DİYABET ve KANSER
Diyabet ile kanser arasındaki ilişki, uzun zamandan beri bilinmektedir. Çalışmalar da diyabetik hastalarda kanser oranının, diyabetik olmayanlara göre daha yüksek olduğunu gösteriyor.
Diyabetus Mellitus yani şeker hastalığı, yüzyılımızda sıklığı en hızlı artan hastalıkların başında gelmektedir. Dünyada 300 milyon kişide, ülkemizde de son yapılan çalışmalara göre 10 milyonun üzerinde diyabet hastası olduğu biliniyor. Bu sayının önümüzdeki 25 yıl içerisinde 500 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor.
Diyabetin tek bir formu olmaması ve birçok metabolik parametrelerdeki anormalliklerle seyreden heterojen bir hastalık olması, kanser ile olan ilişkisinin nedenleri konusunda değişik yorumlar yapılmasına yol açmaktadır. Bunun yanında, diyabetik hastaların kullandıkları ilaçlar, diyet ve metabolik kontrol seviyeleri de kanser ile olan ilişkide belirleyici etkenler olarak rol oynayabilmektedir.
Kanser ile diyabetin birlikteliğini irdeleyen araştırmaların sonucu; organ ve kan ile ilgili değişik kanser türlerinin görülme riskinin, diyabetik hastalarda daha yüksek olduğunu gösteriyor. Karaciğer, pankreas ve rahim kanserlerinde risk artışının diyabet hastalarında yaklaşık 2 kat fazla olduğunu, prostat kanserinde ise riskin göreceli olarak diyabetik hastalarda daha az görüldüğü bildirilmiştir. Yapılan bu meta-analizlerde kontrol grubundaki bireyler arasında da diyabet tanısı konulmamış olabileceği düşünülürse, riskin daha yüksek olduğu tahmin edilebilir.
Diyabet hastalarında neden kanser daha fazla görülüyor veya risk neden artıyor? Bu sorunun birkaç yanıtı olabilir. Birincisi; genel şeker metabolizmasındaki değişiklikler (kan şekerinin kronik olarak yüksek seyretmesi ve kan insülin düzeyindeki yükseklik) tüm dokularda kanser oluşumunu tetikleyebilmekte ve ilerlemesine katkıda bulunabilmektedir. İkincisi; belli bir doku veya organa özgü olarak şeker metabolizmasındaki değişiklikler kansere yatkınlığa neden olmaktadır. Eğer hastada daha önce bilinen bir kanser veya aile öyküsü var ise bu beraberinde risk artışını getirmektedir.
Diyabet hastalarında en yüksek kanser riski karaciğer kanseridir. Hastalarda karaciğer yağlanması sık görüldüğünden karaciğer kanserine eğilim artmaktadır. Alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması diyabet hastalarında sık görülmektedir. Karaciğer yağlanması, ilerlemesi durumunda önce hepatit, ardından da sirozla sonuçlanır. Siroz zemininde karaciğer kanseri görülme ihtimali yüksektir.
İNSÜLİN TEDAVİSİ İLE KANSER ARASINDA BİR İLİŞKİ VAR MI?
Diyabetik hastalarda diğer bir sık görülen kanser çeşiti ise pankreas kanseridir. Uzun zamandan beri diyabetik hastalarda pankreas kanseri ilişkisi araştırma konusu olmuştur. Bu hastalarda aynı karaciğer kanseri gibi yaklaşık 2 kat kadar risk artışı tespit edilmiştir. Prostat kanserinde ise durum tam tersi yöndedir. Diyabetik olan hastalarda prostat kanseri görülme riski normale göre daha az saptanmıştır. Bunun birkaç açıklaması olabilmektedir. Prostat kanseri gelişimi genelde erkeklik hormonu denilen testosteron hormonuna bağımlıdır. Diyabet hastalarında göreceli olarak erkeklik hormonunda düşüklük olması, bu kansere yakalanma riskini azaltmaktadır. Keza diyabetik hastaların kullandıkları ilaçlar da buna katkıda bulunmaktadır. Şeker hastalığı tedavisinde kullanılan bazı ilaçların kanser gelişim riskini azalttığı gösterilmiştir. Metformin denilen ve ilk tercih olarak tedavi seçeneğinde bulunan ilaç, hücre büyümesini yavaşlattığı için kansere dönüşümü engellemektedir.
KANSER TARAMALARI DAHA ÖZENLİ YAPILMALI
Bunun yanında yapılan meta-analizlerde sık olarak kullanılan uzun etkili bir insülinin kullanmayan hastalara göre daha fazla kanser olgusunun saptanması, şeker hastalığı tedavisinde insülin kullanımı ile ilgili soru işaretlerine neden olmuştur. Daha fazla ve geniş kapsamlı çalışmalara ihtiyaç duyulmakta ve kanser hikâyesi olan hastalarda bu insülinin kullanılmaması gerekmektedir. Sonuç olarak, şeker hastalarında kanser sıklığı normale göre artmıştır. Özellikle ileri yaşlarda ortaya çıkan yeni diyabet durumunda, ilk 5 yıl içerisinde rutin kanser taramalarının daha özenle yapılması, kan şekerinin regüle edilemediği, hızlı kilo kaybı gibi durumlarda diyabet-kanser ilişkisini akla getirmek gerekmektedir.