Çoğumuz hayatımızın herhangi bir döneminde kendimizi mutsuz, üzgün, çökkün, umutsuz ve yetersiz hissederiz. Çoğumuz için bu duygular, yaşadığımız stresli ve kötü olaylara verdiğimiz normal tepkilerdir. Bu olumsuz duygularımız acı verici ve bunaltıcı olabilir fakat zaman geçtikçe bu duygular geçer ve yoğunlukları azalır. Tersi durumlarda ise, ruh hâli veya yaşanılan duygu durumlar çoğunlukla olumsuz olduğunda, aynı zamanda gün geçtikçe daha kötüye gittiğinde, veya bu duyguların yoğunluğu arttığında depresif duygudurum bozuklukları olabilir.Depresyonda olan bireylerde; çökkünlük, umutsuzluk, mutsuzluk gibi duygudurumlar gözlenir. Bu gibi kederli duygular, olumsuz yaşam olaylarına karşı yaygın olarak gösterilen bir tepki olarak açıklanabilir. Bu gibi olumsuz duygular sürekli devam etmektedir. Kişinin günlük yaşamını, sosyal aktivitelerini ve işlevselliğini bozacak düzeyde yoğun olarak görülebilir. Depresyon, iş ve sosyal düzende yaşanan kayıplar, güncel aktivitelerde oluşan bozukluklar nedeniyle her insanda görülme olasılığı çok yüksektir. Kişiye eskiden zevk veren durumlara karşı artık ilgisinin kaybolmasıyla kendini gösterir. Bu duygudurum, mental ve fiziksel alanda da kendini gösteren psiko-motor yavaşlama, belirgin bilişsel yavaşlama ve işlevsellikte azalma gibi durumları da ortaya koyabilmektedir. Depresyon türleri içinde en şiddetli olanı Majör depresif bozukluktur. Majör depresif bozuklukta nöbetler yaşanabilir ve bunlar tek bir nöbet ya da yineleyici nöbetler şeklinde görülebilir. Bir diğer tür olan Distimik bozukluk ise, tanısı çok kolay belirlenemeyen ve Majör depresif bozuklukla karıştırılan bir depresyon türüdür. Majör depresyon kadar şiddetli olmasa da belirtilerinin daha uzun görülmesiyle majör depresyondan ayırt edilebilir. Diğer önemli türleri de vardır; Bipolar bozukluktaki depresyon, Genel bir tıbbi duruma bağlı depresyon, Depresyon uyum bozukluğu. Başka türlü adlandırılamayan depresif bozukluklar ise; Premenstrüel disforik bozukluk, Minör depresif bozukluk, Yineleyen kısa depresif bozukluk şeklindedir. Depresyonun başka alt tipleri ise; Melankolik depresyon, Atipik depresyon, Psikotik depresyon, Doğum sonrası (postpartum) depresyon, Mevsimsel duygudurum bozukluğudur.
Beynimiz Bize Oyun mu Oynuyor?
Beynimiz, deneyimlerimize tepki vermek için sürekli olarak çalışır. Bunu yapabilmek için de sinir ileticilere veya nörotransmitter olarak adlandırılan kimyasal mesaj taşıyıcılarına güvenir. Sinir ileticiler beynin farklı bölgelerine yardım eden; uyku ve iştah gibi davranışsal süreçleri, ruh hâli ve konsantrasyon gibi duyusal süreçleri de içeren vücudunuzun pek çok işlevini kontrol eden güçlü iletişim araçlarıdır. Yaşamınız boyunca sinir ileticiler durumlara uygun ve sağlıklı bir şekilde tepki verebilmeniz için beyninizdeki hedeflerle etkileşimde bulunur. Bazı durumlarda sinir ileticiler gerektiği gibi çalışmayı durdurur ve beynin iletişim sisteminde sorunlara yol açar. Bu durumlardan bir tanesi çeşitli yönlerde değişikliklere neden olabilen kimyasal dengesizliktir. Birçok bilim insanı depresyonda görülen ciddi davranışsal ve duyusal değişikliklerin monoamin adı verilen sinir ileticilerdeki dengesizlikten veya işlev bozukluğundan kaynaklandığına inanmaktadır. Monoaminler duyguları, uykuyu, iştahı ve hafızayı kontrol eden limbik sistemde büyük miktarlarda bulunur. Monoamin miktarlarının çok düşük olduğu durumlarda depresyon belirtileri ortaya çıkar.
BELİRTİLER
Depresif dönemler: Bu dönemde kişi kendisini her gün yoğun derecede üzgün hisseder ve bu duygu en az iki hafta devam eder. Bu tanıyı koyabilmek için daha belirgin semptomların en az iki hafta boyunca her gün tekrar etmesi gerekmektedir ve aşağıdakileri içerebilir:
• Çoğu zaman hüzünlü, üzgün veya mutsuz hissetme
• Artık hayattan zevk almama durumu
• Kişiye eskiden zevk veren durumlara karşı artık ilgisinin kaybolması
• İştahta ve kiloda meydana gelen değişiklikler, çok daha fazla yemek yeme ve kilo alma veya hiç yememe, zayıflama
• Uyku kalitesinde veya miktarında meydana gelen değişiklikler; daha az uyuma veya daha çok uyuyup yine de yorgun hissetme
• Konuşmada meydana gelen değişiklikler; daha az konuşma isteği
• Psiko-motor durumlar; elleri ovuşturma, adımlama veya ayaklarını yere vurma gibi davranışlar
• Kendini değersiz veya suçlu hissetme
• Özgüven düşüklüğü ve özsaygıda yetersizlik
• Ölüm hakkında düşünme veya ölmeyi isteme
Neden Depresyonda hissederiz?
Depresyonun nedenine baktığımızda, diğer pek çok duygudurum bozukluğu gibi depresyonun da tek bir nedeni yoktur. Aksine, depresyon birden fazla etkenin bir araya gelerek beyindeki kimyasal dengeyi bozmasının bir sonucu oluşmaktadır.