GİRİŞ
Dil, insanı insan yapan değerlerin başında gelen ve toplumların kültürlerinin kuşaklar boyu yaşatılmasını sağlayan en temel öğedir. Erken dönemde dil kazanımı değişik yaklaşımlarla açıklanmaya çalışılmış ve bu alanlarda yapılan çalışmalar ışığında dil gelişimi ile ilgili bilgilerde önemli bilgiler edinilmiştir (Karacan, 2000: 264).
Piaget’e göre, düşüncenin gelişiminde dil bir araç olduğu gibi aynı zamanda düşünce gelişiminde de bir safhadır (Bee, 1992: 327). Dil gelişimi kültürler arasında benzerlik gösterir. Hangi kültürde ya da dilde olursa olsun çocuklar genellikle yedi aylıkken agulamaya başlarlar, birinci yılı doldurduklarında ilk kez anlamlı birkaç sözcük söylerler ve yaklaşık iki yaşında ilk cümlelerini söylerler (Hresko et all, 1999). Chomsky, çocuğun kendine göre gramer yapısı geliştirmesini kalıtımsal olarak getirdiği mekanizma ile açıklamaktadır (Yayla, 2003). Lenneberg de Chomsky'nin dil öğrenmedeki çalışmalarını destekleyici incelemeler yapmış, organizmanın, dil öğrenmek için biyolojik olarak daha önceden programlandığını söylemiştir (Temel ve ark, 2014). Dil gelişiminde çevre etkisinin önemli olduğunu savunan Skinner, çocuğun dili operant şartlanma, ile öğrenmekte olduğunu belirtmekte, dili öğrenmede pekiştireçlerin önemli rolü olduğunu vurgulamaktadır (Graham, 1991: 78). Osser'e göre çocuk ve yetişkin ilişkisinde, yetişkin çocuğun söylediklerini düzgün olarak tekrarlamalıdır. Böylece yetişkin hem doğruyu pekiştirmiş olacak, hem de yapacağı tekrarlamalarla, çocuğun daha düzgün cümleler kurmasını sağlayacaktır (Karakelle ve ark, 2012: 8). Çocuğun dil gelişimi daha çok onun çevresine bağlıdır. Aile üyelerinin ve diğer yetişkinlerin tavırları, çocuğun duygusal, sosyal ilişkilerindeki olaylar, dil gelişimini şekillendirir (Temel ve ark, 2014).
Erken çocukluk döneminde, çocuğun hayatında oldukça önemli olan bir diğer kişi ise çocuğun annesidir (Tümkaya, 2008). Annenin ortaya koyduğu tutum ve davranışlar da çocuğun gelişimi üzerinde oldukça etkilidir. Ailenin tutum ve davranışı çocuğu; uyumlu-uyumsuz, etken-edilgen, bağımlı-özerk, içe dönük-dış dönük olması gibi karakter özelliklerini büyük ölçüde belirler (Ceylan ve ark, 2015: 2). Annenin ve diğer aile üyelerinin çocukla konuşurken aksanları, kelimeleri sıralayışı, taklit etmeye hazır olan çocuğu etkiler çünkü çocuk duyduğu sesi duyduğu sıraya göre seslendirme eğilimindedir (Kol, 2011: 13). Ayrıca konuşmalardaki tekrarlar, annenin yüz ifadesi ya da cümleyi açarak yapacağı tekrarlar dili öğrenmeyi sağlar. Yetişkinlerin çocukça konuşmaları ise dil öğrenmede engelleyici bir tutumdur (Goldstein, 2013).
Bugün dilin kazanılması ve gelişimi konusunda çalışan otoriteler, dil gelişiminde ilk 10 yaşın, özellikle de okulöncesi yıllarının kritik dönem olduğu konusunda birleşmektedirler (McLean, 1990: 15). Dil çocuğun öğrenmesinde çok önemli bir etkendir (Çiçek 2002: 117). Okulöncesi yıllarda çocuğun dil gelişimine önem verilmesi, dil gelişimini destekleyici öğretme- öğrenme ortamlarının hazırlanması gereklidir. Çocuğun bu yaşlarda kazanacağı yaşantıların niteliği daha sonraki öğrenmelerini büyük ölçüde etkilemektedir (Yalçın, 2010).
Çocuğa primer bakım veren kişilerin sosyo-demografik özelliklerine ilişkin bazı araştırma bulguları mevcuttur. Anlar (1983) tarafından yapılan araştırmada, ilk altı yaştaki dil gelişimine anne baba eğitim düzeyi ve cinsiyetin etkisi incelenmiş, anne-babaları yüksek eğitim düzeyinde olan çocukların dil gelişimlerinin, anne-babaları düşük eğitim düzeyinde olan çocuklara oranla daha ileri olduğu bulunmuştur. Erkan (1990), sosyoekonomik ve eğitim düzeyine göre 4-5 yaş çocukların kullandıkları dil yapısını incelemiş, çocukların kullandıkları cümledeki sözcük sayısı ve sözcük çeşitleri bakımından üst sosyoekonomik düzeyden gelen çocuklar lehine farklılığı ortaya koymuştur. Öztürk (1995) okulöncesi eğitim kurumuna giden ve gitmeyen çocukların alıcı ve ifade edici dil düzeyleri arasında anlamlı fark bulmuştur. Aydoğan ve Koçak (2006), yaşla birlikte çocukların dil gelişim puanlarının arttığını, cinsiyete göre kızlar lehine anlamlı sonuçlar çıktığını, anne-babaların öğrenim düzeyinin çocukların dil gelişimleri üzerinde etkili olduğunu, kardeş sayılarının ise dil gelişim puanları üzerinde etkili olmadığını saptamıştır.
Dil gelişimi doğumdan itibaren hızla başlayan bu koordineli gelişim ve öğrenme sürecinin önemli bir parçasıdır (Karacan, 2000: 268). Çocuğun ilerdeki yaşamında başarılı ya da başarısız olmasını hazırlayabilecek dili etkili olarak kullanma yeteneğinin, dil gelişiminin kritik olduğu okulöncesi yıllarda uygun öğretme-öğrenme ortamları düzenlenerek geliştirilmesi gerekmektedir. Türkiye’de bu alanda genellikle dil gelişimi ile ilgili temel kavramlar ve bunların öğretimine ilişkin çalışmalar yapıldığı görülmektedir. Ancak hem ailelerin hem de çocuğa bakım veren kişilerin çocukların dil gelişimine etkisine ilişkin yeterli çalışmaya rastlanmamıştır. Bu açıdan da çalışmanın özgün olduğuna, erken çocukluk dönemine dair bilgilere katkı sağlayacağına ve alandaki çalışmalara ışık tutacağına inanılmaktadır.
Toplanan veriler ve elde edilen bulgular ışığında, aşağıdaki sorulara yanıt aranmaktadır:
1.Çocuğa bakım veren kişilerin eğitim düzeylerinin, çocukların dil becerileri puanlarına etki düzeyleri arasında fark var mıdır?
2.Çocuğa bakım veren kişilerin yaşlarının, çocukların dil becerileri puanlarına etkisi var mıdır?
3.Çocuğa bakım veren kişilerin bakma süresinin, çocukların dil becerileri puanlarına etkisi var mıdır?
4.Çocuğun okul öncesi eğitim alma durumunun, dil becerileri puanlarına etkisi var mıdır?
Bu çalışmanın temel amacı, dil gelişiminde ebeveyn ve bakım veren kişilerin yaş, eğitim, bakım süresi gibi sosyo-demografik özelliklerinin çocukların dil gelişimini ne ölçüde etkilediğini belirlemektir.
YÖNTEM
Bu araştırmada var olan durumu betimlemeyi amaçlayan bir tür araştırma yaklaşımı olan tarama modeli kullanılıştır. Araştırmada 2-7 yaş arası erken çocukluk döneminde normal gelişim gösteren ve ana dili Türkçe olan çocukların dil gelişiminde ebeveyn ve bakım veren kişilerin yaş, eğitim, bakım süresi gibi sosyo-demografik özelliklerinin çocukların dil gelişimini ne ölçüde etkilediği incelenmiştir.
Evren ve Örneklem
Araştırmanın evrenini 2-7 yaş aralığında normal gelişim gösteren çocuklara bakan kişiler oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise Konya ve Adana il sınırları içerisinde oturan, araştırmaya gönüllü olarak katılan 80 bakıcı oluşturmaktadır. Örneklemin oluşturulmasında birebir çocuğa bakım veren kişiler randomize yöntemle belirlenmiştir.
Veri toplama araçları:
1.Kişisel Bilgi Formu: Formda çocuğunyaşı, cinsiyeti, okul öncesi eğitim alma durumu, kardeş sayısı, anne ve baba yaşı, anne ve baba eğitim durumu, anne ve baba mesleği, ailenin gelir durumu, çocuğa bakan kişinin özellikleri gibi sosyodemografik bilgiler sorulmaktadır.
2.Erken Dil Gelişimi Testi(TELD-3 (Test of Early Language Development-Third Edition-3): Bu test, 2-7 yaş çocuklara uygulanmaktadır. Testin orijinali 1981 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde 3–11 yaş arası çocukların dilsel performansını hızlı ve kolay bir şekilde ortaya koymak üzere Hresko ve ark. (1999) tarafından geliştirilmiştir. Daha sonra orijinal testte 1991 yılında bazı değişiklikler yapılmış ve orijinalinde olmayan 2 yaş grubu birkaç madde ile birlikte teste ilave edilmiş ve geçerlik ve güvenirliği yapılarak TELD-2 adını almıştır. 1999 yılında ise TELD-2 için bugüne kadar yapılan gözden geçirmeler dikkate alınarak resimler renkli hale getirilmiş test Alıcı ve İfade Edici Dil olarak iki alt teste bölünmüş ve alt bölümler için standart skorlar oluşturulmuştur. Bunun yanında testin geçerlik ve güvenirliği ilave analizlerle kuvvetlendirilmiş ve birtakım değişiklikler daha yapılarak mevcut kullanımda olan TELD-3 halini almıştır. Testin ismi Türkçeye Türkçe Erken Dil Gelişimi Testi (TEDİL) olarak kazandırılmıştır. Testin son hali Güven ve Topbaş (2009) tarafından Türkçe formu geçerlik ve güvenirlik çalışmaları yapılarak 2-7 yaş grubu çocuklarda uygulanabileceği belirlenmiştir.
Verilerin Toplanması
Örneklemi belirlemek amacıyla önceden saptanan farklı sosyoekonomik düzeydeki semtlere gidilip randomize seçilen evlere 2-7 yaş aralığında çocuğa bakan kişi olup olmadığı sorulmuş; araştırma hakkında bilgi verilerek veri toplama araçlarının uygulanmasına gönüllü katılım sağlayan bakıcılara birer görüşme formu verilmiş ve bu formun doldurulması istenmiştir. Sosyoekonomik düzeyleri belirleyebilmek için görüşme formunda kendilerini hangi sosyoekonomik düzeyde tanımladıklarına dikkat edilmiştir. Araştırmada çocukların dil gelişimleri “Erken Dil Gelişimi Testi (TELD-3)” ile ölçülmüştür. Test araştırmacılar tarafından, her bir bakıcıya bireysel olarak uygulanmış ve cevaplar kaydedilmiştir.
Verilerin Değerlendirilmesi
Araştırmaya katılan bakıcıların verdikleri cevaplara göre, Erken Dil Gelişimi Testinden (TELD-3) aldıkları puanların bakıcıların eğitim düzeyi, yaşları, çocuğa bakma süreleri ile çocuğun okul öncesi eğitim alma durumunun çocuğun dil becerilerine göre farklılık gösterip göstermediği incelenmiştir. Bakıcıların eğitim düzeyi, yaşları, çocuğa bakma süreleri ile çocuğun okul öncesi eğitim alma durumu ve dil becerileri arasında anlamlı bir fark olup olmadığını görmek için t testi uygulanmıştır. Testten aldıkları puanların bakıcıların eğitim düzeyi, yaşları, çocuğa bakma süreleri ile çocuğun okul öncesi eğitim alma durumu üzerindeki etkisini görebilmek için t Testi ve Varyans Analizi yapılmıştır. Anlamlılık düzeyi. 05 olarak kabul edilmiştir.