Fazla kilolu olmanın tedavisi yıllarca kaloriden düşük diyet olarak anlaşıldı. Sağlıkla ilgili risklerden çok kilo verme üzerine yönelen programlar uygulandı. Oysa artık sağlıkla ilgili riskler vurgulanıyor, kilo kadar beden yağ dağılımının da yüksek tansiyon, şeker hastalığı için önemli olduğunu biliyoruz. Daha gelişmiş yeni anlayışta yalnızca kilo vermekten değil yaşam tarzı değişikliklerinden ve yaşam kalitesini arttırmaktan söz ediyoruz.
Yaşam tarzı değişiklikleri, diyet düzenleme, hareketlilik ve davranış özelliklerini içeriyor. İdeal bir zayıflama programında tüm bu bölümlerin ilaç tedavisinin yanı sıra yer alması gerekiyor.
Yıllarca çok önemsenmeyen, basit bir irade sorunu gibi ele alınan fazla kilolu olma hali artık faklı ele alınıyor. Bir hastalık olarak ele alınışının ardından oranların yüksekliği de fark edildi. Her dört ya da beş kişiden biri, bazı toplumlarda her iki kişiden biri fazla kilolu oldu. Öyle bir kültürde yaşıyoruz ki her şey bizi yiyerek tüketmeye yediklerimiz için var olmaya, satın almak ve harcamak üzere çalışmaya ve kazanmaya yönlendiriyor. Birey olarak ne istediğimiz, nelerden hoşlandığımız her gün daha az önemli ve kendimizi satın aldıklarımızla tanımlıyoruz. Bu anlayış, gün içinde yemek alanında da birçok yemek ve tüketim isteğini kışkırtan durumlarla karşılaşmamıza yol açıyor.
‘‘Televizyondaki adam içkisinden bir yudum aldı, renk renk kanepeler, küçücük, süslü kurabiyeler ve çukulatalarla dolu masaya uzanıp önemsiz bir şey yapıyormuş gibi bir tane ağzına attı. Dimdik gözünün içine baktığı kadın ‘Ben çıkıyorum’ dedi. ‘Elif akşam için kremalı balık hazırlıyor’. Az önce yediğim yağsız salatayı, haşlanmış tavuğu düşünüp yutkundum. Verebildiğim üçbuçuk kilo vermem gereken 25 kilonun yanında devede kulak sayılırdı. O hırsla egzersizimi yapmak için kapıyı çekip fırladım. Üzerinden soslar akan hamburger reklamını görene kadar hızlı hızlı yürüdüm.’’
Benzeri konuşmaları çok dinledim. Sağlıklı yemek değil tüketmek üzere planlanan bir ortamda zayıflayabilmenin güçlüğü artıyor. Fazla kilolar önemli bir toplum sağlığı sorunu oldu, zayıflama ya da diyet kitapları enflasyonu var. Ticari zayıflama merkezleri çok sayıda ve her gün yenileri ekleniyor. En iyi koşullarda bile orta düzeyde kilo vermekten söz ediliyor. Yağdan fakir, düşük kalorili diyetlerin çoğu dengesiz ve yan etkileri oluyor. Kilo vermekle ilgili pek çok toplumsal önyargı var. Bunlardan bazıları şöyle:
Yanlış bildiklerimiz
- Diyetler işe yaramaz. Verdiğini sonradan alırsın.
Kısa sürede çok kısıtlı ve düşük kalorili diyetlerle hızlı kilo vermek yerine uzun süreli sağlıklı yemek seçimi ve hareket arttıran programlar ile yeniden kilo almamak mümkün.
- Kilolu kişiler alıcı insanlardır: Şişmanlar oral (ağızcıl) kişilik yapısındadır, hep almaya yönelik davranırlar.
Son araştırmalara göre obezite grubunda belirli bir kişilik özelliği daha fazla değil.
- Şişmanlar daha fazla yerler.
Araştırmalar şişmanların ince olan arkadaşlarından daha fazla yemediklerini ama yediklerinin daha fazla yağ olarak depolandığını ya da az yediklerinde zayıf kişilerin şişmanlara oranla daha fazla kilo verdiklerini gösteriyor.
- Şişmanlar kendilerine zarar verme eğilimleri nedeni ile çok yerler.
Bilimsel verilerle kanıtlanmamış bir önyargı.
- Şişmanlar kilolu oldukları için acıkmazlar.
Tam tersine kan şekerini düzenleyen etmenler nedeni ile daha fazla acıkırlar.
Kilo vermek için
Kilo negatif enerji dengesi ile verilir, yani kişinin aldığından daha fazla yaktığı bir orana ulaşması istenir. Bunun için yeme içme ve egzersiz planı yapılır. Çok düşük kalorili diyetlerle hızlı kilo vermek cazip gelse de bu çoğunlukla yeniden alınan kilolarla sonlanır. İyi bir zayıflama programında, yemek gruplarının oranlı, kişinin yaşına, yaşam tarzına uygun olması ve egzersizle harcanan enerji arttırılması gerekir.
Egzersiz ve diyet programlarına katılan kişilerin önemli kısmı verdiği kiloyu yetersiz, sonuçları umut kırıcı buluyor. Gösterdiğiniz çabanın sonucunu yalnızca verdiğiniz kilolarla değil, kan testleri, sağlık sorunlarınıza etkisi ile de değerlendirin.
Gerçekci hedefler koymalısınız. İşin başında genellikle daha fazla kilo kaybetmek istenir. Yüksek hedefler değil ulaşılabilecek hedefler daha moral verici olur ve vazgeçme, hayal kırıklığı riskini azaltır. Tabiki ilk hedeflere ulaştıktan sonra bir süre yeni kiloya alışma sonra da ileri hedefler koyabilir.
İstediğiniz kiloya geldikten sonra da üç ay gibi aralarla kontrollere gitmeli. Durumunuzu doktorunuzla konuşmalısınız.
Zayıflamak için seçeceğiniz merkezin özellikleri, kimlerin sizinle ilgileneceği önemlidir. Ülkemizde de bu konuda seçenekler arttı. Bir merkez seçerken dikkat edilmesi gereken konular aşağıda özetlenmiştir.
Kilo vermek için program seçerken dikkat edilmesi gerekenler
Programın ana özellikleri ve düzenleyenlerin nitelikleri:
Program içeriği ve hedefler
Programı yürütenlerin kilo verme ile ilgili uzmanlıkları, eğitimi, deneyimi ve belgeleri
Kilolu ve şişman olmakla ilgili riskler:
Şişmanlık kalp, şeker hastalıkları, felç riskinde artma ile birliktedir. Birkaç kilo verme (başlangıç kilosunun %10’u) riski azaltabilir.
Kilo verme vücutta daha önemli durumların belirtisi olabilecek görünüm değişikliklerine yol açabilir (baş dönmesi, adet düzensizlikleri, saç dökülmesi)
Programla ve ürünlerle ilgili riskler:
İlaç, araç, diyet, egzersiz planı ile ilgili riskler
Program maliyeti:
Tüm programın fiyatı. Taksitli ödemeler. Ücretsiz programlar. İadeli harcamalar.
Yaşam Tarzı Değişiklikleri
Kilo verip uzun süre yeni kilosunu korumayı başaran kişilerle ilgili araştırmalarda en önemli ortak yön bu kişilerin yaşama biçimlerini değiştirmiş olmalarıdır. Daha hareketli yaşadıkları, yemeğin daha az göz önünde olduğu ve temel ilişki biçiminin bir yerlerde yemek yemek olmadığı yaşamlar kilo vermeyi ve yeni kiloyu korumayı kolaylaştırır.
Kilo vermek zorlu bir süreçtir ve kiloyu korumak daha zor olabilir. Kilo verme sınırlı bir dönemdir. Haftalar, aylar içinde ulaşılacak bir maraton koşusu gibidir, oysa kiloyu korumak yaşam boyu sürer. Kilo verme sırasında aile, arkadaşlar sık sık takdir ve beğeni belirtir, kilo verildikten sonra herkes yeni kilonuza alışır ve artık beğeni cümleleri seyrekleşir. Kilo verirken sağlık düzelir, beden küçülür ve hızlı bir değişim vardır, kiloyu koruma döneminde ise bu olumlu katkılar azaldığı için aynı çabayı sürdürmek daha zor olabilir. Bu dönemde zayıflama programında kalabilmek, programı yürüten ekip üyeleri ve obezite derneklerindeki yardımlaşma gruplarından daha fazla destek gerektirir.
Bunun için bazı ipuçları:
- Değiştirilecek hedef bir davranış seçin. Örneğin bu gün içi hareket arttırmak olabilir.
- Davranışı değiştirmenin önemini düşünün, nedenini anlayın ve ailenize, arkadaşlarınıza anlatın.
- Planladığınız davranışın ne kadar mümkün olduğuna bakın. Halen haftada kaç dakika egzersiz yaptığınızı hesaplayın.
- Gerçekci hedef seçin ve üç aşamayı unutmayın
- Hedef somut olmalı: Haftaya iki sokak ileriye kadar yürüyeceğim
- Hedef gerçekçi olmalı. Halen yürüdüğümden 10 dakika daha uzun yürüyeceğim gibi.
- Hedef esnek olmalı. Esneklik hastalık, kötü hava durumunda bir seçenek tanır. Yağmur nedeni ile yürüyemediğinizde bir sonraki hafta fazladan yürümek gibi.
- Davranış değişikliklerinizi yazın.
- Hedefi kaydedip değişiklik olup olmadığını uzun dönemde de kontrol edin. Bunu doktorunuz ve yakınlarınızla konuşun.
Kaçaklar, Yapılamayanlar. Yeniden motivasyon şansı
- Planınızı gerçekleştiremediğinizde bunun isteksizlikten değil nasıl yapılacağını bilememekten olduğunu düşünün. Yeni yürüyen bir çocuğun yürümeyi öğrenmesi gibi sağlıklı yemek yemeği öğreniyorsunuz. Bunu en iyi biçimde düzenleyecek beceriyi geliştirene kadar kaçaklar olabilir, iyi bir program yeni sorunları düzeltecek esneklikte olmalıdır.
- Belli bir planı niçin uygulayamadığınızdan çok nasıI olup da yapamadığınıza bakın.
- Zayıflamak gözünüzde büyüyorsa. Yemek yemek yerine başka eğlenceli bir şey planlayın. Hayatınızdan eksilen bir işlevin boşluğunu yeni ve kilo vermekle daha rahat yapılabilecek aktivitelerle ve eğlenceli bir biçimde doldurun. Kilo vermek eziyet çekmek değildir. Daha keyifli bir yaşam şansı olabilir.
- Kaçan fırsatın yerine gelecek için yeni bir yol planlayın. Yağmur nedeni ile yürüyemediyseniz evde ya da kapalı yerde bir hareket planlayın.
- Sabırlı olun. Bu uzun ve zorlu bir süreçtir. Zaman zaman takılmalar hedef kaçırma olacaktır. Sabırla programı izleyin.
Fazla kilolar ruhsal sorun, kişilik ve kontrol problemi değildir. Genetik ve biyolojik nedenleri olan, yaşam tarzının katkısı ile gelişen bir sonuçtur. Uygun kiloya ulaşmada en iyi sonuçlar diyet, egzersiz ve ruhsal eğitim ortaklığında alınıyor. Ruhsal eğitimde beden imgesi ve duyguların tanınıp ifade edilmesi, yeme ataklarının kontrolü üzerinde duruluyor.
Yaygın ve ciddi bir sorun haline gelen fazla kilolarla başa çıkmada yeni yaşam tarzlarına ve kişiye özel planlar geliştirmek önemli. Yardımlaşmak ve benzer sorunu olanlarla bir araya gelmek çözüme giden yolda kalmayı kolaylaştırıyor. Dernekler, yardımlaşma gruplarına katılmak ve uzun dönemli düşünmek değişim yolculuğunuz için yararlı olacaktır.
Unutmayın zayıflamakla yalnızca kilonuz azalmıyor, yaşama bakışınız, hareket edebilme beceriniz, beklentileriniz kısaca yaşam anlayışınız değişiyor.