İşte Bu Doktor İndir
Omuzlarınızda tonlarca ağırlıkla başınızı kaldırıp bakamayacak kadar bitkin, yorgun, umutsuz ve kederli hissederken içinizdeki sesin bunu hatta çok daha fazlasını hak ettiğinizi, çok daha fazlasının olacağını, bundan böyle değişmeyeceğini, bu dünyada size yazgılı bir iyilik olmadığını söyleyen bir sesle baş başasınızdır. Bu ses bazen fısıldar, bazen haykırır. Diğerleri ne söylerse söylesin çürütecek, yok edecek aksi kanıtları asla kabul etmeyecektir. Tek gerçek vardır o da artık sizin bundan başka bir halde olmanızın imkansız oluşudur diye düşündürür. Hatta bu şekilde olacaksa olmanın ne anlamı vardır dedirtir. Depresyon mutsuzluk, öfke, keder, umutsuzluk gibi duygular ile yetersizlik, değersizlik, güçsüzlük gibi inançların güçlü bir biçimde kişinin anlık ve sürekli duygudurumudur. Bedensel olarak da yorgunluk, bitkinlik, uykusuzluk ya da aşırı uyuma, iştahsızlık ya da aşırı iştah, dikkati toparlayamama belirgindir. Tüm bu görünümleriyle depresyonun nedenlerinin toplamında depresyon içe/benliğinize dönmüş bir öfke ve cezalandırıcılıktır. Bu öfke ve cezalandırıcılık benlikle ne kadar özdeşik ise depresyonun sesi o kadar güçlü olur. Hatta kimi insanları bilirsiniz belki hiçbir zaman çok iyi olduğunu görmediğiniz, asla mutlu ya da tatmin olamayan; İşte bu kişiler bu öfkeli ve cezalandırıcı sesle sürekli yaşayanlardır. Bu öfkeli ve cezalandırıcı sesi depresyon öncesinden de tanıyor olmanız kuvvetle muhtemeldir. Depresyona kadar hiç bu kadar belirgin olmasa da kendinizi suçladığınız, eleştirdiğiniz, hatalı, eksik ya da kusurlu olduğunuzu düşündüğünüz her an size eşlik eden o yapıdır. Bu yapı doğanızda, özünüzde aslen var olmayan ancak dünyaya geldiğiniz ilk anlardan itibaren kurulan ilişkilerle gelişen yargılayan sestir. Yargılayan ses içselleştirilmiş olumsuz ebeveyn tutumlarının bir mod (benlik parçası) olarak varlığınzda bulunmaya başlamasıyla şekillenir. Ebeveynin kendisi değil, tek bir ebeveyn değil sizin çocukluğunuzda benlik gelişimine aykırı ve yanlış olabilecek tüm tutum ve tavırların bir imbikten süzülüp tek bir yerde toplanması gibidir. (Dolayısıyla bu ebeveyni suçlamak ya da onu işaret etmek değildir.) Daha sonraları bu yargılayan sesle hepimiz kendi olduğumuz kişi olarak baş etmeye yöneliriz. Bu baş etme otomatik bir savaş-kaç modudur. Depresyonda olan kişi ise bu savaş-kaç modlarının uzun süre kullanılmasından, işlevsiz olmasından, benzer olumsuz yaşantıların çok güçlü ya da sıklıkla olmasından kaynaklı artık teslim olması halidir. Yani "Kabul ediyorum, ben suçluyum/hatalıyım/değersizim. Bu nedenle verdiğin cezaya boyun eğiyorum." demektir. Yargılayan sese teslim olan kişi sanki kaçmaya çalıştığı ancak sonunda yakalandığı bir hakikatle karşı karşıyaymış gibi hisseder. Bu sesin söyledikleri o kadar gerçektir ki diğer tüm gerçekler onun karşısında kaybolmaya mahkum gibidir. Yapılabilecek tek şey ona teslim olmak gibidir. İçe dönmüş bu cezalandırıcılık ve öfke duygusunun güçlülüğü ile şefkati, esenliği içe almak çok kolay değildir. Hatta ilk deneyimlerde çok daha şiddetlenebilir de. Ancak bu "yangın patlamasına" benzer. Tıpkı yanan bir eve müdahale yapılmak için kapıyı/pencereyi ilk açtığınızda alevlerin güçlenmesi gibi cezalandırıcılık ve öfke de güçlenebilir. Nasıl ki o kapı açıldığında alevlerin güçlenmesi oksijenin etkisiyle alevlerin artması ise, ki müdahale devam ettiğinde o yangın söndürülebilir ancak, depresyonda da cezalandırıcılık ve öfkenin de artışı sağlıklı müdahalenin devamında sönebilen bir yerdir. Kendinizi buna mahkum, bununla yaşamaya alışmış hatta bunu hak ettiğine inanan bir yanınız muhakkak olacaktir. İşte yangından ilk kurtarılması gereken de bu yanınız olacak zaten.