Evlilikte Kervan yolda Düzülmez
Evliliğe verilen anlam ve kişilerin kültürel farklılıklarıda ayrıca aralarında sorun oluşturabilmekte. Biri, kadının evin işleri ile, erkeğinde dışardaki işlerle uğraşması lazım diye düşünürken diğeri kadını ve erkeği kesin iş ayırımı yapmadan karma ve karşılıklı paylaşımın olması gerektiği şeklinde düşünebilmekte. Bunu belkide evliliğin başında konuşmak daha uygun olabilir. Sonra konuşuruz zamanla konuşur anlaşırız, iyi bir insan farklı düşüncelerimiz var ancak beni tanıdıkça bana hak verecektir… anlaşabiliriz, demek doğru değildir. Buna benzer ayrı olan tutum ve inanışlarımızı konuşmayı ertelememek gerekir.
Eşlerin birbirine taviz vermek istemediği kendilerince önemli olan konuları sonra düşünürüz hatası ile evlilik sonrasına ertelemesi hatalıdır. Evlilik sürecinde iletişim ve uyum sorununa yol açan en önemli problemler bu şekilde konuşulmayan “kervan yolda dizilir” inanışı ile ertelenen konulardır. Evliliğin baştan beri ihtimam isteyen çok nazik bir kurum olduğunu hatırımızda çıkarmamalıyız.
Farklı olduğunu düşündüğümüz tutum veya taleplerimiz varsa konuşma zamanı tam olarak iletişimin yoğunlaştığı ve karar aşaması öncesidir. İlerleyen zamanlarda karşılaşılan sürprizler hayal kırıklıkları oluşturabilir ve çözümü daha incitici olabilir.
Peki böyle sonradan anlaşırız mantığı ile evliliğe hatalı bir tutumla başladıysak ne yapmalıyız…? Sorusu aklımıza gelir… Bilmeliyiz ki her insanlar doğal olarak hep kendisi gibi kalmayı tercih eder, değişime direnç gösterir ve eşini kendi doğrusu üzerinde mutabık kalınmasını istemeye meyilli olur. Bu bencilce gözüken tutumun her iki taraf içinde doğal olacağını düşünüp, empati yaparak sorunları konuşmalıyız.
Eşlerin birbirini kendi doğruları üzerinde anlaşmaya zorlama zamanla sorunlara veya eşlerden birinin etkisiz kalmasına neden olmaktadır. Etkisiz eş ailede yetersiz ve etkisiz bir birey olmakta. Anne veya babalık rolünde yetersiz kalan ebeveyn bir ayağı eksik bir yuva oluşturur. Bu ortamda yetişen çocuklarda kimlik ve özgüvenle ilgili çatışmalar gelişebilir. Çocuk yetersiz eşin rol paylaşımını yeterince alamamakta ve güvensizlik duygusu ile birlikte kimlik karmaşasına yol açabilmektedir. Çoğumuz sıklıkla “Erkek gibi kız veya hanım, kadın gibi erkek veya koca…” deyimini olumsuz anlamda sıklıkla duyarız.
Evlilikle ilgili beklentilerin önceden tartışılması yaşanabilecek çatışmaların daha önceden tahmin edilmesi anlamına gelir. Ben bu taleplerin ne kadarını karşılayabilirim veya bu talepler benim karşılayamayacağım şeylerdir denir ve kararıda ona göre olur.
Her şeyden önce evlilikte ne anlamalıyız?
Bu kişi benim sınırlarımı çizerek hareket alanımı kısıtlayacak mı?
Bu durumda kişiliğimden ödün vermiş olacakmıyım?
Benim taleplerim veya karşımdaki talepler ne kadar doğru?
Önceliklerimiz ne kadar benzer?
Gibi dahada arttırabileceğimiz soruları yuva kuracağımız kişiye daha iletişimin başındayken açmalı ve karşılıklı tartışmalıyız. Sonra konuşuruz veya şimdi böyle düşünüyor ancak sonra zamanla düşünceleri değişecektir gibi yaklaşımla yuva kurmak doğru değildir.
Biz bizden beklenen değişiklikleri ne kadar karşılayabiliriz onu düşündüğümüzde, hani meşhur bir söz varya bunlar “benim kırmızı çizgilerim”dir. Bu kırmızı çizgi bizim için ne kadar değişebilecekse muhatabımızında öyle olacağını düşünerek basit bir empati ile anlayabiliriz.
Elbette kaçınılmaz olan, tartışma ve çatışmalarla olgunlaşacağız. Ancak burada sözünü ettiğimiz kendimizde ödün verme anlamına gelecek önceliklerimizi önceden tartışmaya açmaktır.
Her şeye rağmen iyi giden bir ilişkide kafamızda soru işaretleri oluştuğunda “Kervan yolda dizilir” riskine kendimizi bırakmadan bir uzmandan profesyonel yardım almak doğru olacaktır.
Doç. Dr. Ömer Özbulut
Ruh Sağlığı ve hastalıkları Uzmanı
Psikiyatrist-Psikoterapist