FİBROMİYALJİ NEDİR?
Tıbbi tedavisi ve etolojisi henüz bilinmeyen yaygın ağrı durumu (18 hassas nokta bölgesinden en az 11’inde ağrı) ve hassasiyetle birlikte diffüz yorgunluk, el ayak soğuması, uyku problemi, depresyon, uzuvlarda karıncalanma, irritabl bağırsak sendromu ve sabah sertliğinin en az 3 ay boyunca görüldüğü ağrılı bir sendromdur.
Fibromiyalji hastalarının %81’inde düzensiz bağırsak sorunun olduğu, %63’ünde diyare ve kabızlık olduğu, %32 ile %80’i arasının İrrebital Bağırsak Sendromu kriterlerini taşıdığı bildirilmiştir.
FİBROMİYALJİ TANI KRİTERLERİ
Yaygın Ağrı Ölçeğinde >7 puan ve Belirti Şiddeti Ölçeğinde >5 puan
Semptomların en az 3 ay benzer seviyelerde devam etmesi
Hastada ağrıyı açıklayacak mevcut bir hastalığın bulunmamasıdır.
FİBROMİYALJİ PREVELANSI
Dünyada %0,5-2 - erkeklerde %2,1- kadınlarda %3,6’dır. Fibromiyalji prevelansının giderek artması, hastaların yaşam kalitesinin önemli derece etkilenmesi ve yoğun fizik tedavi sürecinin getirdiği zorluklar gibi nedenler, fibromiyalji tedavisinde uygulanma kolaylığı olan beslenme tedavisinin araştırılması gerekliliğini ortaya koymuştur.
FİBROMİYALJİDE TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Fibromiyaljide ilaç tedavisi dışında birçok alternatif yolun kullanıldığı bilinmektedir. Bunlardan bazıları: aerobik egzersizler, bilişsel davranışçı terapi, hasta eğitimi, akupunktur, hipnoterapi, ozon terapisi ve besin desteğidir.
FİBROMİYALJİDE TEDAVİ YÖNTEMLERİNDEN BESLENME
Beslenme; ağrı yönteminde bütüncül tedavinin bir parçasıdır. Ağrılar üzerine glutensiz, ketojenik, vejetaryen diyet, Akdeniz diyeti, FODMAP diyeti gibi özgün diyetlerin üzerine yönelik çalışmalar yapılmıştır.
1)KETOJENİK DİYET
Açlık metabolizmasını taklit eden ketojenik diyet, adenozin sinyallerini uyararak nöromodülasyon sağlaması gibi mekanizmalar üzerinden ketojenik diyeti ağrılar ile ilişkilendirmişlerdir. Ancak ketojenik diyetin yüksek yağ içermesinden dolayı obeziteyi indükler ve yağ asiti içeriği inflamasyonu tetikleyebilir. Bir hayvan çalışmasında yüksek yağlı diyet ile beslenen farelerde obezite geliştiği ve mikroglialarda inflamatuar bir sürecin başladığı, farelerde nosiseptif tepkilerin arttığı bulunmuştur.
2)GLUTENSİZ DİYET
Fibromiyalji hastaları sıklıkla kusma, bulantı, karın ağrısı, kronik ağrı ve duygu durum bozukluğu gibi glutenle ilişkili çeşitli bozukluklarla anlamlı olarak örtüşen gastrointestinal semptomlara sahiptir ve bu da hastalarda çölyak dışı gluten duyarlılığının olası bir arada bulunabileceğini düşündürmektedir. Bu, birçok araştırmacının glutensiz bir diyetin FM’li hastalar için faydalı olabileceğini varsaymasına neden olmuştur. Çölyak hastalığı IBS ve FM’li 75 hastanın küçük bir örneğinde 1 yıllık glutensiz bir diyetin klinik etkisini araştıran pilot bir çalışmada ağrı semptomlarının, yaşam kalitesinin ve doku transglutaminaz serum düzeylerinin genel olarak iyileştiğini ortaya koymuştur.
3)MONOSODYUM GLUTAMATSIZ VE ASPARTAMSIZ DİYET
Mono sodyum glutamat ve aspartam, organizmalarda eksitotoksin molekülleri olarak işlev görebilir, uyarıcı nörotransmiterler olarak işlev görebilir ve aşırı kullanıldığında nörotoksisiteye sebep olan bir maddedir. Diyetisyenler tarafından diyette mono sodyum glutamatın kısıtlamasının önerisinin fibromiyalji hastalarının semptomatik tedavisinde yararlı olacağı bildirilmiştir. Ayrıca bireylere enjeksiyon ile glutamat verildiğinde semptomların arttığı bilinmektedir.
FM tanılı hastalar üzerinde aspartamsız ve MSG’siz yapılan diyet uygulamasından sonra hastalarda kronik ağrı, yorgunluk, uyku ve bilişsel bozukluk gibi semptomlar iyileşme görülmüştür. MSG ve aspartam diyete tekrar eklendiğinde ilginç bir şekilde hastaların ağrılarında ve diğer semptomlarında kötüleşme görülmüş ve yaşam kaliteleri düşmüştür.
4)FODMAP VE ANTİ-İNFLAMATUAR DİYET
FODMEP’ler (Fermente Edilebilir Mono-Di-Oligo sakkaritler ve Polioller) laktoz, serbest fruktoz, polioller, fruktanlar ve galakto-oligasakkaritler dahil olmak üzere zayıf emilen kısa zincirli karbonhidratlardır. Düşük FODMAPS diyeti, IBS tedavisinde önemli faydalar göstermiştir. FM hastalarının %70’i IBS’den muzdarip olduğundan düşük FODMEP’lerin diyetinin FM denekleri için faydalı olabileceği varsayılmıştır. FM’li 38 kadının 4 haftalık bir müdahale çalışması, ağrı skorları olmak üzere gastrointestinal bozukluklarda ve FM semptomlarında önemli bir azalmanın yanı sıra vücut ağırlığında ve bel çevresinde bir azalma olduğu bildirilmiştir.
Başka bir grup tarafından ise 18-75 yaş arası yetişkin kadınlar iki gruba ayrılarak bir çalışma yapmışlardır. Gruplardan birincisi 3 ay gluten, süt ürünlerinden, şekerden, ultra işlenmiş gıdalardan ve yüksek FODMAP içeren sebze ve meyvelerden yoksun bir şekilde beslenmiştir. Gruplardan ikinci ise 3 ay Dünya Sağlık Örgütü’nün uygun gördüğü sağlıklı beslenme yolunu uygulamıştır. Bu çalışma sonunda ise hipokalorik ve düşük FODMAP diyetinin tamamlayıcı tedavilerde umut verici olduğunu bildirmişlerdir.
5)VEJETARYEN DİYET
Vejetaryen diyetler lif, vitamin, mineral ve antioksidan elementler bakımından zengin çok miktarda bitkisel gıda ile karakterizedir ve bu diyetin düzeninin antiinflamatuar özellikleri ve hayvansal proteinlerin yokluğu veya azaltılmasıyla FM hastalarında ağrı giderici etkiler gösterebileceği hipotezine yol açar. Vejetaryen diyetin, FM hastaları üzerindeki etkisini görmek için 18 FM tanılı hastaya 3 ay boyunca sıkı bir çiğ vegan diyeti uyguladılar ve ağrı skorları sonucunda eklem sertliğinde ve uyku kalitesinde önemli derecede azalma olduğunu bildirdiler. Normal beslenmeye geri dönüldüğünde ise ilginç bir şekilde semptomlarda tekrar bir artma görüldü.
6)AKDENİZ DİYETİ
Akdeniz diyetinin FM üzerindeki olası yararlı etkileri hakkında çok az kanıt mevcuttur. 95 FM tanılı kadının yakın tarihli bir kesitsel çalışması, Akdeniz diyetine bağlılığın kantitatif kalkaneal ultrason parametreleri ile tutarlı bir şekilde ilişkili olduğunu ve Akdeniz diyetine bağlılığın FM kadınlarında kemik sağlığında belirleyici bir rol oynayabileceği hipotezini desteklediğini göstermektedir.
Bağırsak bakteri florasındaki değişikliklerin FM gibi romatizmal hastalıklar da dahil olmak üzere birçok kronik inflamatuar ve dejeneratif hastalığa katkıda bulunan bir faktör olduğu göz önüne alındığında, Michalsen ve meslektaşları FM’den etkilenen 35 hastada Akdeniz diyeti veya modifiye aralıklı 8 günlük açlık rejimi ile yapılan müdahalelerin bağırsak mikrobiyatası üzerindeki etkisini test etmişlerdir. Şaşırtıcı bir şekilde 2 hafta ve 3 aylık takipten sonra yazarlar gruplar içinde ve arasında iki diyet müdahalesini takiben dışkı bakteri sayımlarında önemli bir değişiklik bulamadılar. Fakat duygusal işlem üzerinde yararlı etkilere yol açtığını, yorgunluğu, kaygıyı ve depresyonu azalttığını bildirmişlerdir.
FİBROMİYALJİ VE BESİN ÖGELERİ İLİŞKİSİ
A- FİBROMİYALJİ VE YAĞ ASİTLERİ
Yağ asidleri yağların yapı taşıtıdır ve vücutta çeşitleri görevleri bulunan bir besin ögesidir. Yağ asidlerinin içeriği, vücuttaki inflamatuar veya antiinflamatuar rollerinden dolayı ağrıyla ilişkili bulunmuştur. Omega-6 yağ asitleri, araşidonik asitten siklooksijenaz sistemiyle lökotreinlerin, tromboksanların ve prostagladinler sentezine; dolayısıyla ağrı yolağında periferik sensitizasyonu destekleyen bir etkiye neden olmaktadır. Omega-3 yağ asitleri, esansiyel yağ asitleri olan dokosaheksaenoik asit ile eikosapentaenoik asidi içerir ve antiinflamatuar yolakları teşvik ederler.
Metotreksat tedavisi alan FM tanılı hastalarda omega-3 ve omega-6 yağ asidi tüketim sıklıklarını araştıran, 3 ay süren bir araştırmaya göre diyetsel omega-3 alımıyla ilaca dirençli ve şiddetli ağrı ters korelasyon göstermiştir. Diyetin omega-3/omega-6 oranı da yine şiddetli ve dirençli ağrı ile anlamlı olduğu ilişkilendirilmiştir.
B- FİBROMİYALJİ ve VİTAMİNLER
D VİTAMİNİ: Kemik büyümesinde ve mineral metabolizmasında rol oynayan, hormon benzeri fonksiyonları olan bir steroiddir. Aynı zamanda kalsiyum ve fosfor metabolizması üzerine direkt etkiye sahiptir. FM tanılı hastaların çoğunda D vitamini eksikliği görülmüştür ve D vitamini eksikliğinin tedavi edilmesi FM gibi kronik hastalıkların tedavisinde olumlu etkileri olduğu tespit edilmiştir. 25(OH)D düzeyinin düşük olması hastalarda yaygın vücut ağrısına, kas ve iskelet güçsüzlüğüne, kemik kırıklarına ve kemik mineralizasyon yetersizliğine sebep olmaktadır.
FM ile serum 25(OH)D düzeyi arasında nasıl bir ilişki olduğuna dair net bilgiler olmamasına rağmen yapılan birçok çalışmada FM tanılı hastalarda vitamin D düzeylerinin düşük olduğu ve yeterli D vitamini replasman tedavisinde hastanın kliniğinde ciddi düzelmeler sağladığını gösteren çalışmalar mevcuttur. Çalışmaların sonucunda hastaların ağrı durumunun ciddi anlamda azaldığı bildirilmiştir.
C VİTAMİNİ: Güçlü bir antioksidan olan C vitamini, kas iskelet sisteminde osteojenik, kondrojenik özellikler göstermektedir ve eksikliği bel, boyun, ekstremite ağrıları ve spinal ağrıyla ilişkilendirilmiştir. 43 fibromiyaljili ve 44 sağlıklı kadına yapılan bir çalışmada fibromiyaljili deneklerin çoğunda yetersiz C vitamini alımı görüşmüştür. FM’li hastalara C vitamini verilmesiyle aneljezi sağlayacak olan nörotransmiterlerin endojen sentezi artırılarak ağrı üzerine olumlu etki sağlayabileceği bildirilmiştir.
E VİTAMİNİ: Diğer güçlü antioksidan vitaminlerden biri de E vitaminidir. FM’nin bazı tipi semptomları üzerinde yararlı bir rol oynayabileceği düşünülmüştür. Çünkü serebellar fonksiyonları, hafızayı, duygusal tepkileri ve kas fonksiyonunu korumak için faydalıdırlar. Yapılan çalışmalarda FM hastalarında sağlıklı insanlara göre daha düşük E vitamini seviyesi görülmüştür. Fakat yapılan bir çalışmada E vitamini için yükseltme sağlandığında FM semptomlarında önemli bir derece fark görülmemiştir.
B VİTAMİNLERİ:B12 vitamini, beynin ve sinir sisteminin normal işleyişi için gereklidir. Eksikliğinde kronik ağrı semptomları ve nörolojik fonksiyon bozuklukları görülür. Birçok hayvan deneyinde, B12 vitamin analoglarının parenteral verilmesiyle nöropatik ağrının ve dokunsal allodinin hafiflediği, ağrı durumları için yardımcı veya bütüncül tedavi olabileceği bildirilmiştir. B12 vitaminin aktif formu olan metilkobalaminin aneljezik etki gösterdiği bildirilmiştir.
C- FİBROMİYALJİ ve MİNARELLER
MAGNEZYUM: Magnezyum insan vücudunun temel minerallerinden biridir. Kas, yumuşak doku ve vücut sıvılarında bulunur. Eksikliğinde kas krampları, uyku sorunları, psikolojik sorunlar, koroner spazm vb sorunlar görülür ve magnezyum eksikliği FM tanılı hastaların çoğunda tanımlanmıştır.
Hipomagnezemi en çok nöromasküler sistemi etkilemektedir. Hastalarda kas güçsüzlüğü ve kramplar yaygın olarak görülmektedir. Ayrıca D vitamini sentezinin azalması hipokalsemiye neden olup kas ağrılarına neden olabilir. Ve fibromiyaljili hastalarda hipomagnezemi daha sık görülmektedir bu yüzden FM tanısı alan bireylerde magnezyum eksikliği hemen akla gelmelidir.
İYOT: FM tanılı hastalarda iyot eksikliğinin önlenmesi tiroid fonksiyonları açısından son derce önemlidir. Çünkü; FM tanılı hastalarda hipotroidi saptanması durumunda semptomların daha belirgin görüldüğü bildirilmiştir.
SELENYUM: Ayrıca selenyum alımının iskemi ve müteakip reperfüzyonun neden olduğu hasara karşı koruyucu rol aldığı gösterilmiştir. Benzer koruma karnozin, taurin ve melatonin hormonu gibi diğer antioksidanlar için de geçerli olduğu rapor edilmiştir. Dahası kadmiyum ve cıva gibi toksik maddelerin yükünün artmasının kas ağrılarını kötüleştirmesine neden olacağı öne sürülmüştür.
D- FİBROMİYALJİ VE ZERDAÇAL/KURKUMİN
Zerdaçal günde 1000 mg alındığında biyolojik aktivite gösteren kurkumin molekülünün, antiinflamatuar özelliğinden dolayı aneljezi sağlayabileceği veya antinosiseptif etki gösterebileceği belirtilmiştir. Kurkuminin ise oral alımının yerine ekleme topikal uygulamanın aşırı duyarlılığı ve ağrı şiddetini azalttığı bildirilmiştir.
E- FİBROMİYALJİ VE ZENCEFİL
Kronik inflamatuar ve ağrı tedavisinde araştırılan bir diğer bitki de zencefildir. Zencefil içeriği nedeniyle antiinflamatuar etki gösteren bir bitkidir. Postaperatif ağrı modelinde zencefil tozu ve ibuprofenin aneljezik, antiinflamatuar etkilerini karşılaştıran bir plasebo vaka kontrol çalışmasında zencefilin ağrıyı kontrol etmede ibuprofen kadar etkili olduğu ancak aneljezik etkisinin ibuprofene göre gecikmiş olduğu sonucuna varılmıştır.
G- FİBROMİYALJİ VE KAFEİN
Kafein mide asidi seviyesini artırıp aneljezik ilaçların emilimini artırır ve ağrı tedavisinde bu ilaçlarla adjuvan olarak kullanılır.
H- FİBROMİYALJİ CHLORELLA
Chlorella, yeşil suda yaşayan yeşil alglerden biridir. Chlorella, 9 esansiyel aminoasitin tümünü içermesiyle birlikte esansiyel olmayan aminoasitler bakımından da çok zengindir. Aynı zamanda vitamin ve mineral içeriği de oldukça zengindir. İçerdiği bol miktarda protein ve besin dengesinden dolayı bilim dünyasının son zamanlarda araştırma konusu alanına girmiştir. Bu çalışmalardan birisi FM tanılı 18 hasta üzerinde olmuştur. FM’li hastaların diyetine 10 kg/g/gün Chlorella eklenmesi üzerine hastaların ağrılarının en az %25 oranında azaldığı, yaşam kalitelerinin arttığı fibromiyaljinin diğer semptomlarına da iyi geldiği bildirilmiştir.
I- FİBROMİYALJİ VE PROBİYOTİKLER
Fibromiyaljideki bilişsel ve nörolojik eksikliklerin Bifidobacterium seviyelerinin azalması ve Enterecoccus seviyelerinin artması ile ilişkisi olabileceği gösterilmiştir. Probiyotikler ise yeterli miktarda alındığında konağa sağlık açısından yararı olan mikroorganizmalardır. Bazı probiyotiklerin ise serotoninin öncüsü olan triptofan seviyelerinde bir yükselmeye neden olduğu gösterilmiştir. Serotonin; duygusal süreçler, biliş ve motor fonksiyon, ağrı ve üreme aktivitesi gibi nöroendokrin fonksiyonlarda rol almaktadır.
Bu yüzden yapılan çalışmalarda probiyotiklerin FM tanılı hastalarda bağırsak düzenlemesinde etkili olduğu kanısına varılmıştır.
İ- FİBROMİYALJİ VE ZEYTİNYAĞI
Sızma zeytin yağı, yüksek konsantrasyonda fenolik bileşiklerle karakterizedir ve sayısız sağlık yararı FM hastalarında artan reaktif oksijen türlerine maruz kalmanın neden olduğu hasarlardan koruma kabiliyetine bağlı antioksidan aktivitesinden kaynaklanmaktadır. Bir klinik çalışma, 50 FM tanılı kadın deneklerde zeytin yağının etkilerini araştırdı. 3 haftalık müdahale sonucunda protein karbonilasyonu, lipit peroksidasyonu ve zihinsel sağlık durumunda istatiksel olarak anlamlı bir iyileşme bildirmişlerdir. Ve aynı araştırma grubu son zamanlarda yeni bir çalışmasıyla sızma zeytin yağının FM tanılı hastalarda kardiyovasküler hastalıklara karşı koruyabileceği sonucuna varmışlardır.
SONUÇ
FM ve beslenme altında yapılan çalışmalarda; D vitamini, magnezyum, demir ve probiyotik takviyesi ile yapılan klinik çalışmaların umut verici sonuçlar göstermesine rağmen, diyet takviyelerinin FM üzerindeki rolünün tartışmalı olmaya devam ettiğini göstermiştir.
Diyet müdahaleleri açısından, zeytinyağının uygulanması, düşük kalorili diyetler, vejetaryen diyetler, düşük FODMAP'ler diyeti, glutensiz diyet, monosodyum glutamat ve aspartam içermeyen diyet ve Akdeniz diyetinin hepsi FM semptomlarını azaltmada etkili görünmektedir.
Dahil edilen çalışmaların çoğunluğu kronik ağrı, anksiyete, depresyon, bilişsel işlev, uyku düzeni ve gastrointestinal semptomlarda önemli bir iyileşme göstermiştir. Ek olarak kilo kaybı, FM deneklerinde hem inflamasyonun azalması hem de yaşam kalitesinin artması ile ilişkili görünmektedir, bu nedenle vücut ağırlığının bu hastalarda fonksiyonel bir yankı yaratabileceğini düşündürmektedir. Ek olarak, bu diyetlerin tümü genellikle bitkisel gıdalar, antioksidanlar veya lif bakımından zengin, sağlıklı diyet modelleri olarak kabul edilir, bu nedenle insanların hemen hemen tüm diyet müdahalelerinden sonra semptomlarda bir iyileşme yaşamış olmaları, yeterli bir diyetin FM yönetiminde çok önemli bir rol oynayabileceğini düşündürmektedir.