İnsan yaşamının genel düzeni, çocukluk- gençlik-yetişkinlik-orta yaşlılık ve ihtiyarlık olmak üzere altı döneme ayrılabilir. Bu dönem içinde başka bir döneme geçişte kesin bir yaş sınırlaması yoktur. Bunlarla birlikte, gelişimde kesinlik ve bir sıra düzeni vardır. Bu gelişme sırası bütün insanlık için geçerlidir. Gelişim evresinde geçilmesi gereken bir evre kesinlikle atlanamaz. Bir önceki sıra bir ilerideki sırayı temsil eder. Farklı ırklardan olan, farklı iklim ve beslenme koşullarında yetişen bireyler, ergenliğe girme yaşları da farklılık gösterir(Yavuzer, Köknel,Kulaksızoğlu,Ayhan,Dodurgalı,Ekşi, 2003:95). Ergenlik evresini her çocuk aynı zaman diliminde girmez. Bazı çocuklar daha önce bazıları da daha sonra ergenlik evresine girmektedir. İçinde bulunduğu aile ortamı, sosyal çevre, kültürel değerler, fiziksel çevre ve izlediği filimler çocukların ergenlik evrelerini farklı etkilemektedir (Acar, 2015:47). Ergenlik çocukluktan yetişkinliğe bir geçiş dönemindir. Bu zaman diliminde hormonal etki ile meydana gelir(Artan,Bayhan, 2014:164). Ergenlik evresi, çocuklukla genç yetişkinlik evreleri arasında transferini sağlayan, bireyin benlik hissiyatının sağlamlaştığı çok değerli bir ruhsal gelişim dönemidir.
Türkçemizde ki karşılığı olarak ’delikanlılık dönemi’ de kullanılır(Doksat, 2014:215). Tanımlarda ergenlik ile ilgili birçok açıklamalar yapılmıştır’’ Dünya Sağlık Örgütü ergenliği; çocukluk ve yetişkinlik arasında, 10-19 yaş arası bireyin büyüme ve gelişme dönemi olarak tanımlar ‘’(Şahin, 2014:15;WHO, 2014). Ergenlik süreci anlaşılması zor bir dönemdir. Psikolojide ilk değinen yazar olarak bilinen G. Stanley Hall, ergenliğin’ ilkel ve uygar insan birleşiminde ki kesişimin ortası olduğunu düşündüğü için ergenliği, fırtınalı ve stresli bir dönem olarak açıklamıştır’.(Şahin, 2014:15). Ergenlik, bireyin yaşam boyu geçirdiği gelişim evrelerinin bir süreç dönemi içinde toplumsal etkileriyle insanın çok etkilediği bir zaman dönemidir; cinsel gelişim, fiziksel büyüme ve psikososyal olgunlaşmanın gerçekleştiği, çocukluktan yetişkinliğe bir geçiş sürecidir. Puberte ile başlangıcı olan ergenlik, yaşam sürecinden çok etkilenen sosyal ve biyolojik geçiş süreçlerinden biridir. Bu süreçte beyin, nöroendokrin sistem ve hormon konsantrasyonlarında farklılık, fiziksel gelişim ile üreme sisteminde değişiklikler gibi çok türlü değişiklikler ortaya çıkar. Olgunlaşma ile büyüme sürecine “adolesan dönem” de denilmektedir (Parlaz,Tekgül,Karademirci,Öngel, 2012:11). Ergenlik evresi Hallingshead, ‘bireyin yaşamakta olduğu toplumu, onu artık bir çocuk gibi görmeyi bıraktığı, ancak ona tam yetişkin standardını, işlevini ve rolünü tamamını vermediği bir zaman dilimi.’ olarak açıklamaktadır(Acar, 2015:45). Freud’a göre ergenlik ise kısa süreli bir rol karmaşasının yaşandığı ve diğer bir yanı ise çöküşe kadar ilerleyen kararlı bir bağımsızlık, bir faklı yandan ise bebeksi bağımlılık belirtilen ergenin, sürekli olarak git- gellerin olduğu bir süreçtir(Şahin, 2014:15,Yörükoglu, 2004,Geçtan, 1988,Adams, 1995).
Ergenlikte Fiziksel Ve Cinsel Gelişim
Ergenlik dönemi, bireyin gelişimdeki en hızlı iki büyüme dönemlerinden birisini oluşturur. Bu evredeki bedensel büyüme, bir manada sosyal, duygusal olgunlaşmanın ilk zeminini hazırlamaktadır. Bir farklı söyleyişle ergenlik, biyolojik farklılaşmayla başlar ve zihinsel, bedensel ve ruhsal gelişimi ile sona erer. Bireydeki bu farklılaşmalar, bünyenin hızla büyüyerek olgunlaşması sonucuna ulaşılır(Yavuzer, 1987:263). İlk klinik göstergeleri hemen hemen kızlarda 10, erkeklerde 12 yaşlarında meydana çıkar. Biyolojik farklılıkların tamamlanması 3-5 yıl sürer. Boy uzaması ile kemik olgunlaşmasında hızlanma, vücutta kilo artışı, farklı oldurganların ve vücut bölümlerinin boyutlarında bir artış görülür. Vücut yapısında erkek ve kız farklılıkları netleşir.
Ergenlik evresinin sona ermesine doğru, kızlarda genelde 16; erkeklerde ise 18 yaştır, ergenin büyüme ve gelişmesi genel olarak tamamlanmıştır. Boy, uzaması yılda 5-7 cm kadar artar. Ergenliğe girişte erişkinin boyunun yaklaşık %80’i kadar olan boy, ergenliğin sona ermesine doğru boy %99’una ulaşır. Bu evrede kilo artışı yılda 2.25-2.75 arasındadır. Ergenlik dönemi boyunca kızlarda vücut ağırlığı 16 kg, erkeklerde ise 20 kg kadar artış gösterir. Bu kilonun artışının sebebi iç organlardaki gelişme, iskeletin büyümesi ve ağırlığının artması, kas dokusundaki olgunlaşma ve yağ dokusundaki artışlardır. Bu evrede kızlar ve erkeklerde sürekli olarak görülen fizyolojik farklılaşmalar ve bunların ilk başlangıç yaşları şöyledir:
Kızlar:
Göğüslerin büyümesi = 8- 13 yaş. Pubik bölgede kıllanma = 8- 14 yaş. Koltuk altında kıllanma = pubik kıllanmadan yaklaşık 2 yıl sonra. Ciltte yağlanma = koltuk altı kıllanmasıyla aynı dönem. İlk manstruasyon = 10- 16.5 yaş (Bayhan,Artan, 2014:164-165). Menarş(ilk adet) = 12,5 yaşında (9-17yaş arasında da görülür) (Tekgül,Öngel,Karademirci,Parlaz, 2012:13).
Erkekler:
Testislerin büyümesi = 10- 13.5 yaş. Pubik bölgede kıllanma = 10- 15 yaş. Penisin ve prostat bezinin büyümesi = 11-14.5 yaş. Yüzde ve koltuk altında kıllanma = pubik kıllanmadan yaklaşık 2 yıl sonra. Ciltte yağlanma = koltuk altı kıllanmasıyla aynı dönem. İlk meninin atılması = penisin büyümeye başlamasından yaklaşık 1 yıl sonra(Bayhan,Artan, 2014:164-165).
Ergenlerde Bilişsel Ve Psikososyal Gelişim
Ergenlik evresinde biyolojik, psikolojik ve sosyal gelişimsel farklılıklar karakterize edilir. Ergenlikte biyolojik gelişimde iskelet düzeninde hızlı büyüme, cinsel gelişim ile psikolojik gelişim, bilişsel gelişim ve kimlik olgunlaşması özellikleriyle tespit edilir. Sosyal olarak ise ergenlik, genç erişkin kimliğine hazırlanmanın olduğu bir evredir (Parlaz, Tekgül, karademirci, Öngel, 2012:13-14; Derman, 2018). Ergenlerdeki bilişsel olgunlaşma, beynin işlemesindeki işlevleri arasında belirlenen çok farklı becerilerinin olgunlaşmasını içerir. Bunların içerisinde arkadaş etkileşimlerinde, sosyal ortamlarda ve bilimsel konular somut düşünceden soyut düşünceye transfer olan ve kendini değerlendirme, düzenleme ile yeni davranışların oluşumunda yer alır. Piaget, ergenlikteki bilişsel uyumun sosyal ilişkiler ve ergenin akranlarıyla ile konuştuğu diyalogdan önemli derecede etkilendiğine kabullenmiş ve sosyal bilişi ergenlikteki bilişsel gelişimin bir aracı olarak açıklamıştır (Tekgül, Öngel, Parlaz, Karademirci, 2012:14,Aydın, Bozkurt: 2007). Piaget soyut işlem düşüncesini şu şekilde açıklamıştır: somut olandan, şu an burada olmayana ve ileriki yaşama yönelik merak doğrultusunda kurtulma. Bu fazla düşüncelerin ve kuramların oluşma dönemi, aynı zaman diliminde şuan ki geleceğe adapte olması sürecidir. Piaget bu durumu da şu şekilde açıkladı: somut ve şuan ki gördüklerinden çıkarılan önermeler hakkındaki hipotezler ileriye devam etmesini ve fikir oluşturmasını sağlayan bir fikir dönüşümü. Farklı bir söyleyişle, somut işlem düşüncesi döneminde olan bir çocuk şuan ki zaman dilimi içerisinde ‘gerçek’ problemlerle çabalamak mecburiyetinde olduğu halde, soyut işlem düşüncesinde olan bir ergen, etrafındaki çevreyi varsayımlarla bir geriye ya da ileriye birleştiren olası problemlerle uğraşabilir(Gander,Gardıner, 1993:146).
Bebeklik ile başlangıcı olan, çocukluk ile süren toplumsallaşma ergenlik evresinde de ergenin evden ayrılmak arzusu ve topluma girmek istemesi ile devam eder. Erikson’un psikososyal gelişim kuramının beşinci evresi olan “Kimlik Kazanmaya Karşı Rol Karmaşası” ergenlik evresini konu almaktadır. Bu evre en çok konusu olan sorunu şu ergenin kimlik kazanması ya da bunu kazanamazsa rol karışıklığı yaşamasıdır. Kimlik kazanmaya karşı rol karmaşası evresi on iki, on sekiz yaş arası olur. Ergenlik evresi sisteminde “ben kimim? “ sorusu çok önem taşır. Ergen, bu probleminin cevaplarken ebeveynlerinden çok, arkadaş gruplarından etkilenir. Toplumumuzda süreli farklılaşan ve gelişim belirten toplumsal değerler arasında ergen, eğitim hayatında başarılı olmak, ekonomik özgürlük kazanmak, sosyal çevresinin takdirini almak veya alamamakta kaygılanmaktadır. Bu dönemin yapı özellikleri, duygusal artış ve aşırılık, hızlı kurulan ve bozulan iletişimler, basit etkilenme, toplumda dikkat ve ilgi çekme, kimlik sahibi olma uğraşı, şekillerinde kısa açıklanabilir(Şahin, 2014: 16-17;Yavuzer, 2013: 276). Ergenin ssaglıklı kimlik kazanmasında, etrafıyla uyumlu özdeşimler yapabileceği (model alabileceği) erişkinlerin olması önemli bir etkendir.(Şahin, 2014: 17;Karabekiroğlu, 2014). Erikson’a göre bu evrede ergen olumlu bir aşamada kimlik kazanma problemini çözerse, kendine güvenen, kendinden emin olan bir kişilik olarak hayatına devam eder ve başarılı olur. Ters durumda ise rol karışıklığını, yaşantısının ilerleyen dönemlerinde de bu kriz aşılamayıncaya kadar devam eder. (Şahin, 2014:17;Senemoğlu, 2005:79).
Ergenlik Evresinde Ortaya Çıkan Ruhsal Özellikler
Ortaokul dönemine denk düşen ilk gençlik veya yeni yetişkinlik yaşında, cinsel uyarımlar ile birlikte yeni ruhsal özellikler ve davranışlar meydana gelmeye başlar. Eşit ve uyumlu ilkokul çocuğu gider, yerine gereğinden fazla tedirgin, zor beğenen ve çabuk tepki veren bir genç gelir. Duyguları, çok hızlı aşağı- yukarı oynamaktadır. Bir anda mutlu olur bir anda’ da mutsuz olur. Hızlı öfkelenir, gereksiz şeyleri sorun yapar. Tepkileri erkenden tahmin edilmez olur. Derslere özverisi azalmış, çalışma sistemi bozulmuştur. İstekleri fazlalaşmıştır(Yörükoğlu, 1998:375). Bu evrede erkek veya kız ara sıra etrafından uzaklaşmak, kendi iç dünyası ile kalmak istiyor gibidir. Ebeveynleri ve arkadaşların birlikte olma arzusunu reddedip iç dünyasına yönelebilir.
Adeta bünyesinde olan bitenlerin hesabını yapmak, ve sıra ile aklından geçirmek ve yeni hissiyatlarına uyum sağlamak istemektedir. Hayal etme, yaratıcı olma düşüncesini geliştiren en önemli itici güçtür. Bu düşüncede yararlıdır. Fakat gerçekleşmemiş arzuları sanki olmuş gibi hayal kuruyorsa, o an ergen için bir korunma ve telafi görme araç olarak görülmektedir. Normal yaşam içinde güçlükler ve yenilgiler içinde kalan ergen kendisini güçlüklerle baş etmiş güçlü birisi gibi hayal ediyorsa gerçek yaşamdan uzaklaşabilir. Ergendeki fazlalığa ’gündüz rüyası’ olarak ad takılmasına sebep olmuştur. Mahcubiyet ve çekingenlik ergenlik öncesinden başlayan ve ergenlik evresinde de devam eden, çıplak görünmekten utanma ve mahcup durumda olma, ergen evresinde çokça görülen bir duygu durumudur. Adeta vücutlarını gizlemek istemektedirler. Bu durum organlarındaki değişimlerinin farklı dönem ve hızlarda olmasından kaynaklanan eşitsiz vücut görünümünün gizlemek amaçlı yapıldığı ya da ergenlerin dikkat noktaları olan kendi bünyelerini farklı ve meraklı gözlerden saklama amaçlı olduğu düşünülebilir (Yavuzer, Köknel, Kulaksızoğlu, Ayhan, Dodurgalı, Ekşi, 2003:104-105-106). Ergen kendisine verilen hakları az bulur. Evdeki kuralların fazlalığından ve sıklığından yakınır. Ebeveynlerin uyarılarına ani tepki verir, zıt cevaplar verir bu durumda aile içi çatışmalara sebep olur. Bazı ergenler evin içinde pek kalmak istemezler, geri dönüş vakitlerini kafalarına takmazlar yemek zamanına geç kalırlar. Dağınık ve çok rahat olurlar. Genlikle bir şeyleri kırıp dökerler. Ağızları durmaz, gidip gelip bir şeyler yerler(Yörükoğlu, 1998:375-376). Genellikle, ebeveynleri tarafından doğru anlaşılmadığını düşünür. Ebeveynlerin düşüncelerini yanlış bulur. Ergeni en fazla arkadaşlarının anladığını düşünür. Bu sebeple ebeveynlerinden dinlemek yerine arkadaşlarının sözünü dinleme düşüncesindedirler. Karşı cinsiyete ilgi gözle görülür şekilde artar. Tek taraflı aşklar yaşanılabilir.
Flörtler normaldir. Bu olaylar genellikle ‘büyük aşk’ karesi içinde yaşanır. Ergenler birbirlerini çok kıskanırlar, birbirlerine sürekli karışmaları ve başkalarıyla olan iletişimleri sınırlılık konulabilir. Anne-babanın uygun bulmadığı kişiler ile arkadaşlık kurma, alkol, sigara, uyuşturucu madde gibi alışkanlıklar edinmeye yakınlık bu evrede yoğunlaşır(Doksat, 2014:215-216). Ergenler sesli müziği severler. Kılık kıyafete yoğun ilgi gösterirler. Ergen kız, ayna karşısında çok vakit geçirmeye başlar. Ergen erkek ise ayakkabısı boyasız olmasına aldırış etmez ama saçını uzatır, dönemin modasını göre şekillendirir. (Yörükoğlu, 1998:376).Şişmanlık-zayıflık, bu zamanda meydana gelen yeme bozukluklarından en çok görülen anoreksia nevroza’dır(Şahin, 2014:19;Tahiroğlu ve diğ., 2005).Kısa boy- uzun boy, yüz hatlarının düzgün şekilli olup olmayışlarını problem yapmaya başlarlar(Yörükoğlu, 1998:376).
Öneri
Ebeveynler ergenlik dönemi rastlanabilecek sıkıntılara hazırlık yapılması lazımdır. Mesela kızlara anneleri, erkeklerde de babaları bu oluşabilecek sıkıntılardan söz etmelidirler, çünkü çocuklar ergenlikle bilgileri kulaktan dolma, akranlarından öğrenmeye çalışırlar. Bu durumda da yanlış bilgi edinilmiş olur. Ebeveynler, çocuklarını kendi ergenlik döneminde ki zamanıyla kıyaslama yapmamalıdır. Nedeni ise çok hızlı sosyal ve teknolojik farklılıklar oluşmaktadır. Ebeveynler bu dönemde ki çocuklarını başka çocuklar ile kıyaslamamalıdırlar. Başkalarının çocuklarıyla kıyaslamak, ergende içe kapanıklık veya söz dinlememe, öfke ve kıyaslandığı kişilere karşı nefret, aileye karşı kin beslemek ve ergenin özgür olma yönelimini kötü yönde etki eder.
Tek başına sorumluluk altına girme, iş yapabilme ve arkadaş edine bilme becerisini geliştiremeyecektir. Öz güven eksikliği oluşur. Ergene karşı tatlı-sert, yani arkadaşça bir anne-baba portresi oluşturun. Bu dönemlerde ergen ile olumlu iletişim kurun. Onu sorgular tutumda yaklaşmayınız. Sorgulayıcı yerine, paylaşımcı bir tutum içinde ergene yön gösterin. Paylaşımcı olduğunuzda duygusal yaşantısı hakkında bilgi sahibi olursunuz, ergenin ebeveyni olarak ta yanlış kararlar alabileceği, yanlış yollara girmesi ihtimaline karşı erkenden tedbir almış olabilirsiniz. Sürekli uyarma, kızma, rencide etme, vurma ve dövme tekniği ile ergenin yanlış tutumlarının değiştirmesini asla düzeltemezsiniz. Hatta problemli tutumlarının birleşmesine destek olursunuz. Ebeveynlerin anlayışlı, sevgiyle, saygıyla, eşit, tutarlı ve demokratik tutumları sağlıklı bir benlik anlayışını ve bağımsızlığı kolaylaştırır. Sağlıklı bir şekilde ergenlik dönemini atlatmasında çok büyük destekçi olursunuz.
Kaynakça:
Acar, E.(2017).Bağırıp Çağırmadan Çocuk Eğitimi(1.Baskı)Yediveren yayınları.45
Bayhan,S.P. ve Artan, İ.(2014). Çocuk Gelişimi Ve Eğitimi. Morpa yayınları.164-165
Doksat,G.N.(2014).Anne Babalar İçin Başucu Kitabı(1.Baskı). Türkiye: Sigma publishing. 215
Gander, J.M ve Gardıner,W.H.(1993)Çocuk Ve Ergen Gelişimi(8.Baskı)İmge kitapevi.146
Şahin, N.(2014) ERGENLİK PROBLEMLERİ VE BAŞ ETME YÖNTEMLERİ İLE İNTERNET BAĞIMLILIĞI ARASINDAKİ İLİŞKİ. Haliç Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Psikolojisi Anabilim Dalı Uygulamalı Psikoloji Proğramı. Yüksek Lisans Tezi 15-16-17-19
Tekgül, N. Öngel, K. Karademirci, E. Parlaz, A.E.(2012)Ergenlik Dönemi:Fiziksel Büyüme, Psikolojik Ve Sosyal Gelişim Süreci. Yıl:2012 Cilt: 3 Sayı The Journal of Turkish Family Physician 11-13-14
Yavuzer, H.(1987)Çocuk Psikolojisi(40.Basım)Remzi Kitapevi.263
Yavuzer, H. Köknel, Ö. Kulaksızoğlu, A. Ayhan, H. Dodurgalı, A. Ekşi, H.(2003).Çocuk Ve Ergen Eğitiminde Anne Baba Tutumları(2.Baskı)Timaş yayınları.104-105-106
Yörükoğlu, A.(2016). Çocuk Ruh Sağlığı (37.basım). Özgür Yayınları.375-376