Ergenlik , insanlarda meydana gelen "yetişkinliğe ilk adım" evresidir. Ergenlik, çocukluk çağı ile
yetişkinlik çağı arasındaki geçiş dönemidir. Ergenlik, bireyde çocuksu tutum ve davranışlarının yerini
yetişkinlik tutum ve davranışlarının aldığı, cinsiyet yetilerinin kazanıldığı, bireyin erişkin rolüne
psikolojik ve somatik olarak hazırlandığı dönemdir. Ergenlik; fiziksel ve ruhsal değişimin en hızlı
olduğu, bu fiziksel ve hormonal değişimin bireyi etkilediği, ruhsal karmaşanın da bu etkilenme
sonucu en üst seviyede olduğu gelişimin önemli bir dönemidir.
Ergenlik süreci, ebeveyn çatışmalarının şiddetli olduğu bir dönem olduğunu söyleyebilmek oldukça
mümkün. Kuşak çatışmalarının yaşandığı ailelerde ‘’Bizim zamanımızda ergenlik mi vardı, sizin
yaptığınız şımarıklıktan her şeye sahipsiniz , biz sizin zamanınızda anne babamıza saygısızlık etmezdik
ne isterler ise yapardık gibi’’.. kalıplaşmış değer yargıları mevcuttur. Bu değer yargılarının getirdiği
zararlar ile baş edebilmek epey güç bir durum oluyor. Anne babaların bu süreçte kendini değiştirmek
konusunda attıkları bir adım olmadığı için, destek alınması gereken bir durum olarak görmeye
başlıyorlar. Bilinçli ebeveynler psikolojik destek almanın olumlu yanlarından bahsederken ne yazıktır
ki, bilinçli olmayan ebeveynlerin psikoloğa gitmek konusunda zoraki yanından bahsetmeyi tercih
ediyorlar. Bu durumda psikoloğa giden bir ergen zorunlu gelmek zorunda kalıyor. Halbuki bu
desteğin olumlu yanlarından bahsedilerek bilinç kazandırmak oldukça kolay. Ergenlik sürecindeki bir
bireyin psikolojik destek talep edebilme yetisi, olasılığı düşük ihtimaller arasında yer alıyor. Bu
durumda anne babaların rolü önem kazanıyor. Ergenlik sürecine şahitlik ettiğiniz çocuklarınızın,
sosyal çevrenizde bir marka unsuru olarak görmemenizi öneriyorum. Bahsetmek istediğim marka
unsuru nedir? , ergenlik sürecinin kusursuz geçişinden övünerek bahsetmek bunlardan birisidir
aslında, bunun övünülecek değil de gerçekten düşünülmesi gereken ciddi bir konu olduğu bilincine
sahip olunabilmesi ebeveyn bilinçlendirilmesi konusunda psikologların görevi haline geliyor. Anne
babaların deyimiyle aşırı sessiz, asla diğer arkadaşları gibi değil benim çocuğum bizi hiç üzmez
deyimlerinizi bir kenara bırakmalısınız. Ve bu durumun ciddiyetinin farkına varmalısınız. Ergenlikte
anne babaların övülerek betimlediği kişiliklerin yetişkinlik zamanında yaşamak zorunda kaldığı ‘’Geç
ergenlik’’ sürecini belirtmekte fayda var. Bahsedilen bu tutum ve davranışlara sahip ergenlerde,
yaşayamadıkları ergenlik sürecini yetişkinliğe taşımak zorunda kaldıkları seanslarımda sıklıkla
karşılaştığım manzara oldu. Bu durumda olan yetişkinlerin en çok yakındıkları şey ‘’Aileleri’’ ve onlara
karşı hala soğumayan sitemlerimleri ile dolu oluyor maalesef..
Ergenlik sürecini ‘’YETİŞKİNLİĞE TAŞIMAMAK İÇİN’’ Anne-Baba'’ olarak ne yapmanız gerekiyor?
‘’Françoise Dolto’’ ergenliği ikinci bir doğum olarak tanımlar ve ergenlerin kimliklerini oluşturma
sürecinde yaşamın başlangıcındaki bebekler gibi kırılgan ve dayanıksız olabileceklerini belirtir. Birçok
uzman tarafından desteklenen çalışmaların bize verdiği sonuçları özetlemek ve uzun yıllar ergen
grupları ile yakından temas eden bir psikolog olarak, beklentilerinin sadece ‘’anlaşılmak- gerçek
isteklerinin sadece duyulması değil de, görülmek istedikleri, fikirlerinin değerli olduğu hissi..
Tercihleri konusunda sadece desteklenmek isteyen bir bireyden bahsediyorum.. Baktığımız zaman
süreci gerçekten zorlaştıran onları karşısına alan Anne-Baba figürü oluyor. Burada belirtmek
istediğim çocuklarınıza karşı net ve açık şekilde fikirlerinin isteklerinin size belirtebilmelerini
sağlamaları, üzerine tartışılması gereken konular, olaylar elbette ki muhtemel. Anne baba olarak
karşılaştığınız sorunların üstüne bir de siz sorun eklemeden çocuğunuzu tanıyarak ona uygun çözüm
önerileri sunabilmekte gizli aslında. Meslek seçiminde kararsız kalan çocuğunuza sırf siz istiyorsunuz
diye çocuğunuzun yeteneği olmadığı meslekleri dayatmak gibi mesela.. Çocuğunuzun yeteneklerini
birlikte keşfetmelisiniz onun ne istediği konusunda fikirlerini sormalısınız ve söylediklerini hafife
almamalısınız. Unutmayalım ki, fikirlerimizin önemsendiği yerde kendimizi de önemli hissederiz. Siz
bugün çatışma karşısında çözüm odaklı ilerlemeyen bir ebeveyn olursanız eğer, yetişkinlik
zamanında size karşı kin ve öfke besleyen bir çocuk büyütmüş olacaksınız. Sevgili anne babalar, sahip
olduğunuz duygu eşşsiz ve çok değerli anlaşılması gereken hassas bir müessesedir, Anne ve baba
olarak işte tam da bu süreçte sağlıklı bir yetişkin yetiştirmek için ergenlik sürecinin önemini kendinize
daima vurgulamalısınız. Bırakın ufak tefek zıtlaşmalar yaşansın kendini kanıtlamak için çabası olsun
çocuklarınızın diğer türlü sosyal çevresinde dinlenilmeyen fikirlerini özgürce beyan edebilmek de
zorluk çekecek ve ‘’Annem ve Babam’’ için önemli görülmeyen fikirlerimi ve beni kim değerli görebilir
sitemleriyle hayatını devam ettirmeye çalışacak ve bunun izlerini taşımak epey yorucu bir durum
olacaktır.. Yaşadığımız hiçbir duygu bizimle sonsuza kadar gitmediği gibi, bu sürecin de sonsuza kadar
gitmeyeceğini siz değerli anne babalara hatırlatmak istiyorum.