Türkiye nüfusu ele alındığında Avrupa’nın beşinci, Ortadoğu’nun ise birinci ülkesidir. Nüfus yoğunluğu açısından Dünya sıralamasında ilk 20 ülke arasında bulunmaktadır. Çocuklarımızın nüfusa genel oranı ise %41,78’dir. Türkiye’de çocuk nüfusunun yüksek olması devlet ve toplum için ne denli önemli bir toplumsal olgu olduğunun bir göstergesidir.
Dünya Sağlık Örgütü anayasasında sağlık şöyle tanımlanmıştır: “Sağlık sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik halidir.” Bu tanımda bedence ve ruhça iyilik hali sağlığın bilinen yönüdür. “Sosyal yönden tam iyilik hali” yeni ve açıklanması gereken bir kavramdır. Bu kavramı açıklayabilmek için sağlığın sadece kişisel bir olgu olmadığını, toplumsal yönünün de bulunduğunu belirtmek gerekir. Kişinin sosyal yönden tam iyilik halinde olmasının ön koşulu sosyal yaşantısının sağlıklı olmasıdır. Toplum sağlığı ise ancak çocuk ve ergenlerin gelişimine ve eğitimine önem vermek ve kaynak ayırmakla mümkündür.
Daha ana rahmine düşmeden yazılmaya başlayan insanoğlunun hikayesi; onu hayata getirenlerin kalıtsal aktarımı, çevresel etmenler (Yoksulluk, ekonomik geleceğin zayıf olması, riskli davranışların o çevre içinde yaygın olması, kabul görme, yüksek riskli arkadaşların varlığı ), göç, düşünceler, duygular ve bu duyguların yarattığı davranış örüntülerini çocuğa yansıtılması ile şekil bulur. Yaşanılanların aynı olması farklı bedenlerde çok farklı etkiler yaratması insanın biricik olduğunun en güzel örneklerinden biridir. Sağlıklı bir ortamda yetişemeyen çocuk sağlıklı bir toplumun inşasını kurmakta güçlük çekecektir. En masum ve bakıma muhtaç yıllarında ona bakım verenlerin sevgisiz, eğitimsiz ve kuraldışı davranışları çocuğa zarar vermekte, çocuğun geleceğe korkulu, endişeli, panik halinde, kuşkulu, takıntılı belki de paranoya derecesinde bakmasına daha sonrasında ise çocuğun büyümesi ile kendine bile yetemeyecek duruma gelmesine, böylelikle hem kendine hem de içinde bulunduğu topluma adapte ve koordine olamamasına neden olacaktır.
Dezavantajlı ve Risk Altındaki Çocukları şu şekilde gruplandırabiliriz
1.Sokak Çocukları
2.Suça İtilen Çocuklar
3.Çalışan Çocuklar
4.İstismara Maruz Kalan Çocuklar
5.Göç etmiş, mülteci çocuklar
6.Tüm bunların yanı sıra Davranış Bozukluğu, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Sendromu, Karşı olma – karşıt gelme davranışı gibi ruhsal ve davranışsal bozukluğu olan çocuklarda bu gruba dahil edilmektedir.
Bu gruplar göz önüne alındığında ilk dikkati çeken olgu grupların birbirinden bağımsız olmadığıdır. Tüm gruplar birbirleri ile bağlantılı ya da tetikleyici unsur olarak karşımıza çıkar. Örneğin sokak çocuklarının önemli bir kısmının suça itilen çocuklar grubuna da girdiği görülmektedir. Sokakta tek başına yaşamaları mümkün olmayan bu çocukların, çetelerde yer alarak suç işleme olasılıkları artmaktadır.
Dezavantajlı ve Risk Altındaki Çocuklarda Ortaya Çıkabilecek Davranışlar
Şiddet eğilimi
Sık sık kavga etme
Madde veya alkol kullanımı
Evden kaçma
Okuldan kaçma
Kendine zarar verme
Sokakta çalışma
Riskli cinsel davranış
Davranış sorunları
Bu davranışlardan bir yada birden fazlası bir arada olabilir.
Oysa ki sağlıklı bir ortamda ve ailede yetişmiş olan çocuğun yaratıcı, kendine güvenen, düşünceli, saygılı, kurallara uyum sağlayabilen ve etkili iletişim kurabilen nitelikli bir birey olma olasılığı daha kuvvetlidir.
Nasıl Yaklaşmalı ve Desteklemeliyiz?
Kimsenin hayatı boyunca belki de duymadığı acıları bir ömür göğsünde taşıyan çocukların en çok eksikliğini hissettiği şey samimiyet, süreklilik ve mutlak sevgi yoksunluğudur.
Birçoğumuz gibi hayatın çeşitli alanlarında bulunan dezavantajlı ve risk grubundaki çocuklar için farklı alanlarda farklı çalışmalar ve yaklaşımlar gerekli olduğu düşünülmektedir.
1. Anne – Babalara Yönelik
- Çocuğun güvenliğini sağlayacak ortamın oluşturulması
- Ailenin içinde bulunduğu sosyo – ekonomik durumun iyileştirilmesi
- Yazılı ve sözlü basın organlarının anne – baba olma, çocuk yetiştirmeye yönelik yayınlar yapması
- Devletin ve Sivil Toplum Kuruluşlarının aileye yönelik çalışmalarının kuvvetlendirilmesi
- Aile fertlerine ihmal ve istismara yönelik farkındalık kazandırıcı eğitimler verilmesi
- Çocuklar koruma altına alınmadan ailenin sorunlarını algılayabilecek, çözüm üretebilecek ve düzenli bir şekilde izleyebilecek mekanizmaların kurulması
- Çocuğunda ayrı bir birey ve devlet tarafından hakları olduğu bilincinin anne – babaya kazandırılması
- Çocuğun okul takibinin düzenli bir şekilde yapılmasının aileye ve çocuğa getirilerinin aktarılması
- Çocuğa uygun ruhsal ve tıbbi sağlığının öneminin aileye anlatılması ve yol gösterilmesi
2. Eğitim Hizmetlerine Yönelik
- Sisteme yönelik geliştirilmesi gereken uygulamalar öğretmenleri destekleyecek şekilde hazırlanmalı ve denetlenmeli
- İhmal ve istismarı koruma ve tespiti ilke edinmiş yönetici bilinci sağlanmalı, eğitimler düzenlenmeli
- Okullarda ki ayrımcı davranışlar engellenmeli
- Okulunun kendi içinde olması muhtemel istismar ve ihmal durumlarını fark etme ve bunları engellemek adına sağlıklı çözüm yollarının belirlenmesi
- Öğretmenlerin aileler ile olan görüşmelerinde ebeveynlerin risk teşkil eden davranışlarını anlama ve yol gösterici yaklaşımda olabilmeleri adına eğitimler alındırılması
- Öğretmenlerin – PDR uzmanları ile işbirliği içinde hareket ederek çocuğun yüksek yararına hizmet edilmesi
- Okullardaki PDR uzmanlarının sayısının arttırılması ve ihmal ve istismarı far etmeye yönelik eğimler ile desteklenmeleri
- Okul aile birliğinin okul genelinde ve ailelere yönelik istismar ve ihmali izleyebilecek bir ekip çalışması içinde bulunması
- E-okul sistemi üzerinden devamsızlık sayısının artış gösterdiği çocukların belirlenmesi ve durumun nedeninin en kısa süre içinde açığa çıkarılıp çözüm yollarının üretilmesi
3. Sağlık Hizmetlerine Yönelik
- Sağlık sektörünün riskleri erkenden fark edip önleyen sistemin bir parçası olması yönünde çalışmalar yapması
- Sağlık personellerinin risk belirlenme sürecinde etkin rol oynaması
- Sağlık sisteminden yararlanamayan risk altındaki ve dezavantajlı çocukların tespit edilip hizmetten yararlanabilecek mekanizmaların geliştirilmesi
- Öğretmenlerin ve sağlık çalışanlarının koordineli bir şekilde çalışmasını sağlayabilecek imkanların oluşturulması
- Sağlık hizmetinin toplum hizmetleri ile bağlantısını sık ve beraber yürütmeleri
- Şiddet ile ilgili düzenli veri toplama ve takip sistemi oluşturulması
- İstismar vakalarının kolaylıkla ulaşabileceği erken çözüm bulabileceği uzmanlık alanlarının oluşturulması ve halkın yararına sunulması
4. Topluma Yönelik
- Dezavantajlı ve risk grubundaki çocuklara bu grupta nitelendirilmeyen çocuklardan farklı gözle bakılmaması
- Verilmeye başlanan maddi ve özellikle manevi desteğin ciddi bir gerekçe gösterilemeden kesilmemesi
- Çocuğun kişiliğini zedeleyebilecek ayrım, karşılaştırma vb. davranışlardan kaçınılması
- Çocuklara olan yaklaşımları ile ilgili uzmanlardan destek almaları ve koordineli bir şekilde hareket etmeleri
- Kişinin yaşamış olduğu çevrede farkına vardığı veya şüphelendiği ihmal ve istismar durumlarını en kısa sürede yetkili mercilere ulaştırması
- Çocuklara acıma duygusu ile değil çözüm odaklı yaklaşılması
- İhmal ve istismar davranışlarının neler olduğuna dair araştırmalar ve eğitimler alınması
- Bakım altındaki çocuklara gerekli desteğin gönüllülük esası ile gerek devlet gerekse sivil toplum kuruluşları ile beraber sürdürülmesi
- Çocuğun yüksek yararına olmadığını gördüğü oluşum ve kuruluşları gerekli mercilere bildirmesi
- Mahalle baskısından, akrabalık bağlarından ve benzeri nedenlerden dolayı görmüş olduğu istismar ve ihmal durumlarını saklamaması