Dürüstlük insan ahlakının temelidir.
Yalan söylememek, kimseyi aldatmamak, kendi çıkarı için başkalarını kandırmamak, olduğundan başka türlü görünmemek dürüst olmak için yeterli midir ?
Çağımızda bunlar kalmadı elbette, ama dürüstlük bunlardan çok daha fazla, bunlardan çok daha başka bir şeydir.
Dürüst olmak, gerçekleri kabul etmektir.
Dürüst olmak her şey ve herkes için aynı ilkeleri geçerli kılmaktır.
Dürüst olmak, her zaman ve her koşulda doğru bildiğinin yanında olmaktır. Bunlardan ötürü de dürüst olmak çok zor bir şeydir.
Dürüst olmak en başta cesur olmayı gerektirir.
Cesur olmadan dürüst olamazsın.
Yalnız kalmayı göze alamazsan dürüst olamazsın.
Dürüst olmak bedeli, çok ağır bir erdemdir.
Zaten bütün bunlardan ötürü de çok değerlidir.
Söze bakarsan herkes dürüst olduğunu söyler.
Rahatça ve kolayca.
Ama biraz onların yakınında durur, nereden çıkar sağlayacağına bakarsan görürsün ki gerçekte dürüst değildirler.
Her çıkar, ekonomik çıkar değildir.
Duygusal çıkarlar vardır, kendi üstünlüğünü kabul ettirmeye dayalı çıkarlar vardır.
İnsan önce kendine karşı dürüst olmaktan vazgeçer.
Sonrada buna uygun kılıf hazırlar.
“koşullar” der, “böyle yapmak gerekiyordu” der, “sen işin iç yüzünü biliyordun” der, daha sıkışırsa karşısındakini suçlar, tehdit eder, saldırır.
Ama ne yaparsa yapsın dürüst değildir.
Gerçekleri kabul etmeye yanaşmaz.