Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, kısa adıyla DEHB, son yıllarda sıklığı gittikçe artmakta olan çocukluk çağı psikolojik bozukluklarından biridir. DEHB, çocukların derslerinde başarısız olmalarına, evde ve okulda problemler yaşamalarına ve sosyal ilişkilerinde zorluk çekmelerine neden olabilir. Uygun tedavi alınamadığında ise çocukluktan başlayarak yetişkinlik dönemine kadar kişinin hayatında pek çok psikolojik ve sosyal problemlere yol açabilmektedir. Bu nedenle DEHB, yalnızca çocukları değil aynı zamanda yetişkinleri de etkileyebilir. Bu bozukluğun ortaya çıkması ve teşhis edilmesi oldukça karmaşık bir süreçtir. DEHB semptomları farklı bozukluklarla da ilişkilendirildiği için DEHB’li birçok çocuk yanlış teşhis almaktadır. DEHB sık görülen bir bozukluk olmasının yanı sıra, tedavi edildiğinde belirgin iyileşme elde edilebilir. Bu nedenle bu kişilerin doğru teşhis alarak erken yaşta tedavilerine başlanılması çok önemlidir. Bu yazıda, DEHB'nin ne olduğuna, çocukluk çağındaki belirtilerine ve teşhisine değineceğim.
Dikkat aslında hepimizin anlamını bildiği ancak önemi üzerine yoğunlaşmadı bir konudur. Dikkat odaklanma ve konsantre olma becerisidir. Dikkat, insanlar için hayatidir çünkü çevremizdeki dünyayı anlamlandırmamıza, öğrenmemize ve gelişmemize yardımcı olur. Dikkat sayesinde bir görevi tamamlamak, bir konuyu derinlemesine öğrenmek ve hatırlamak mümkün olur. İnsanlar, günlük yaşamlarında birçok aktivite ile karşı karşıya kalmaktadır; iş, okul, sosyal etkileşimler gibi. Bu aktivitelerin tamamı, dikkatimizi gerektirir. Eğer dikkatimizi vermezsek, işlerimizi tamamlamakta zorlanabilir, hatalar yapabilir ve normalden düşük bir performans sergileyebiliriz. Bu nedenle dikkat, iş hayatında, öğrenme sürecinde ve sosyal ilişkilerde başarının anahtarıdır.
Böylesine önemli bir özelliğin eksikliği, psikolojik problemlere ve davranış sorunlarına neden olabilir. Dikkat ve psikoloji arasındaki bu ilişki, bireylerin yaşam kalitelerinin artması, psikolojik sağlığı ve iyi oluşu için önemlidir. Dikkat eksikliği problemleri olan bireylerin özellikle eğitim ve meslek hayatında zorluklar yaşadığı gözlemlenir. Birçok kişi bu bozukluğa sahip olduklarını bilmedikleri için akademik hayatlarında veya iş hayatlarında başarısız olarak damgalanmıştır. Buna bağlı olarak hayatlarında anksiyete bozukluğu, depresyon ve stres bozuklukları gibi psikolojik durumlarla başa çıkma durumunda bırakılmıştır. Bu nedenle çocukluk çağında fark edilen DEHB çocukların hem akademik hayatlarındaki başarıları hem de psikolojik sağlıkları için çok önemlidir.
Peki DEHB nedir? Dikkat eksikliği, kişinin dikkatini sürdürme, organize etme ve yönlendirme yeteneğini etkileyen bir durumdur. Hiperaktivite, kişinin aşırı hareketlilik, düşünmeden davranma, bekleyememe, dürtüsellik ve kuralsızlık gibi davranışlar sergilemesiyle açıklanabilir. Nedeni tam olarak bilinmemekle beraber, genetik, çevresel ve nörolojik faktörlerin birleşimi olarak düşünülmektedir. Bu bozukluk bazı durumlarda isminden ötürü ebeveynler tarafından yanlış anlaşılabilmektedir. Dikkat eksikliği bozukluğu olan her çocuk hiperaktif olmak zorunda değildir. Dikkat eksikliği, hiperaktivite belirtileri olmadan da ortaya çıkabilir. Hiperaktivite, DEHB'li bazı kişilerde görülen bir semptom olmakla birlikte, dikkat eksikliği ile birlikte olmayabilir. Unutulmamalıdır ki bu bozukluğun her bir semptomu farklı kişilerde farklı şiddetlerde ortaya çıkabilir. Bazı insanlar sadece dikkat eksikliği belirtileri gösterirken, bazıları sadece hiperaktivite belirtileri sergiler. Bu nedenle, bir kişinin teşhisi konulabilmesi için iki semptom grubunun ayrı ayrı değerlendirilip birlikte yorumlanması gerekmektedir.
Peki çocuğunuzun DEHB’ye sahip olup olmadığını nasıl anlayabilirsiniz? Bilindiği üzere çocuklar bitmek bilmeyen bir enerjiye sahiptir ve sürekli bir hareket, oyun halindedir. Bu nedenle DEBH genellikle çocuğun eğitim hayatına başlaması ile iyice fark edilmeye başlar. Özellikle 3. ve 4. sınıfa giden çocuklarda derslerinin zorlaşmasıyla daha fazla odaklanma gerektiren görevlerin sayısı ve ağırlığı arttıkça ebeveynler tarafından bu durum daha çok fark edilmeye başlar. Okulda öğretmenleri ve arkadaşları tarafından iletilen şikâyet sayısında belirgin bir artış olur, eğitim ve sosyal hayatında bozulmalar meydana gelebilir. Bu bozulmaları 4 alt alanda inceleyebiliriz: dikkat eksikliği, hiperaktivite, dürtüsellik, zorluklarla başa çıkma becerisi.
İlk olarak dikkat eksikliği, çocuğun okulda veya evde işleri bitirmekte zorlanması örneğin ödevlerini veya ebeveyn tarafından verilen bir görevi sürekli yarım bırakması, derslerine odaklanmada güçlük çekmesi, ders çalışmak ve ödevlerini yapmak istememesi, okula gitmek istememesi, eşyaları sıkça unutması veya kaybetmesi gibi belirtilerle kendini gösterir. İkinci olarak hiperaktivite, çocuğun hareketlilik düzeyinin normalden daha yüksek olması, bir yerde uzun süre oturamaması, sık sık oturduğu yerden kalkması, durmayı veya sakinleşmeyi zor bulması, fiziksel olarak rahatsız edici davranışlar sergilemesi, sınıf ortamında dikkat dağıtıcı olması, öğretmenlerinin talimatlarını takip etmekte zorlanması gibi belirtilerle kendini gösterir. Üçüncü olarak dürtüsellik, çocuğun düşünmeden hareket etmesi, beklemekte zorlanması, sabırsızlık ve konsantrasyon güçlüğü gibi belirtilerle kendini gösterir. Son olarak zorluklarla başa çıkma, DEHB olan çocuklar günlük hayatta karşılaştıkları zorluklarla başa çıkmakta zorlanırlar. Arkadaşlarıyla ilişkilerinde sorun yaşayabilir, sosyal uyumsuzluk gösterebilir ve disiplin sorunları yaşayabilirler. Unutulmamalıdır ki bu belirtiler tek başına DEHB teşhisi koymak için yeterli değildir ve semptomların şiddeti kişiden kişiye değişebilmektedir. Ancak, çocukta bir veya daha fazla belirti gözlemlendiğinde, bir uzmana başvurulması ve çocuğunuzda DEHB olup olmadığını belirlemek için bu alanda kullanılan testlerin yapılması önerilir.
Özetlemek gerekirse DEHB olan çocuklar, kendilerini kontrol etme, problem çözme, öz düzenleme ve sosyal beceriler gibi alanlarda zorluklar yaşamaktadırlar. Bu etkiler, çocukların arkadaşlık kurma, düzenli bir yaşam tarzı sürdürme ve toplumda işlevsel bir birey olarak yer almalarını zorlaştırabilir. Ancak, DEHB’li çocuklar, bu alanda çalışan psikolog ve psikiyatristlerin çocuğa özel hazırlayacağı uygun tedavi ve destekle, bu zorlukların üstesinden gelebilirler. Bu çocuklara karşı anlayışlı ve sabırlı olunmalı uygun tedaviyi alabilmeleri için özen gösterilmelidir. Özellikle öğretmenlerinin ve ebeveynlerinin onlara sağlayacağı anlayış ve sevgi dolu güvenli ortamda bu alanda çalışan uzmanlarında desteği ile DEHB olan çocuklar, bu durum ile başa çıkabilmeyi öğrenebilir ve işlevselliklerini arttırarak bu zorlukları aşabilirler.
Psikolog Elçin Karataş
Çocuk, Ergen ve Aile