İşte Bu Doktor İndir
Epilepsi, prevalansı yaklaşık %0.4 ila %1 olan yaygın bir nörolojik hastalıktır. Her yaştan ve ırktan ve her iki cinsiyetten insanları etkiler. Birçok farklı epilepsi türü bulunmaktadır. Bu farklı epilepsi türlerini tedavi edebilmek için uzun uğraşlar verilmiş ve nihayet günümüzde uygun etki mekanizmasına sahip ilaçlar ile nöbetlerin bastırılmasında büyük başarı sağlanmıştır. Epilepsi hastalarının % 70’lik kısmı tekli ilaç ile tedavi olabiliyorken, % 30’luk kısmının nöbetleri inatçı olabiliyor. Bu hastaların çoklu ilaç kullanması ya da epilepsi cerrahisine başvurması gerekebilmektedir. Bu nedenle epilepsi hastaları için alternatif tedaviler gerekmektedir. Fonksiyonel gıdalar ve biyoaktif besinler alternatif tedavinin bir parçası olarak kabul edilebilir. Ketojenik diyet, epilepsi hastalarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmesini sağlayan beslenme yöntemlerinden biridir. Ketojenik diyet dirençli epilepsileri için etkili non-farmakolojik bir tedavi yöntemidir.  Özellikle çocukluk dönemi epilepsilerinde oldukça faydalı bulunmuştur. Ketojenik diyet; yağdan zengin, karbonhidrattan fakir ve yeterli protein içeren bir beslenme şeklidir.  Bitkisel yağlar, katı yağlar, mayonez, avokado, kabuklu yemişler, tohumlar, zeytinler ve tam yağlı süt ürünleri gibi yağlı gıdalar diyetin önemli bir bölümünü oluşturur. Ekmek, patates, pirinç ve makarna gibi karbonhidrat bakımından zengin besinler ketojenik diyet için uygun değildir, ancak gevrek ekmek, makarna, waffle, kek ve tatlıların ketojenik çeşitleri için iyi tarifler vardır.  Ketojenik diyet, farmako-dirençli epilepsisi olan her yaştan hasta için bir tedavi seçeneğidir. Kabızlık, kusma, ishal, kilo kaybı, enerji azalması ve açlık, klasik veya modifiye ketojenik diyetin ilk üç ayında çocuklarda bildirilen en yaygın yan etkilerdir.  Kısa dönemde gastrointestinal ve uzun dönemde kardiyovasküler riskler açısından yakın takip gerektirmektedir. Yakın takip ve diyet ayarlamaları ile bu olumsuz etkiler kısa sürede ortadan kalkar veya azalır. Ketojenik diyetin uygulaması güç olduğunda hastalara alternatif diyetler önerilebilir. Alternatif ketojenik diyetlerden birisi olan düşük glisemik indeks tedavisi kan glukoz düzeylerini minimal ve stabil düzeyde tutmayı amaçlar ve bu şekilde epileptik nöbetler kontrol altına alınır. Bu diyette klasik ketojenik diyete oranla daha fazla karbonhidrat (enerjinin yaklaşık %10’u, günde 40-60 g/gün düşük glisemik indeksli karbonhidratlar) ve protein (enerjinin %25’i) alımına, dolayısı ile daha fazla besin tüketimine olanak sağlar. Yapılan bazı çalışmalarda omega 3, D vitamini, E vitamini, B6 vitamini, C vitamini ve privat gibi fonksiyonel gıdaların ve biyoaktif besinlerin epilepsi hastalarında nöbet sıklığını azalttığı tespit edilmiştir. Genel olarak biraz olumlu etkinlik bildirilmiştir.