Erken dönem 2,5-7 yaş grubunu ifade etmektedir. Evet, çocuğunuzun konuşmasında akıcı olmayan bir konuşma biçimi görmeniz 2 yaş kadar erken bir dönemde olabilir. Kendini ifade etmeye ilk olarak ağlama ile başlayan bebeğiniz “aaaa” benzeri ses üretim denemelerinin ardından “bababa” ve “dedede” benzeri hece tekrarları, sonrasında da “tada” gibi değişik heceleri barındıran üretimleri yapar. Bu konuşma üretimi çabalarını yaklaşık bir yaş civarında ilk sözcük üretimleri takip eder. Ürettiği tek sözcük sayısı git gide artan çocuğunuz yaklaşık 2 yaş civarında iki sözcüğü yan yana getiriyor olur. Bunu da genellikle cümle üretimleri izler. Bu noktaya kadar akıcı üretimler yapan çocukların yaklaşık %5’inde sonradan ortaya çıkan konuşma akıcılığında bozulmalar gözlenebilir. Bu bozulmalar genellikle 3-4 yaş civarında ortaya çıkar. Bu süreçler çocuklarda farklı yaşlarda görülebilir.
Erken çocukluk döneminde başlayan her akıcı olmayan konuşma kekemelik değildir. Bu yaş grubunda normal gelişimsel akıcı olmayan konuşma bulguları gözlenebilir. Kekemelik ile normal gelişimsel akıcı olmayan konuşma ayrımının yapılması için bir dil ve konuşma terapistine başvurmanız önemlidir. Kekemeliğin devam etme riskini arttıran bazı faktörlerin varlığı/yokluğu ve sürecin nasıl devam ettiği, dil ve konuşma terapistine terapiye başlayıp başlamama kararını vermede bilgi sağlayacaktır. Gerekli durumlarda da 3 yaş gibi erken bir dönemde bile kekemelik terapisine başlanması önerilebilir.
Erken dönemde yapılan terapilerde, dil ve konuşma terapistleri aile ile çalışırlar. Ailelerin çocukları ile iletişimini gözleyerek onlara rehberlik ederek süreci yönetirler. Bu dönemde tercih edilen terapi yaklaşımları indirekt (dolaylı) ve direk (doğrudan) terapi yaklaşımları olarak iki ana başlıkta incelenebilir. Bu yaş grubunda çocuktan konuşmasını değiştirmesi beklenen, örneğin; uzatarak konuşma vb., yöntemler öncelikle tercih edilen yöntemler değildir. İndirekt terapi yöntemleri, çevresel düzenlemeler, etkileşimin güçlü yanlarına odaklanmaya yönelik düzenlemeler yaparak çocuğun iletişimini kolaylaştırmayı hedefleyen yöntemlerdir.
Palin Ebeveyn –Çocuk Etkileşim terapisi bu yaklaşımlardan birisidir. Direkt terapi yaklaşımında, çocuğun konuşması ile ilgili sözlü veya davranışsal müdahalelerin varlığı söz konusudur. Lidcombe yaklaşımı bu direkt terapi yaklaşımlarına bir örnektir. Lidcombe Programında ailelere akıcı ve akıcı olmayan konuşma sonrasında söylemeleri için sözlü geribildirimler öğretilir. Hangi terapi yaklaşımının kullanılacağının tercihi yaşa ve kekemeliğin şiddeti gibi unsurlara bağlı olabilirken, direkt ve indirekt terapi yöntemleri arasında terapi etkinliği açısından henüz kanıta dayalı belirgin bir farklılık ortaya koyulamamıştır. Bahsi geçen tüm bu terapi yöntemlerinde kekemelik sözcüğünün çocuğun yanında kullanılmasından çekinilmez ve terapinin tüm süreçleri çocuğun yanında görüşülür.
Terapi ile ilgili tüm konuların ve çocuğun konuşmasında gözlenen akıcı olmayan konuşma bulgularının, terapiye başlama kararı alındıysa kekemeliğin çocuğun yanında açıkça konuşulmasının gerekçesi bunun utanılacak, saklanması gereken bir durum olmadığının en başından kabul edilmesidir. Çocuğunuz yanlış bir şey yapmamıştır. Onun yanında konuşulduğunda kekemelik onun üzerine yapışıp kalması gibi bir durum söz konusu değildir. Aksine sürecin ondan gizlenmesi çocuğunuza kendisinde yanlış bir şeyler olduğu izlenimini vererek çocuğunuzu kaygılandırabilir/utandırabilir. Alerji benzetmesi aslında bu konuyu açıklamak için çok uygundur. Alerji de kekemelik gibi yaşam boyu devam etme olasılığı olan bir durumdur, geçme olasılığı da vardır. Tedavi için kullanılan araçlar vardır. Yaşam boyu devam edebilen alerji ile baş etmek için kişiler yapmaları gerekenleri iyi öğrenerek alerjiyi yönetebilirler. Alerji ile kekemelik gerçekten çok benzer yönlere sahip olabiliyorlar. Peki çocuğunuzun yanında alerji sözcüğünü kullanmaktan ne kadar çekiniyorsunuz?
Çocuğunuzun konuşmasının akıcılığının bozulduğunu fark ettiğinizde sözlü veya davranışsal olarak farklı bir müdahalede bulunmadan önce mümkün olan en kısa zamanda bir dil ve konuşma terapistine danışınız. Dil ve konuşma terapistiniz size çocuğunuza nasıl yardımcı olabileceğiniz ile ilgili en doğru bilgileri verecektir. Okula başlamayı beklemek demek kekemeliğin başlangıcının üzerinden yıllar geçmesi anlamına gelebilir. Kekemelik durumu varlığında beklemek doğal konuşma akıcılığını geri kazanma olasılığını düşürebilir. Erken dönemde ve doğru yönlendirme çok değerlidir.
Kaynaklar
Goodhue, R., Onslow, M., Quine, S., O’Brian, S., & Hearne, A. (2010). The Lidcombe Program of early stuttering intervention: mothers’ experiences. Journal of Fluency Disorders, 35(1), 70–84. https://doi.org/10.1016/j.jfludis.2010.02.002
Jones, M., Onslow, M., Packman, A., Williams, S., Ormond, T., Schwarz, I., & Gebski, V. (2005). Randomised controlled trial of the Lidcombe programme of early stuttering intervention. BMJ, 331(7518), 659. https://doi.org/10.1136/bmj.38520.451840.e0
Nippold, M. A. (2018). Stuttering in Preschool Children: Direct Versus Indirect Treatment. Language, Speech, and Hearing Services in Schools, 49(1), 4–12. https://doi.org/10.1044/2017_lshss-17-0066
Onslow, M., O’Brian, S., & Harrison, E. (1997). The Lidcombe Programme of early stuttering intervention: Methods and issues. International Journal of Language & Communication Disorders, 32(2), 231–250. https://doi.org/10.3109/13682829709020405
Shafiei, B., Faramarzi, S., Abedi, A., Dehqan, A., & Scherer, R. (2018). Effects of the Lidcombe Program and Parent-Child Interaction Therapy on Stuttering Reduction in Preschool Children. Folia Phoniatrica et Logopaedica, 71(1), 29–41. https://doi.org/10.1159/000493915