşırı şişmanlık, endemik guatr,
riboflavin yetersizliğine bağlı belirtiler ve ödemdir.
DİKKAT!
Gebelik süresince anne yetersiz ve dengesiz beslendiğinde;
- Anne ağırlık kazanamaz, hatta zayıflar. Anne vücudundaki besin öğeleri yedek depolarının dengesi bozulur. Anne
ve çocuk sağlığı olumsuz etkilenir.
- Anne kansız (anemi ) kalabilir. Toprak ve kil yeme de kansızlığı oluşturur.
- Bacakları ve göz kapakları şişer. Bu durum yeterince protein tüketilmediğinin belirtisidir.
- Çabuk yorulur, çalışma gücü azalır.
- Hastalıklara sık yakalanır ve iyileşme süresi uzar.
- Kemik dokusu harabiyeti görülür. Yetersiz beslenmenin yanısıra D vitamini kaynağı olangüneş ışınlarından da
yararlanamazsa anne kemiklerinden kalsiyum ve fosfor çekilir. Kemikler yumuşar osteomalasia’ya neden olur.
- Gebelik zehirlenmesi ( preeklempsi, eklampsi, toksemia ) görülür.
- Anne ölümleri görülür.
- Ölü doğum, erken doğum (prematürelik) cılız-zayıf çocuk doğumu, bedensel ve zihinsel özürlü çocuk doğumları
görülür.
Görüldüğü üzere bebek ana rahmine düştüğü andan başlayan yaşam mucizesinin her devresinde sağlıklı beslenme
sağlıklı yaşamın vazgeçilmez unsurudur, hepinize yaşam boyu ruh ve bedenen sağlıklı günler dilerim...