İşte Bu Doktor İndir
GASLİGHTİNG (KENDİNİZDEN ŞÜPHE ETMEYE NEDEN OLAN BİR MANİPÜLASYON YÖNTEMİ)   Kadın-erkek ilişkilerinde sıkça rastladığımız, bir tarafın diğer tarafa uyguladığı şiddeti tarif eden bir terimdir. Gaslighting ile kişi, karşısındaki hileli tavırlar ve ithamlarla güçsüz, sorunlu, hatalı ve aciz olduğuna inandırır, onu bu yöntemle yönetir, özgüvenini zedeler ve kendine bağımlı hale getirir. Genellikle toksik ilişkilerde ortaya çıkar ve kişi içten içe kendini sorgular. Duygusal bir istismar türüdür. Romantik ilişkilerde daha sık görülür. Bazı durumlarda gaslight uygulayan kişi arkadaşlarını ve aile üyelerini de manipüle etmektedir. Sonucunda ise buna maruz kalan kişi anksiyete, depresyon, öfke, umutsuzluk gibi durumlar yaşamaktadır. Terimin çıkış noktası 1938 tarihli Gas Light adında bir tiyatro oyunudur. Daha sonra filmi de çekilen bu terimin meşhur hikâyesi ise şöyledir: filmde bir çift vardır; Jack ve Bella. Jack,in Bellayla ilgili karanlık planları vardır. Her gece evdeki gaz lambasını bir önceki güne göre giderek daha fazla kısar. Ve Bella bu durumdan ilk başta şüphelenmez sadece şöyle bir şey söyler: Artık gaz lambası eskisi kadar aydınlatmıyor mu? Jack ona sinirlenir, “Sana öyle geliyor” ne saçmalıyorsun? Sen deli misin? der. Aslında bile bile yaptığı şeyde Bella’nın psikolojisini bozmak için gerçekliği saptırır. Bella ışığın her gün biraz daha azaldığından neredeyse emindir ama kocasının tepkisi yüzünden bir şekilde ışığın azalmadığına inanır. Kendisinden şüphe duymaya başlar…  İşte gaslighting in hikâyesi buradan geliyor. Olayın mevzusu temelde şu, karşı tarafı kendinden şüpheye düşürmek ve onun psikolojisini bozarak kendine bağımlı hale getirmek. Temelde yatan üç ana yöntem bulunur.  Bunlardan birincisi, Sözlü şekilde bir şeyleri ifade edip bu bilgileri her seferinde tekrardan, bu sefer farklı şekillerde anlatmak. Böylece karşıdaki kişinin algılarını allak bullak etmek amaçlanır. İkinci yöntem ise fiziksel; Sürekli evde bulunan şeylerin yerlerini değiştirmek ve bir süre sonra olması gereken yerlerine tekrar koymak. Böylece eşyayı ilk başta ait olduğu yerde göremeyen ama bir süre sonra tam orada bulan kişi, bu durumdan karşı tarafa bahsettiğinde 'Ne saçmalıyorsun, hep oradaydı o' tepkisini alır. Bu durum zamanla yine kendisinden şüphe etmesine yol açar. Üçüncü yöntem ise; Bir olayın detaylarından bilinçli olarak bahsetmemek, daha sonrasındaysa önceden bahsetmiş gibi konuşmak ve karşıdaki insana hafıza kayıpları yaşadığı vurgusunu yaparak aklını bulandırmak üzerinedir. Diğer yöntemlere bir örnek vermek gerekirse; Karşıdaki kişiyle önce sert bir ses tonuyla konuşup daha sonrasında bunu inkâr etmek ve oldukça yumuşak bir ses tonuyla konuştuğunu, onun yanlış anladığını söylemektir. Bu durumun devamında kişi her şeyi olumsuz anlamasıyla suçlanır ve zamanla karşıdaki sert konuştuğunda bile kendi kendine sadece yanlış anladığını, son derece normal bir konuşma yaşandığını söylemeye başlar. Bir diğer yöntem de kurbanla sürekli dalga geçip, daha sonrasında çok alıngan olmakla suçlamak. Bu hareket sürekli tekrarlandıkça kurban aşağılanmayı kabullenmeye, kötü hissettiğinde 'Sadece espri yapıyor, ciddiye almamam gerek' demeye başlıyor. Genellikle narsistler ve sosyopatlar tarafından uygulanan bu yöntemin korkunç olan tarafıysa kurban tarafından fark edilmesinin neredeyse imkânsıza yakın olması. Bunun nedenlerinden biri de sevdiğimiz insanlara güvenmemiz ve sözlerine inanma eğiliminde olmamız. Daha da kötüsü, çoğumuz bir dönemler farkında bile olmadan böyle bir manipülasyona maruz kalmış olabiliriz; küçük çaplı olsa bile.