Günümüzde dünyada milyonlarca insan sürekli açlık ve yetersiz beslenmenin getirdiği ölüm ve hastalıklarla
savaşırken, diğerleri aşırı ve yanlış beslenmenin yol açtığı bozukluklar nedeniyle erken yaşta çalışamaz, üretemez
duruma gelmekte, topluma, aileye ve çevreye maddi-manevi yük olmakta ya da hayatlarını erken yaşta
yitirmektedirler. Yanlış ve bilinçsiz beslenme, insanın, ailenin, toplumun, giderek ülkenin sorunları açısından ilk
sıralardaki yerini almaktadır.
Son zamanlarda ehil olmayan kişilerin yaptığı, altyapıdan ve yeterli bilimsel çalışmalardan yoksun bir takım
açıklama ve öneriler bu konuda zaten kafası oldukça karışık olan toplumun beslenme bilgi düzeyini daha da
dramatik hale getirmektedir.Bu durumun özellikle, toplumda yetersiz ve dengesiz beslenme sorunlarından en çok
etkilenen gebelerle büyüme çağındaki çocuklar, gençler açısından geri dönüşü son derece zahmetli olan ya da geri
dönüşü olmayan sağlık sorunlarına yol açacağı kuvvetle muhtemeldir.Dolayısıyla yanlış ve dengesiz beslenme
sorunlarının önlenmesindeki temel araçlardan biri olan, doğru zamanda doğru yer ya da kişilerden, doğru bilgi ile
donanmak, önce bireyin kendisinin, akabinde ailenin ve toplumun beslenme şeklinin düzeltilmesindeki ilk adım
olabilir. Zira bireyin, ailenin ve toplumun birinci amacı sağlıklı – üretken- mutlu olmaktır.Bunun simgesi de şüphesiz
aklen, ruhen, bedenen ve sosyal yönden iyi gelişmiş, iyi işler bir vücut yapısıve bu yapının da yaşam boyu
korunmasıdır.Tabii ki bu işlerliği sağlayan tek unsur beslenme değildir, kalıtım, iklim, çevre koşullarının etkisi
yadsınmamakla birlikte, doğru ve sağlıklı beslenmenin tüm bu faktörlere tek başına etkisi olduğu pek çok
araştırmada gösterilmektedir.
Günümüzde ölüm nedenlerinin başında gelen kanser, kalp-damar hastalıkları gibi hastalıklar dışında zeka geriliği,
raşitizm, basit guatr, anemiler, pek çok enfeksiyon hastalıkları, düşükler, infertilite ( kısırlık), büyüme-gelişme geriliği
, cilt, saç, göz, kemik- kas yapısında , diş çürükleri,(Kalsiyum ve D Vitamini Yetersizliği- Kemik Erimesi ),şişmanlık-
zayıflık ,depresyon,yorgunluk,halsizlık, sinirlilik,tahammülsüzlük, hormonal sıkıntılar gibi DİYABET te yanlış ve
dengesiz beslenme nedeniyle karşılaşılan zamanında önlem alınmaz ise yaşam kalitesini son derece ciddi biçimde
tehdit edebicek bir sağlık sorunudur.
DİYABET NEDİR?
Diyabet pankreastan salgılanan insülin hormonunun yetersizliği veya yokluğu sonucu kandaki şeker miktarının
artmasıdır. O nedenle halk arasında bu hastalığa şeker hastalığı denmektedir.
Türkiye Diyabet Epidemiyoloji Çalışması (TURDEP ) sonuçlarına göre ülkemizde diyabet sıklığı % 13.7, bozulmuş
glikoztoleransı sıklığı % 6.7 olarak belirlenmiştir. Bu oran 2000 yılının başlarında ise % 7 civarında idi.
Yediğimiz karbonhidratlı besinler vücudun yakıtı olan şekerin en küçük formu glikoza parçalanırlar ve emilip, kana
geçerler.Bu glikoz pankreastan salgılanan insülin hormonu yardımıyla hücrelere taşınır. Diyabetik olan kişilerde
insülin eksik yada etkisizdir. Bu nedenle glikoz, hücre içine girip gerekli yerlerde kullanılamaz ve kanda şeker
miktarı yükselir. Ayrıca vücudumuz yaşamsal faaliyetleri sürdürebilmesi için gerekli yakıtı başka yollardan bulma
yoluna gider.Bunun sonucunda da organizmamızda bir takım değişiklikler olur Sık idrara çıkma, susama, terleme,
bitkinlik, bulanık görme, dikkat dağınıklığı, sinirlilik, çarpıntı, açlık hissi, deride kaşıntı gibi belirtiler görülmektedir..
Diyabetli, bu şikayetlerden bir veya bir kaçıyla doktora başvurur ya da genel bir kontrol yaptırdığında ortaya çıkar.
Hastalıkla baş etmek için öncelikle hastalığı iyi tanımak gerekir. Diyabette diyet tedavisinin amaçlarına gelince,
1-İnsüline olan ihtiyacı azaltarak kan şekeri düzeyini normale yakın düzeyde tutmak.
2-Hipoglisemi (kan şekeri düzeyindeki düşüş)ve hiper glisemiyi (kan şekeri düzeyindeki artış) önlemek.
3-İdeal vücut ağırlığını sağlamak ( şişman kişilerde aşırı kiloya bağlı olarak insülinin etkisi azalmakta ve bu olay kilo
artışı ile daha belirgin hale gelmektedir) temel amaçlardan sayılabilir.
Yeterli ve dengeli beslenme programıyla ideal ağırlığa ulaşıldığında insülin yeterli hale gelecek ve kan şekerinin
normal düzeyde kalmasına yardımcı olacaktır.
DİYABET TEDAVİSİ SAĞLIKLI BESLENME PLANIOLMADAN DÜŞÜNÜLEMEZ !!!
Diyabet,parmak ucundan beyine kadar tüm vücudu etkileyen sistemik bir hastalıktır. Bu nedenle de diyabete bağlı
olarak gözlerde, böbreklerde, damarlarımızda, ayaklarımızda vb. birçok yerimizde hastalıklar oluşabilmektedir.
Kontrol altına alınamayan diyabet, körlüğe, yüksek tansiyon yada yüksek kolesterol hastalığına neden olabildiği
gibi, dolaşım bozukluğunda ayaklarda yara oluşmasına da neden olabilir. Bu nedenle sağlıklı beslenme alışkanlığı
yaşam süresi ve kalitesini arttıracaktır.Burada üzerinde durulması gereken en önemli nokta, diyabetliler için
standart bir diyetin olmadığıdır. Diyet, mutlaka kişiye özel olarak uzman bir diyetisyen tarafından hazırlanmalı ve
denetlenmelidir. Diyabet çoğu zaman yalnızca diyetle bile kontrol altına alınabilir. Burada diyetten kasıt bireyin
ihtiyaçları belirlenerek planlanmış sağlıklı bir beslenme şekli olmalıdır. Diyet hiçbir zaman açlık anlamına
gelmemeli, birey ihtiyaçları oranında hemen hemen tüm gıdalardan nasıl faydalanabileceği konusunda
aydınlatılmalı, diyabetli birey tanrının mutfağındaki tüm besinlerden fayda görecek şekilde tüketmelidir. Tüm sağlık
sorunlarında olduğu gibi diyabette de besinleri doğru şekilde kullanmakla, besinlerin mucizevi gücünden
faydalanarak karşılaşılabilecek geri dönüşsüz durumları bertaraf etmek mümkün olacaktır.
DİYET TEDAVİSİ NASIL OLMALIDIR? ??
1.Yemeklerin miktarı ve cinsinden daha da önemli olan tüketildiği zamandır.Özellikle üç ana üç ara öğün düzeninde
beslenen diyabetlinin yiyecek miktarlarını da doğru alması ani bir şekilde şeker düşmesi( hipoglisemi) ve şeker
yükselmesini (hiperglisemi) önler. Bu nedenle de uzun aralıklarla düzensiz veya fazla yemek yemek, uzun süre aç
kalmak, biliçsiz bir şekilde oruç tutmak oldukça tehlikeli sonuçlar yaratabileceğinden mutlak bir uzman eşliğinde bu
dönem tamamlanmalıdır..
2.Şeker, bal, pekmez, reçel, çikolata, şekerleme, meşrubat, kola, hazır meyvesuları gibi basit karbonhidratlar kan
şekerini hızlı yükselttiği için İYİ BİRKAN ŞEKERİ KONTROLU SAĞLANANA KADAR bu gıdalardan kaçınılmalıdır..
POSA ( DİYETTE POSALI BESİNLER BOL BULUNMALI !!! )
Kan şekerinin yavaş yükselmesini sağlamasından dolayı günlük beslenmede yeterli miktarda yerini almalıdır.Ayrıca
posa barsak hareketliliğini arttırıcı olduğundan kabızlığı önleyicidir. Tokluk hissi verir ve böylece kilo kontrolünü
sağlar. Kan yağlarımızın yükselmesini engelleyici ve kanser yapıcı maddelerin atılmasına yardımcıdır.
Diyette POSA Nasıl Daha Fazla Tüketilebilir ???
Beyaz ekmek yerine tam buğday, tam tahıllı, kepekli gibi posalı ekmekler,pirinç yerine bulgur,makarna,meyve suyu
yerine taze meyve, bol salata ve sebze ile bol posalı kuru baklagiller tüketilmeli
Diyabetlinin günlük protein ihtiyacı değişmez. Besinlerle alınan fazla yağ ve kolesterol şişmanlığa ve kalp-damar
hastalığına neden olabileceğinden aşırı protein içeren besinler sınırlanmalıdır.
Kalsiyum ihtiyacı unutulmamalı bunun için gerekli süt ve türevleri tüketiminde az yağlıya da yağsız ürünle tercih
edilmelidir. Kefir sofralardan çıkarılmamalıdır. Şişmanlık riski düşünülerek, etli, tavuklu yemeklere pişirme
aşamasında ayrıca yağ eklenmemeli, besinler kendi yağıyla pişirilmelidir.Sakatlar, salam, sosis, sucuk gibi yağlı
besinlerden mümkün olduğunca uzak durmalı, yemekleri pişirirken kızartma yerine ızgara veya fırında pişirme ya
da buğulama tercih edilmelidir.
Beslenmenin bebek anne rahmine düştüğü anda başlayıp son nefese kadar devam eden bir süreçte yer alması
nedeniyle yaşamın her döneminde bu konudaki farkındalığımızı uyarmak gerektiği unutulmamalıdır.Sağlıklı
beslenme ile ilgili doğru adımlar atmak için, hiçbir ‘’zaman ‘’ın ‘’geç ‘’sayılmaması gerektiği, yapılacak her hatanın
kendi sağlığımızı dolayısıyla önümüzdeki nesilleri etkileyeceği akıldan çıkarılmamalıdır