Mutluluk, üzüntü, korku, nefret gibi insanda var olan temel duygulardan biri de öfkedir.Bireyler incindiklerinde hakları ihlal edildiğinde, istekleri gereksinimleri karşılanmadığında, işleri yolunda gitmediğinde, engellendiklerinde ve korktuklarında öfkelenirler.
Öfke duygusunu tam olarak tanımayan birçok insan bu doğal, evrensel ve yararlı insan duygusu ile başa çıkmakta güçlük çekmektedirler. Öfke duygusunu çok yoğun yaşayan ve öfkesini denetimsizce dışa vuran kişiler başlarını derde sokmakta, çevrelerine zarar vermekte, ilişkilerini bozmakta ve birçok problemlerle karşı karşıya kalmaktadırlar. Bunun tersine öfke duygusunu bir suç olarak görüp ne pahasına olursa olsun yaşamayıp, içine atıp, bastıran bireyler de yine çevresine ve kendine zarar vermektedirler. Öfke de bütün diğer duygular gibi yaşanması normal bir duygu olarak kabul edilip; yapıcı, yerinde, zamanında ve kontrollü bir şekilde ifade edilirse sağlıklı şekilde kullanılır. Öfke denetimi becerisi kazanmanın ruh sağlığı açısından da önemli olduğu ortadadır. (Erkan,Kaya,2005,s.295).
Öfke bizim temel ama ne yazık ki, çoğunlukla uygun olmayan şekillerde ifade ettiğimiz bir duygumuzdur. Birçok insan öfkesini ya bastırmak ya da en küçük tahrikte patlayarak sağlıksız bir şekilde ifade etmektedir. Yetişkinler çoğunlukla öfkelerini ifade etmenin uygun yolları için örnek olmadıklarından, çocuk ve ergenler bu becerilere sahip olamazlar ve tepkileri uygunsuz ve etkisiz olur.
Öfke duygusunun yapılan farklı tanımlarının bulunmasına rağmen tanımlarda bazı noktalarda benzerlikler bulunmaktadır. Bu tanımlardan yola çıkarsak öfke duygusunun özelliklerinden bahsedilebiliriz;
• Öfkelenmek içsel bir yaşantı ve bir duygu durumudur. Belirli bir engel, eleştiri ya da saldırı karşısında spontan olarak yaşanır. Öfke planlı olarak ortaya çıkmaz, kendiliğinden ifade edilir.
• Öfke evrensel bir duygudur. Gerekli koşullar oluştuğunda herkes öfke duygusunu yaşayabilir.
• Öfke ifadesinin farklı olması, bu duygu karşısında verilen tepkilerin farklı olması nedeniyle, kişiyi daha fazla eleştiriye ve saldırıya açık hale getirir.
• Öfkeli davranışlarımız öğrenilmiş davranışlardır. Bu davranışları çevremizden ve ailemizden öğreniriz. Bu nedenle öfkenin ifadesi, kişiden kişiye farklılık gösterir. Öfke ifadesi öğrenilen bir özellik taşır. Bu nedenle olumsuz ifade öğeleri taşıyan öfke ifade biçimlerinin yerine, daha uygun ve yeni ifade biçimleri öğrenilebilir (Balkaya, 2001).
Deffenbacher (1992)’ e göre öfkenin özelliklerini şöyledir;
• Öfke planlanan bir eylem sonucu değildir, içsel bir duygudur.
• Herkes öfke duygusu yaşayabilir.
• Öfkeli tepkiye neden olan duygu, kişiyi daha kuvvetli ve psikolojik olarak uyarılmış bir durumda tutmasına rağmen, kişi öfkelendiğinde daha fazla incinebilir.
• Öfkeli tepkiler öğrenilmiş davranışlar olduğundan, yanlış ifade edilen davranışlar yerine, sağlıklı davranışlar öğrenilebilir.
• Öfke duygusu haksızlık ve engellenme durumunda birden ortaya çıkan bir duygudur. Hemen ifade edilmesi ya da hemen bastırılması sağlıklı değildir. Bu nedenle öfkenin nedeninin bilinmesi öfkenin tanınması çok önemlidir. Araştırmalar sonucunda öfke duygusu hakkında doğru olduğu kabul edilmiş bazı bulgular elde edilmiştir. Bu bulgular şöyle özetlenebilir;
• Öfke normal, doğal, insana özgü evrensel bir duygudur.
• Öfke fizyolojik öğeleri olan bir duygudur, davranış tarzı değildir.
• Kronik öfke, sağlık için tehlikeli olabilir. Kronik kalp krizi riskini artırır.
• Öfke çoğu kez ortaya çıkmadan tehlikesiz hale getirilebilir ve getirilmelidir.
Ergenlik döneminde öfke tepkileri de farklılık göstermektedir. Ergenler öfkeyi gizleyip maskeleyebilirler. Ergen sosyalleşme sürecinde öfkenin dışa vurulmasının olumlu bir davranış olmadığını öğrenir. Bu nedenle ergen toplum içerisinde öfke ve kızgınlığını ne zaman, kimlere karşı dışa vuracağını, ne zaman bastıracağını bilerek yetişir (Kulaksızoğlu, 1998).
Son yıllarda yapılan araştırmalarda ergenlik döneminde öfke duygusunun önemli bir yere sahip olduğu ve ergenin fiziksel ve psikolojik problemlerinin oluşmasına katkıda bulunduğu ileri sürülmektedir (Canbuldu, 2006).
Ergenlik döneminde öfkeye neden olan uyarımlar genellikle sosyal kaynaklıdır. Ergenle alay edilmesi, ona yalan söylenmesi öfkeyi oluşturan başlıca etkenlerdir. Öfke konusunda yapılan çalışmalar, bu dönemde öfkeye neden olan en önemli faktörün; çelişkili planlar olduğunu, bunu aşağılık duygusu ve prestij kaybetmenin izlediğini göstermektedir.
Gençlik çağının karmaşık ruhsal özellikleri bir arada incelenince ortaya dengesiz ve sağlıksız bir görünüm çıkmaktadır; sinirlilik, birden tepki gösterme, öfke patlamaları, atak ve düşüncesiz davranışlar, çabuk sevinip çabuk üzüntüye kapılma, içe kapanma ile coşku arasında gidip geliş, bencillik, sayısız kaygılar, güvensizlik, kararsızlık…
Ebeveynler birden ortaya çıkan huysuzluklara, tedirginliğe ve nedensiz öfke patlamalarına bir anlam veremezler. Gençlerdeki öfkenin nedeni, çevresinde tanık olduğu düzensizliklere ve eşitsizlikler gösterdiği tepkidir.
Ergenlik döneminde gençleri etkileyen çeşitli yaşantılar, ergenlik döneminin kendine özgü sorunları ile bir arada, çok yoğun ve sık öfke yaşanmasına neden olabilir. Kendini uygun şekilde ifade edemeyen ya da çevresi tarafından anlaşılamayan gençlerin öfke duygusu, içinde bulunduğu dönemin diğer duyguları ve yaşantıları ile başa çıkabilmeyi bilmediğinde zamanla uyumsuzluk, saldırganlık şiddet hatta intihar eğilimlerine dönüşebilir. Ergenler bu dönemde diğer gelişim dönemlerine göre daha yoğun çatışmalar yaşarlar. Bu dönemde öfke ve şiddet eğilimlerinin odağındadırlar. Yaşanılan kimlik bulma çabası, duygularını anlama ve ortaya koyma konusunda yaşanılan güçlükler, toplumsal ve gelişimsel etkenler de öfke duygusuna bağlı sorunları arttırmaktadır (Yılmaz, 2004).
Hangi toplumda olursa olsun ergen, çağına özgü olan duygu, düşünce, tutum, davranış ve eylem içindir. Bu çağın temel özellikleri, duygusal coşku ve taşkınlık, çabuk kurulan ve bozulan ilişkiler, kolay etkilenme, toplum içinde sivrilme, ilgi çekme, rol sahibi olma çabası biçiminde özetlenebilir.
Çabuk öfkelenmeler ve patlamalar, yıkım eğilimleri, öfkenin kontrolündeki güçlükler gençlerin kurdukları ilişkilerin özgül nitelikleridir. Bununla birlikte gençleri özkıyıma güdüleyen nedenlerin başında kendisine ve başkasına duyulan öfke, kendisini ve başkasını cezalandırmadır. Gençlerde özkıyım girişimi başkalarını öfkelendirerek ve onları çaresiz bırakarak yakınlığı sağlama ya da sevginin kanıtını bulma amacı güdebilir. Arkadaşlık becerilerine sahip olma ve başarılı bir şekilde arkadaşlık yapabilme genç ergenler için oldukça önemlidir.
Popüler çocukların arkadaşça ve işbirlikçi ilişkiler kurarken, akranları tarafından daha az popüler olarak değerlendirilen ergen ise saldırgan, öfkeli ve oldukça utangaç davranmaktadır (Morganett, 1990). Ergenin öfke duygusunu tanıması ve kontrollü bir şekilde ifade etme becerisi kazanması sağlıklı bir yetişkinlik ve sağlıklı bir toplum için gereklidir.
ÖFKE KONTROLÜ
Öfke duygusu ile başa çıkma becerilerini bilmeyen çocuklar, benlik saygılarını kaybetmek, başkalarının saygısını kaybetmek gibi zayıf ve kötü ilişkilere bağlı sıkıntılar yaşayabilirler. Yönetilemeyen öfkenin, uzun vadede sağlık problemleri, hukuki sorunlar veya davranışın kuşaklararası aktarımı gibi sonuçları vardır (Canbuldu, 2006).
Öfke yaratan durumla karşı karşıya kalındığında, öfkelenmeye işaret eden içsel uyaranları tanımak ve fark etmek, öfke denetimi için ilk aşamadır. Çocuklara, öfkelenmeden hemen önce kendilerinde belirli bazı fizyolojik değişikliklerin ortaya çıktığı öğretilmelidir. Pek çok çocuk genellikle kendilerinde öfke öncesi ortaya çıkan bedensel değişiklikleri fark etmeyebilir. Ancak bedensel değişikliklerin tanınması ve fark edilmesi öfke denetimi için çok önemlidir. Bu değişmeler çocukların öfkelenmeden hemen önce öfkeleneceklerini onlara bildiren bir uyarıcı özelliğindedir. Öfkelenmeden hemen önce bedenlerinde ne olduğunu fark etmeleri ve tanımaları, çocukların ilgiyi kendilerine yönelterek, davranışlarını kontrol etmelerine ya da ortamdan uzaklaşıp gitmelerine olanak sağlamaktadır (Özmen, 2006). Bu bakımdan çocukların bedensel değişiklikleri tanımaları ve fark etmeleri öfke denetimini sağlamada yararlıdır.
Duyguların incelemesi çeşitli boyutlarda yapılmaktadır. Yaşanılan duygular bireylerde gerek fiziksel, gerek sosyal, gerekse psikolojik anlamda değişikliklere neden olur ve bu değişimler yaşanılan duygusal duruma uyum sağlar. Kızgınlığın, fiziksel, sosyal-bilişsel, davranışsal ve tepki boyutu vardır.
Öfke yaşantısı sırasında, insan vücudunun birçok parçası, önemli değişimlerin olduğu bir durum içerisine girer. Duygularımızı yaşadığımız anda fark etme ve tanıma becerisi oldukça önemlidir. Bunun bireye birçok yararı vardır. Duygularının farkında olan bireyler, duyguları ortaya çıkar çıkmaz onları tanırlar.
Bireyin yaşadığı duyguyu tanıması ona bulunduğu durumu etkili şekilde yorumlama olanağı tanır. Duygularının farkında olan bireyler duygularının kendilerine gönderdikleri mesajların farkına varır ve her duygunun sonunda doğru davranışı göstermek için çaba harcar. Duygularının farkında olamayan bireyler ise yaşadığı duyguyu doğru değerlendiremeyerek yanlış davranışlar sergileyerek ileride yaşanabilecek duygusal sıkıntılara ve pişmanlıklara davetiye çıkarırlar. Duyguları tanıma sürecinde her bir duygu üzerinde ne kadar çok konuşulur ve o duyguların yaşandığı anlar ve o anlarda vücudumuzda olan değişiklikler konusu üzerinde durulursa farkındalık da o kadar kolay olur (Yavuz, 2004).
Olumsuz duygu ile başa çıkmada; duygu ve nedenlerinin birey tarafından tanımlanması, iç sesin dinlenmesi, duyguların doğru dille karşı tarafa aktarılması, iletişim becerileri, doğru algılama, empatik iletişim önemlidir.
Bireyin duygularını etkin bir biçimde yönetmesi sanıldığı kadar kolay değildir. Duyguları doğrudan değiştirmek zordur, bilişsel terapiler ile onların dolaylı olarak nasıl değiştirileceğine ilişkin çalışmalar devam etmektedir. Bu amaçla yürütülen bilişsel terapiler yolu ile olayların farklı açılardan değerlendirilmesi, düşünme şeklinin değiştirilmesi veya yeni bakış açılarının oluşturulmasına çalışılmaktadır. Önemli olan bireylerin duygu ve düşünceleri ile ilgili farkındalık düzeyini geliştirmektir (Yaylacı, 2006).
Araştırmacıların, öfkenin özellikleri arasında en çok üzerinde durdukları nokta, öfke ifade tarzının öğrenilebilen bir özellik olması ve saldırgan öğeler içeren olumsuz öfke ifade biçimlerinin yerine, daha uygun olumlu ve saldırgan öğeler içermeyen öfke ifade biçimlerinin öğrenilebileceğidir (Balkaya, 2001).