Düşünün ki sürekli olarak bulunduğunuz yaş grubuna karşı olumsuz kalıp yargılarla anılıyorsunuz.
Hadi yetişkinler üzerinden örnek verelim;
▪️Yetişkinler tembeldir işte
▪️Uyumsuz zaten yetişkinler çok da bir şey beklememek lazım
▪️Yetişkinlerin isyankarlıkları da hiç bitmiyor
▪️Yetişkinler sürekli problem yaratıyor
▪️Madde bağımlısı bu yetişkinler ne olacaktı ki
▪️Sahip olduklarının değerini hiç bilmiyor yetişkinler
Yazdıkça yazarız, söyler dururuz bitmez bu liste. Ne kadar da etiketleyici, ötekileştirici değil mi?
Bu söylemler ergenlerin sıklıkla duydukları, maruz kaldıkları ve maruz kalmaya devam ettikleri söylemler. Mesela ergenler;
- Tembel
- Sahip olduklarının değerini bilmeyen
- Problem yaratan
- Madde bağımlısı
- Çatışmacı
- İsyankar
- Anlayışsız
Bu ve benzer ifadeleri yineleyici şekilde kullanmak dışında kimse başka bir şey yapmıyor. Kimse bu tarz söylemlere maruz kalmanın olumsuz sonuçlar doğurabileceğini düşünmüyor. Kimse bu söylemlerin olumsuz duyguları beraberinde getirebileceğini dile getirmiyor. Kimse bunu yapıyoruz / yapıyorsunuz ama bu yanlış demiyor.
Çocukluktan yetişkinliğe geçişte hem fiziksel hem duygusal hem psikolojik hem de zihinsel farklılaşmalarla başa çıkmaya çalışan bir yaş grubunun zorlanımları çoğu zaman göz ardı edilip kısa yoldan kalıp yargılara sığınılıyor. Ama elbette ki bu çözüm değil. Çözümden ziyade problemi büyüten en büyük etkenlerden biri.
Kolay bir dönem olmayan ergenlik, ergenin çevresi için de oldukça zorlu. Bunun farkında olmak çok önemli. En zorlanılan anlarda dahi işbirlikçi bir yaklaşımla etiketleme yapmadan iletişimi sürdürebilmek sağlıklı ergenlik süreci için altın kuralların başında geliyor.
Zorlanan yetişkinlere küçük bir hatırlatma, hepiniz ergen oldunuz. Sizin zamanınızda böyle bir ergenlik geçirmemiş olmanız şu anda sizin ergenliğinizden farklı bir ergenlik sürecinin gelişmesine engel değil. İnanın, şiddetsiz bir dil hepimize iyi gelecek.