İşte Bu Doktor İndir

Duyusal bütünleme, sinir sisteminin duyusal girdiyi hrekete nasıl entegre ettiğini açıklamaktadır. Duyu bütünleme terapisi; doğru, adaptif ve işlevsel cevapları açığa çıkarmak maksadıyla, bireye göre planlanıp uygulanan özel programlar ve duyusal olarak zenginleştirilmiş interaktif eğlenceli oyun ve farklı etkinliklerden oluşan bir tedavi şeklidir. Tedavi şekli beynin yapısal veya fizyolojik değişikliklere uğrama yeteneği olarak ifade edilen nöroplastisite temel alınarak uygulanır. Tedavide beyin sapı seviyesinde işlenen zenginleştirilmiş duyusal ortam ve fırsatların çocuklara uygun şekilde yapılandırılmış duyusal ve motor anlamda belirli zorluklar içeren etkinlikler düzenlenerek limbik sistem üzerinde çocuğun motivasyonunu uyarıp, çocuğu zorlayan (challenging) ve daha kompleks somatomotor adaptif yanıtlar meydana çıkaran sensory-motor aktiviteler kullanılır. Bu aktiviteler “görsel, işitsel, taktil (dokunsal), vestibuler, proprioseptif, tat, koku, interoseptif” duyuları uyaran, çocuğun ihtiyaçları doğrultusunda terapist tarafından düzenlenmektedir.

 Duyusal işlemleme yeteneğinde azalma olan bir bireyde uygun zaman ve mekanda uygun hareketin ortaya çıkmasında da zorluklar görülecektir. Uygun iletişim ve etkileşim sırasında duyusal uyaranın anlamlı ve amaçlı kullanılması ile duyusal işlemleme becerisi gelişecek ve böylece öğrenme ve uygun davranış meydana gelecektir. Duyusal işlemleme bozukluklarında zayıf modülasyon, zayıf praksis ya da hem zayıf modülasyon hem de zayıf praksis görülebilmektedir. 23 Duyu bütünleme teorisi, davranış ve öğrenmede merkezi sinir sistemi yaralanması veya anomalileri dışındaki motor koordinasyon bozuklukları ve zayıf duyusal modülasyon gibi hafif ve orta seviyedeki problemleri açıklamaktadır. Ayres, duyusal işlemleme bozukluğunun duyuların beyindeki işlemleme ilgili problemlerden kaynaklandığını belirtmektedir. Miller ve ark. tarafından duyusal işlemleme bozuklukları; duyusal modülasyon bozukluğu, duyusal kaynaklı motor bozukluklar ve duyusal ayırt etme bozukluğu olmak üzere üç alt gruba ayrılmaktadır. Duyusal modülasyon bozukluğu, duyusal uyarana verilen tepkiyi ayarlama zorluğu olarak tanımlanmaktadır. Duyusal modülasyon bozukluğunda kişi duyu uyaranının derecesine, tipine ve yoğunluğuna uygun davranışsal cevabı oluşturamaz. Gelişimsel olarak uygun duygu ve dikkat ile ilgili cevapları sağlamakta ve sürdürmekte zorluklar görülür. Bu bozukluk duyusal uyarana aşırı cevap (hipersensitif), duyusal uyarana azalmış ya da yetersiz cevap (hiposensitif) ve duyu arayışı olmak üzere üç alt gruba ayrılır. Hipersensitif kişiler, duyusal uyarana daha hızlı, yoğun ve uzun süreli tepki verirler. Hipersensitivite tek bir duyu sisteminde ya da birden fazla duyu sisteminde olabilmektedir. Hiposensitif kişiler, çevrelerindeki duyusal uyaranlara ilgisiz ya da fark etmiyor gibi görünürler ve yanıt oluşturmazlar. Duyu arayışı olan bireyler ise alışılmışın dışında duyu miktarını ya da tipini alabilmek için çabalarlar. Vücutlarına pek çok duyusal uyaran alabilmek için aynı anda birden çok aktiviteye katılırlar. Duyusal kaynaklı motor bozukluklara sahip kişilerde postür veya istemli hareketlerde problemler (dispraksi) görülebilir. Birey vücudunu hareket esnasında stabilize etmekte zorlanabilir veya dinlenme sırasında çevresel gereklilikleri yerine getirme ile ilgili problemler yaşayabilir. Bu sebepten, bu kişiler daha sedanter olma eğilimindedirler. Dispraksi eylemleri düşünme, planlama, sıralama veya yerine getirme becerisindeki bozukluktur. Kişiler kaba, ince veya oral-motor becerilerde zayıf koordinasyona sahip veya beceriksiz görünür. Dispraksi duyusal uyarana aşırı cevap ya da duyusal uyarana yetersiz cevap oluşturan kişilerde görülebilir; fakat genel olarak duyusal uyarana yetersiz cevap veya taktil, propriyoseptif, vestibüler alanlarda duyu ayırt etme bozukluğu yaşayan bireylerde görülür. Duyusal ayırt etme bozukluklarına sahip bireyler duyusal uyaranın özelliklerini yorumlamada ve uyaranlar arasındaki benzerlikler ve farklılıkları algılamakta zorluk yaşar. Uyaranın varlığını fark eder ve uyarana verilecek cevabı düzenleyebilir. Ancak eksiksiz bir şekilde uyaranın ne ve nerede olduğunu söyleyemez. Duyu ayırt etme bozukluğu olan bireyler her bir duyu için farklı kapasitelere sahip olabilir.

DUYUSAL İŞLEMLEME BOZUKLUKLARININ KATILIMA ETKİSİ

 Duyusal işlemleme bozuklukları günlük yaşam aktivitelerine katılımı etkilemektedir. Aktivite alanlarına göre duyusal işlemleme bozukluklarının etkisi aşağıda belirtilmiştir.

 OYUN, SERBEST ZAMAN VE SOSYAL KATILIM AKTİVİTELERİ

 Duyusal işlemleme becerileri çocuğun oyun davranışını ve sosyal katılımını etkilemektedir. Duyusal işlemleme bozukluğu olan çocukların oyun becerilerinde ve sosyal katılımlarında kalite ve sayı olarak azalma olduğu belirtilmektedir. Duyusal işlemleme ve sosyal yeterlilik arasında ilişki bulunmaktadır. Gelişimsel koordinasyon bozukluğu olan çocuklarda duyusal işlemleme becerileri ile sosyal problemler arasında ilişki bulunmaktadır. Ayrıca; gelişimsel koordinasyon bozukluğu olan çocuklar1n oyun sırasında fazla zaman harcadıkları ve oyun içerisinde sosyal iletişim açısından oyun izleme aşamasında oldukları belirtilmektedir. Otizm spektrum bozukluğu olan çocuklarda duyusal işlemleme bozuklukları nedeniyle oyun becerilerinde gerilik olduğu ve adaptif olmayan oyun davranışlarını sergiledikleri belirtilmektedir. Ayrıca otizm spektrum bozukluğu olan çocukların duyusal işlemleme bozukluğu nedeniyle sembolik oyun oynamada yetersiz oldukları vurgulanmaktadır. Gelişimsel motor koordinasyon ile azalmış fiziksel aktivite arasında ilişki tespit etmiştir.

TEMEL VE YARDIMCI GÜNLÜK YAŞAM AKTİVİTELERİ

Duyusal işlemleme bozukluğu olan çocuklarda beslenme, kendine bakım ve hijyen aktivitelerinde zorluklar yaşandığı belirtilmektedir. Ayrıca; duyusal işlemleme becerilerinden kaynaklı görülen motor beceriler de aktivitelere katılımı engellemektedir. Dokunsal hassasiyetten kaynaklı giyinme aktivitesinde, tat hassasiyetinden kaynaklı ise yemek yeme aktivitesinde zorluklar yaşanmaktadır. Ayrıca ebeveynler diş fırçalama, yüz ve saç yıkama, saç kesme ve yemek seçiciliğini en sık karşılaştıkları problem olarak belirtmektedir.

UYKU VE DİNLENME AKTİVİTELERİ

Duyusal işlemleme, uyku ve davranış arasında ilişki olduğu belirtilmektedir. Özellikle duyusal hipersensivite ile uyku kalitesinde azalma arasındaki ilişkiye vurgu yapılmaktadır. Bu nedenle duyu bütünleme müdahalesinin uyku üzerine etkisini araştıran çalışmalara ihtiyaç olduğu vurgulanmaktadır.

EĞİTİM VE İŞ AKTİVİTELERİ

Duyusal işlemleme bozukluğu olan çocuklarda akademik başarısızlık, dikkatsizlik ve öğrenme zorlukları görülebileceği belirtilmektedir. Praksi ve motor koordinasyonun hesaplama becerileri ile ilişkili olduğu belirtilmektedir.

 Bozulduğunda el çırpma davranışı gibi bozukluklara yol açabilir. Ayres, bu sistemlerin bozukluğunu açıklarken dokunsal, hareket ve görsel uyaranların aşırı ya da az tepki şeklinde oluşmasının yerçekimsel güvensizlik, dokunsal savunmadan kaynaklı olduğunu söylemektedir. Ayrıca Ayres beyindeki bir alan olan amigdalanın duyusal kayıtta çok önemli yer kapladığını savunmuş ve son çalışmalarda bu görüşü destekler nitelikte olmuştur.