Tüm Yönleriyle Ergenlik;
Çağımızda ergenlik sözünü oldukça fazla duyar olduk ve ne yazık ki bu konuyla ilgili de oldukça fazla bilgi kirliliği mevcut. Ergenlik biyopsikososyal bir süreçtir, yani ergenliğin hem bedensel ve fizyolojik, hem ruhsal ve zihinsel hem de toplumsal yönü vardır. Ergenlik noktasında bilinçli bir ebeveyn olmak bize şunları kazandırır:
→ Çocuğumuzun bedensel ve ruhsal olarak neler yaşadığını bilir ve davranışlarını ona göre yorumlarız
→ Çocuğumuza onu anladığımızı ve yanında olduğumuzu tüm bu süreçlerin bilincinde olduğumuzu hissettirmiş oluruz.
Öncelikle ergenliğin biyolojik yönünü ele alalım. Bu dönemde ergen bedeni artık bir çocuk bedeninden bir yetişkin bedenine dönüşmeye başlamıştır. Bedensel gelişim kız ve erkek çocuklarında farklılık gösterir; kızlarda büyüme atağının ortalama yaşı 9 iken erkekler için 11 yaştır. Yani kızlarda büyüme erkeklerden 2 yıl önce başlar. Erkeklerde fiziksel gelişim şu sırayı izler: genital organlarda büyüme, tüylenme, minör ses değişikliği. Kızlarda ise bu sıra şu şekildedir: meme gelişimi, pubik kıllanma, koltuk altı tüylenmesi, boyda uzama, kalça ve omuzlarda genişleme, ilk menstürasyon(adet) kanaması.
Bu süreçte ergenler sürekli değişen bedenlerine odaklanırlar. Onları çoğunlukla ayna karşısında dış görünüşlerini incelerken bulabiliriz. Araştırmalara göre kızların erkeklere göre beden imajları daha olumsuzdur bunun nedeni kız ergenlerde fiziksel gelişim sırasında yağlanma artarken erkek ergenlerde bu artış kas kitlesi yönünde olmaktadır, bu nedenle değişen bedenine odaklanan erkek ergenler daha olumlu izlenimler içerisinde olurken kız çocuklarını daha olumsuz izlenimler içerisinde görürüz.
Bu dönemde ergenlerin davranışlarında da büyük değişiklikler görürüz; ani duygu değişimleri, alınganlık, risk alma ve risk almanın getirdiği bazı problem davranışlar. Bu davranışların altında yatan en büyük sebeplerden biri ergen bedeninde değişen hormon dengesidir. Erkek çocuklarda yüksek androjen düzeyleri, şiddet ve sonunu düşünmeden yapılan eylemlerle ilişkilidir, kızlarda artmış yüksek östrojen düzeyinin ise depresyonla bağlantılı olduğu gözlemiştir.
Ergenlik çağında çocuklarımızın daha fazla risk aldığını gözlemlemişizdir. Problem davranışlar(alkol ve tütün kullanımı, madde bağımlılığı, kendine ve etrafına zarar verme vb.) bu dönemde oldukça belirgindir. Bu problem davranışların ardında ergenlerin beyin gelişimlerindeki değişimlerin rolü büyüktür. Ergenlikte beynimizin duygularımızdan sorumlu kısmı diğer bölgelere göre oldukça fazla gelişim gösterir. Böylece ergen birey oldukça fazla duygu yoğunluğu içerisinde olur. Fakat yine bu dönemde beynimizin tüm bu duygu yoğunluğunu frenlemekle görevli olan kısmı henüz gelişim göstermeye başlamamıştır. Yani ergenimizde aşırı bir duygu yoğunluğunun yanında henüz gelişmemiş bir fren mekanizması mevcuttur. Bu sebeple ergenlerde duygu durum dalgalanmaları ve risk alma davranışlarını oldukça fazla görürüz.
Ergenliği sosyal yönüyle ele alalım; birçok ergenin ait oldukları akran ve arkadaş gruplarına ne kadar önem verdiklerini hepimiz gözlemlemişizdir. Ergenler için akranları ve arkadaşları tarafından nasıl göründükleri hayli önemlidir. Çocukluk ve yetişkinlik arasında köprü görevi gören bu dönemde ergen artık ailesi ile bağlarını yavaş yavaş kopartarak daha çok arkadaş ortamlarına yönelir.
Gelişimin her döneminin olduğu gibi ergenliği de etkileyen oldukça fazla faktör vardır. Yaşadığımız çağ ve gelişen teknoloji ergenleri etkileyen en büyük faktörlerden birisi. Gelişen teknoloji ile birlikte hem bilgiye erişim hem de iletişim boyut değiştirmiştir. Akıllı cep telefonları ile bir bilginin veya durumun paylaşılması ve yayılması oldukça kolay hale gelmiştir. Ergenlerin sosyal medya ve internet kullanımı bu noktada oldukça önemlidir. Ergenlik çağında teknoloji kullanımı oldukça kontrollü olmalıdır. İnternet ortamı ne yazık ki her zaman çocuklarımızın ruhsal gelişimi açısından yararlı olmamaktadır.
Ebeveynler tarafından yapılan hatalardan biri de çağımızın ergenlerini kendi ergenlik dönemleriyle karşılaştırmaktır. Sık sık duyduğumuz “bizim zamanımızda hiç böyle değildi” cümlesi yanlış ve yargı içeren bir cümledir. Onları kendi zamanımızla karşılaştırıp eleştirmektense anlamaya çalışmak ergen için daha yararlı olacaktır.