YARIN YAPARIM”LARIN PASİF DÖNGÜSÜ: ERTELEME HASTALIĞI
Görev ve sorumluluklar söz konusu olduğunda hemen hemen herkes, hızlı ve doğru bir şekilde bunları yerine getirmeye çalışıyor. Kimi zaman da elde olmayan sebeplerden ötürü mevcut işleri askıya almak gerekiyor. Ancak modern dünyanın da payının bulunduğu bazı etkenler, erteleme miktarını giderek artırıyor. Bugünün işi yarına değil, olabildiği kadar uzağa bırakılıyor. Peki, git gide çoğalan erteleme dürtüsü, hangi sebeplerden ötürü ortaya çıkıyor? Bilhassa iş hayatında büyük sorunlara neden olabilecek bu durumu aşmak için ne yapmak gerekiyor? Uzman Psikolog Firdevs Şirin, ertelemenin psikolojisini anlatıyor.
“Erteleme, Yaşamın Her Alanını Olumsuz Etkiliyor”
Erteleme dürtüsünün kronik hâle gelmesi, psikolojik literatürde prokrastrinasyon adını alıyor. Yapılması gereken bir işi sürekli olarak ertelemek ya da tamamlamaktan kaçınmak olarak tanımlanan bu durum, çeşitli sebepler neticesinde ortaya çıkıyor. Uzman Psikolog Firdevs Şirin, erteleme söz konusu olduğunda oldukça geçerli sebepler bulunabileceğini ifade ediyor. Ancak bu sebepler erteleme davranışının tekrarlanmasına yol açıyor ve alışkanlık hâlini almaya başladığında patolojik bir erteleme hastalığından bahsedileceğini belirtiyor ve şunları söylüyor: “Erteleme hissi devreye girdiğinde, zihnimiz o kadar mantıklı sebepler buluyor ki biz bile şaşırıyoruz. Ancak her erteleme, yeni bir ‘Yarın yaparım.’ doğuruyor ve maalesef, o yarınların sonu gelmiyor. Bunun sonucunda ise hem iş yaşantımız hem de sosyal ilişkilerimiz olumsuz yönde etkileniyor. Dolayısıyla erteleme davranışının yaşamın tek bir alanını değil, tamamını etkilediğini bilmek gerekiyor.”
“Bilişsel Çarpıtmalar, Ertelemeyi Körüklüyor”
Erteleme, tek bir alan ile sınırlı kalmayıp zamanla tüm hayatımıza sirayet ediyor. Genellikle iş ya da eğitim hayatında ortaya çıkan bu durum, zamanla sosyalleşmekten uzaklaşma gibi başka problemleri de beraberinde getiriyor. Öyleyse yaşam kalitemizi bu denli etkileyen ve aşılması gereken başka sorunlara da sebebiyet veren bu davranış neden sürdürülüyor? Firdevs Şirin, erteleme davranışını kronik hâle getiren en büyük sebebin düşünce örüntülerimiz olduğunu söylüyor. Bilişsel çarpıtmaların, ertelemeyi körükleyen bir numaralı faktör sayılması gerektiğinin altını çizen Şirin, durumu şu sözlerle detaylandırıyor: “Erteleme davranışının ortaya çıkmasında; yapılacak işe yönelik motivasyon eksikliği, mükemmeliyetçilik, kaygı, kişinin kendini yetersiz hissetmesi ve çaresizlik gibi duygular etkili olabiliyor. Bunlar da hatalı ve işlevsel olmayan düşünce kalıpları, yani bilişsel çarpıtma şeklinde tanımlanıyor.” Bilişsel çarpıtmanın bilinçli bir şekilde gerçekleşmediğini ifade eden Şirin, zihnin alışmış olduğu düşünce tarzını devam ettirmeye meyilli olduğunun altını çiziyor: “Ertelemeyi ortaya çıkaran negatif düşünce ve inanç kalıpları otomatik pilotta, bir anda devreye giriyor. Yani beyin, eve her zaman bildiğimiz yoldan gitmek istememiz gibi daima, alıştığı hatalı düşünce biçimini seçiyor. Yeni yollar denemek istediğimizde de bu duruma karşı dirençli davranıyor.
Yetersizlik Duygusu Kadar Kusursuz Olma Düşüncesi de Ertelemeye Yol Açıyor”
Geçmişte yetersiz veya çaresiz olduğumuza ikna olmuşsak, sonrasında da aynı durumu devam ettireceğimizi belirten Şirin, “Çocukluğunuzda sürekli olarak kendinizi ispatlamak zorunda kalmışsanız ve koşullu sevginin odağı olmuşsanız, yetişkinliğinizde performans kaygısı yaşayabiliyorsunuz. Bu noktada, kendinize şu soruyu sormanız gerekiyor: ‘Yapılması gereken işi ertelemek mi, yoksa o işe başlayıp başarısız olmak mı daha az sıkıntı veriyor?’ Eğer cevap, ertelemek ise bu davranışın, sizin hangi olumsuz duyguyla yüzleşmenizi engellediğini belirlemek gerekiyor. Yetersizlik duygusunun, kronik erteleme probleminin kilit noktalarından biri olduğunu söyleyen Firdevs Şirin, aşırı mükemmeliyetçiliğin de bu sorunu aynı oranda tetiklediğini vurguluyor: “Kusursuz ürün çıkartma ideali de kişiyi kaygıya sürüklüyor ve uzun vadede üretkenliğe ket vuruyor. ‘Yapacağım iş kusursuz olmalı!’ düşüncesi, ‘Ben bu işi beceremem.’ düşüncesi kadar engelleyici oluyor ve çoğu zaman, erteleme ile sonuçlanıyor. Erteleme paterni de beraberinde; suçluluk duygusu, stres ile öfke getiriyor. Böylece içinden çıkılamayan bir pasif döngüye giriliyor.
“Başlamak, Çoğu Zaman En Güçlü Motivasyon Kaynağıdır!”
Hatalı bilişsel davranışlar telafi edildiği sürece, erteleme dürtüsünün aşılacağını belirten Firdevs Şirin, konuyla ilgili yapılabilecekleri şöyle açıklıyor: “Tamamlanması gereken işleri, aciliyet ve önem sırasına göre listelemek durumu oldukça kolaylaştırıyor. Ayrıca, yapılması gerekenleri ertelemenize sebep olabilecek dikkat dağıtıcılardan ve molasız çalışma davranışından da uzak durmanız gerekiyor. Yine, bir işe başlamaktan şiddetle kaçınıyorsanız başlangıçta, 5 dakikanızı bile o işe ayırmanız sonrasında aynı işi sürdürebilmenizde büyük fayda sağlıyor. Zira beynimizdeki frontal lobun, planlama gibi harika bir becerisi bulunuyor.”