İlişkilerde her iki tarafta kendinden farklı bir kimlik oluşturur. Kendiyle uzak olmayan ama ilişkiye ait bu kimlik, önce sizi mutlu etmelidir. Sorulması gereken en önemli soru: ilişkide oluşturduğum kimlikten memnun muyum?Dönüştüğüm kişiyi sevebildim mi ? Cevabınız negatifse o zaman üzerine çalışması gerekir. Şemalarımız, hayat şeklimiz, yaşadıklarımız, travmalarımız bugün bizi ilişkide istemediğimiz biri yapıyor olabilir. Geçmişi değiştiremeyiz ancak geleceği daha iyi yapabilmek için bugün farkındalık ve iç görü yaratabiliriz. “Biz” olmak kolay bir kavram değildir. Sizden eksilerek oluşturabileceğiniz bir kavram, hiç değildir. En çok ben olduğunuz anlarda yaklaşırsınız biz olmaya. Birlikte olduğunuz kişi hep idealize ettiğimiz kişi olsun isteriz. İlk başlarda;adına aşk diyelim, pozitif yanlılığın en fazla olduğu zaman dilimidir. İdeal gibi gözüken partner bu zaman dilimi sona erdiğinde birden yerini hayal kırıklığına bırakır. İlişkilerde baştaki beklentiyi devam ettirirsek hayal kırıklığına uğrama ihtimalimiz çok yüksektir. Beklentiler; sizinle ve ilişkiyle beraber değişir ve dönüşür. Duygular ve düşüncelerde öyle. 19 yaşında ilişkiden beklentiniz ve 50 yaşındaki beklentiniz birbirinden farklı olacaktır. İlişki emektir, emek yatırım. Emek ve yatırım arttıkça vazgeçmek zorlaşır. Vazgeçemedikçe, kendinen uzaklaşmalar başlayabilir. Emeğe ihanet etmemek adına, kendine yüklenebilir bazen insan. İlişkiler bir dans gibidir müzik bitince bırakılması gerekebilir. İlişkiler, tek kişinin fedakarlıkları ve emeği için çok büyüktür. Bu yüzden her iki partnerinde aktif olması gerekmektedir. Ancak partnerlerden biri daha farkında olarak terapiye başlayabilir. Çift terapisinin etkin olabilmesi için iki partnerinde bireysel olarak farkındalık kazanması gerekmektedir. Bu yüzden her çift terapisi içinde bireysel terapilerde barındırmalıdır.