Depresyon (majör depresif bozukluk) nasıl hissettiğimiz, nasıl düşündüğümüz, nasıl hareket ettiğimizi belirleyen bir ruhsal bozukluk türüdür. Sürekli halde hüzünlü, duygusal ve dengesiz hissedilen bir tıbbi hastalıktır ancak tedavi edilebilir. Bu durum kişilerin günlük hayatlarını, ikili ilişkilerini, hatta asosyalliğini bile belirleyebilir.
Düşüncesel anlamda bizi depresifliğe iten depresyon, karar süreçlerimizi de etkiler. Ruhsal çöküntü denebilir ve her yaşta görülebilir. Tedavi edilmediği takdirde ömür boyu devam edebilir. Kişilerde büyük bir boşluk hissi yaratır. Dünyayla bağlantıyı koparmayı, iletişimi kesmeyi, düşüncesel bazda karamsarlığı tetikler.
Kişiyi günlük aktivitelerini yerine getirmekten alıkoyar. Erkeklerde 100 kişiden 10’u kadınların ise 20’si minör depresyon süreciyle baş eder. Detaylarına da bir göz atalım şimdi.
Depresyon Belirtileri Nelerdir?
Bazı zamanlar üzgün hissedilebilir. Bu üzgün hissedilen durumları depresyonla karıştırmamak gerekir. 1-2 gün sonunda mutlu hissettiğiniz üzüntüler depresyon değildir.
Belirtilerine bakalım;
Sürekli olarak üzgün hissetmek
Alışılmış aktiviteleri yapmaya gerek duymamak ve ilgi kaybetmek
Hayattan keyif alamamak
Uyuyamamak çoğu zaman da kısa süreli uyumak
İnsanlarla iletişimi kesmek ve bunun bazen farkında bile olmamak
İştahta değişiklik
Kendini değersiz hissetmek ve sürekli olarak özgüven kaybı yaşamak hatta bununla birlikte daha da asosyal hale gelmek
İntihara meyilli hale gelmek
Kendini sürekli yorgun hissetmek
Dikkat eksikliği
Obsesyon
Cinsel istekte azalma
Gibi durumlar görülebiliyor. Depresyon bireyin iç düşüncelerinin de çok yoğun olduğu bir süreç. Birey dış dünyayla iletişim kuramadığında hemen içe kapanıklık yaşayabiliyor. Çoğu zaman ergenlikte de olduğu gibi çevresinin onu anlamadığını düşünüyor. Bu onun akranlarıyla sorununu paylaşamamasından kaynaklanan bir problem de olabilir.
Bu belirtilerin 2 haftadan fazla süredir devam etmesi gerekmektedir. Aksi takdirde bu depresyon değil üzgün bir ruh hali olur. Yani sadece çevrede veya hayatınızda gelişen bir olaya takılmış buna üzülmüş olabilirsiniz. Ayrıca depresyonda birtakım sanrılar da görebilirsiniz kısa süreli uykularda belki kabuslar bile belirginleşebilir. Tedavi edildikten sonra tekrar görülebilir sadece bir kere görülme gibi durumları bazen olmayabiliyor.
Depresyonun Sebepleri Nelerdir?
Her 4 kişiden biri minör depresyonla mücadele ediyor diyebiliriz. Buna bazı şeyler sebep oluyor. Mesela kişinin yaşadığı travmalar, iş, evlilik ya da kişisel bazda iletişim problemleri, hamilelikte lohusalık, kalıtsal anlamda yatkınlık, daha öncesinden bu tür bir hastalığı atlatmış olmak bile etkileyebiliyor.
Fazla alkol kullanımı veya kişinin geçirdiği başka bir hastalık da tetikleyebilir. Menopoz – Andropoz, mevsim veya şehir değişiklikleri, yeni yaşam koşullarına adapte olmak zorunda kalma, bazı ilaçlar dahi sebep olabiliyor. Biyolojik anlamda intihar veya depresyon gibi süreçlere daha meyilli olabiliriz. Örneğin çok alkol tükettiğimizde gerçek dünya ve bilinçsiz olduğumuz dünya arasında gidip gelebilir ve kendimizi bir tür depresyona sokabiliriz.
Tabi kişisel bazda bu sadece alkol almakla alakalı bir durum değil. Mesela aynısı sosyal medya için de söylenebilir. Bir kişi sanal dünyada çok fazla zaman geçirdiğinde bir depresyon veya üzüntülü mod ile karşılaşabilir.
Günlük hayatta yaşadığımız en bariz sorunlardan biri de budur. Zamanla telefona, sosyal medyaya bağımlı hale geldiğimizden oradaki yaşantımız daha cazip gelir dolayısıyla bu da depresyona sürükleyen etmenlerden sadece biridir. Bu saydıklarım sadece risk faktörleridir illa ki depresyona sürükler diye bir tanım yapmam tıbbi açıdan tabi ki doğru olmaz.
Depresyonun Türleri Nelerdir?
Tüm detaylarıyla depresyon hakkında bilgi verdiğimize göre türlerinden de mutlaka bahsetmeliyiz. Tipik depresyon: bazı korkular görülür, kol ve bacaklarda aşırı güçsüzlük gibi tanılar
Doğum sonrası
Doğal nedenlere bağlı
Çocuk ve gençlerde görülen
Yaşlılarda menopoz – antrapoz dönemi görülen
Distimik bozukluk: En az 2 yıl süren, güvensizlik hissinin çoğunlukta olduğu, iyileşme döneminin de görüldüğü ancak bu sürecin 2 aydan fazla sürmez.
Bu gibi türlerinde görüleceği üzere depresyon kişinin hayatında kalıcı değişikliklere yol açar. Kişinin bu gibi durumlarla baş edebilmesi elbette ki zordur.
Depresyon sıklığı ne kadardır?
Genel olarak major depresyon yaygınlığı % 3-5.8 kadardır. Bir senelik yaygınlık % 2.6-6.2 olarak verilmektedir. Hayat boyu risk erkekler için % 3-12, kadınlar için % 10-26’dır. Farklı araştırmalara gore farklı rakamlar verilmekle beraber tüm oranlar buna yakındır. Epidemiyolojik veriler herhangi bir yılda kadınların % 13’ü, erkeklerin % 8’inin depresyonda bulunduğunu göstermektedir. Türkiye Ruh Sağlığı Profili Çalışması’nda 12 aylık depresif nöbet yaygınlığı hanımlarda % 5.4, erkeklerde % 2.3, tüm nüfusta % 4.0 olarak verilmektedir. Görüldüğü şeklinde kadınlarda iki kat daha fazladır. Yineleyici depresyonlar kadınlarda daha sıktır. Akut atak geçirenlerin % 15 kadarında depresyon süregenleşme eğilimi gösterir.
Depresyon için risk etkenleri nedir?
Erken anne baba kaybı,
Madde ve alkol kötü kullanımı Anksiyete bozuklukları,
Erken anne baba kaybı,
Düşük sosyoekonomik seviye,
Ayrı yaşama, boşanmış olma,
İşsizlik: İşsizlik risk etkeni olması yanında işte verimliliği azalmasının önemli nedenlerindendir.
Daha önce depresyon geçirmiş olma, yakın zamanda önemli yaşam olayları, stres etkenleri.
Kişilik yapısı,
Çocukluk döneminde cinsel veya fiziksel kötü davranılma öyküsü,
Bazı ilaçlar,
Tıbbi hastalıklar,
Hormonal değişiklikler.
Depresyonda cinsiyet farklılığı iyi mi açıklanabilir?
Hanımlarda depresyonun erkeklere göre iki kat fazla olması erkeklerin emarelerini, alkol kullanımı, değişik eyleme vurum davranışları şeklinde ifade etmesi, hanımların bu olanakları kullanamamaları, aynı stres etkeni karşısında daha yoğun emareler göstermesi biçiminde açıklanmaktadır. öteki önemli bir izahat da hormonal nedenler ve geleneksel kadın rolü ile ilgilidir. Ek olarak kadınlarda gebelik, doğum, premenstrüel dehemmiyet benzer biçimde biyolojik ve psikolojik olarak yatkınlık yaratan ek özellikler vardır. Cinsel ve fiziksel istismar da kadınları daha çok etkilemektedir.
Kadın ve ekeklerde depresyon sıklığı ile ilgili olarak aşağıdaki sıralama yapılabilir (en azdan en sıka doğru):
Evli erkek
Evli kadın
Bekar veya dul hanım
Bekar, dul, boşanmış adam
Ayrı yaşayan ve boşanmış adam
Depresyonun klinik belirtileri nedir?
Klinik depresyonun temel niteliği hoş olmayan duygudurum, ilgi ve zevk azlığı, umutsuzluk ve karamsarlıktır. Olgular derin bir üzüntü yaşarlar. Gelecekleri ve yaşadıkları ile ilgili olarak hep kötümser düşünürler. Hastada depresif duygudurum ile birlikte değişik etkinlik ve sorumluluklara karşı ilgi kaybı izlenir. Olağan etkinliklerden zevk alamaz. İş, özel zevkler, bireysel ilişkiler, cinsel aktivite de dahil olmak üzere hiçbir şeyden zevk alamazlar.
Bazı olgularda önde gelen belirti bunaltı olabilir. Anksiyete (bunaltı, kaygı) düzeyi çok artabilir, ajitasyon (huzursuzluk) gösterebilirler. Genel olarak ilgileri azalır. Umutsuzluk ve çaresizlik duyguları o kadar yoğun olabilir ki düştükleri bu durumdan asla bir şekilde kurtulamayacaklarını düşünebilirler. Depresif hastalar bayağı gmeşhurk aktiviteleri bile yapmakta kuvvetlik çekerler. İş, aile, para ve kendi sağlıkları ile aşırı halde kafaları meşgul olur. Enerji düzeyi azalır. Bazı olgularda önde gelen belirti somatik emareler olabilir. Tepkisel davranırlar.
Umutsuzluk, fenamserlik, benlik saygısında düşme ve suçluluk duyguları intihar düşünce ve eylemlerini uyarır. Sevilenle yine birleşme düşünceleri ortaya çıkabilir. Fikir içeriğinde geçmiş olaylar önemli bir yer meblağ. Yoğun anksiyete (bunaltı, kaygı) belirtilerinin depresyon olgularında intihar girişimleri için belirleyici bir etkili olduğu ileri sürülmektedir. İntihar düşünceleri ve girişimleri önemli belirtilerdendir.
Depresif olguların çoğunda duygudurum değişiklikleri ile birlikte iştah ve kilo kaybı bulunur.
Uyku bozukluğu depresyonun çok sık karşılaşılan bir belirtisidir. Dalgınlık, unutkanlık olabilir. Bazen ağır olgularda aklından geçenlerle dış dünyada olanlar birbirine karıştırılabilir.
Depresyon tanısı nasıl konur?
Depresyon tanısı koyabilmek için anlatılan belirtilerin hepsinın bulunması gerekmez. Yukardaki belirtilerden bir küme işlevselliği bozacak kadar ağır ise ve başka nedenlere bağlanamıyorsa tanı konur.
Çocuklarda depresyon görülür mü?
Evet. Çocukluk döneminde de depresyon görülebilir. Tedavi edilmemesi halinde uzayabilir ve erişkinlikte de sürebilir. Çocuklarda depresyon belirtileri kimi zaman erişkinliktekinden ayrılabilir. Okul reddi, hastalık uydurma, ebeveynlerini kaybetme kaygısı, okul problemlerı biçiminde kendini izah edebilir.
Depresyonun seyri nasıldır?
Depresyon olgularının % 85 yahut daha fazlası bilinen olağan tedavi şekillerinden yararlanır. Tedavi edilmeyen olgular ise 6-24 ayda düzelirler. % 5-10 kadar olguda ise iki yıldan fazla süre gelir. Tedavi ile bu süre birkaç hafta ile birkaç aya indirilebilmektedir. Tedaviye erken adım atmak yanıt alma süresini kısaltır. %10-15 olgu ise süregen seyir gösterir. Başlama yaşı yönünden aynı aile fertleri içinde ilişki vardır. Erken başlayanlarda yineleme olasılığı daha yüksektir. Stres etkenleri ile başlaması arasında bir ilişki olabilmekle birlikte bu zorunlu değildir. Depresyon yaşam boyu ataklar ve yinelemelerle sürer.
Depresyon tekrarlar mı?
Depresyon yineleyici bir hastalıktır. Daha önce tekrarlamış olması tekrarlama olasılığını arttırır.
Depresyonda yineleme için risk etkenleri
Kalıntı belirtilerin varlığı
Daha önce depresyon geçirmiş olmak
Kronik depresyon
Duygudurum bozuklukları için aile öyküsü
Anksiyete ve madde kullanımı depresyonla birlikte görülmesi
Depresyonun 60 yaş üzerinde başlaması
Depresyonun nedenleri nedir?
Biroldukça psikiyatrik hastalıkta olduğu gibi depresyonda da tüm kliniği açıklayacak bir model bulunmamaktadır. Genel kabul gören görüş beyinde kimyasal iletimde rol alan maddelerle ilgili bir dengesizliğin olmasıdır. Bu dengesizlik çevresel nedenlerden etkilenmektedir.
Uyku bozuklukları depresyona sebep olabilir mi?
Uyku problemi depresyonun önemli bir emaresi olması yanında depresyona da niçin olabilir. Son yıllarda uzun süreli uykusuzluğun depresyona yol açabileceği mevzusunda kanıtlar ortaya çıkmıştır. Bundan dolayı uyku düzeninin sağlanması tedavinin temel amaçlarından biri olmalıdır. Bu amaçla olguların alkol almaları uyku sorununu çoğu zaman kötüleştirmektedir.
İlaçlar depresyona neden olabilir mi?
Birçok antihipertansif ilaç, kalp ilaçları (kardiyotonik, antianjinal, antiaritmik), antiinflamatuar, (ağrı kesici ve romatizma tedavisinde kullanılan ilaçlar) antibakteriyel ilaçlar, hormonlar, kolinerjik ilaçlar, organik çözücüler, birçok psikotrop (ruhsal yapı ve sinir sistemi üzerinde tesiri olan bazı ilaçlar) ilaç, alkol depresyona neden olabilir. İlaç ve alkol yoksunluğu da depresyona niçin olabilir.
Tıbbi nedenler depresyona neden olabilir mi?
Evet. Birçok enfeksiyon hastalığı, tümörler, kalp ve solunum sistemi hastalıkları, biroldukça merkezi sinir sistemi hastalığı, genel beden travmaları, metabolik hastalıklar, beslenme problemlerı, mide-barsak sistemi hastalıkları, kollagen doku (bağ dokusu) hastalıkları şeklinde biroldukça hastalık depresyona neden olabilir. Hastanede yatan olgularda olasılık daha da artar.
Depresyonun normal üzüntüden ne farkı vardır?
Yasta üzüntü, ağıt, değişkenlik gösteren anksiyete, kötü rüyalar ve buna bağlı uyku sorunları, uykusuzluk, iştahsızlık, kilo kaybı ve düzgüsel etkinliklere karşı ilgi azlığı benzer biçimde depresyonda da izlenebilen belirtiler bulunur. Düzgüsel yasta bu emareler zamanla azalarak kaybolur. Sıklıkla da doktor müdahelesi gerekmez.. Depresyonda kişilik saygısı azalırken kayıp ardından izlenen depresif durumlarda benlik saygısı korunur. Kendilerini değersiz bulmazlar, ağır suçluluk duyguları da olmaz. Ayrıca işlevsellikte önemli bir yitik da olmaz.
Depresyon belirtileri yaşla değişkenlik gösterir mi?
Evet. Yaşlılarda bedensel ve bilişsel belirtiler affektif belirtilere bakılırsa daha fazla izlenir. Depresif duygudurum sık olmakla beraber duygusal ifadelerde azalma daha sık izlenir. Apati, yorgunluk ve uyku problemlerı sık olarak ifade edilirken çökkünlük pek ifade edilmez. Somatik belirtilerin yaşlılarda tıbbi durumlara bağlı olma mümkünlığını da unutmamak gerekir.
Depresyon olgularında intihar olasılığı ne kadardır?
Duygudurum bozukluğu gösterenlerde intihar fikir ve eylemleri % 20-40 kadardır. İntiharları gerçekleştirenlerin geçmişlerinde de intihar girişimleri bulunmaktadır. İntihar riski belirtilerin şiddeti ile her zaman bağlantılı değildir. Yaşlılarda intihar mümkünlığı gençlere göre iki kat daha fazladır. İntiharla ilgili konuşanlarda mümkünlığın daha azca olduğu düşüncesi yanlıştır. Hastanede yatan olgularda intihar girişimi oranı % 15 kadardır. Depresyon olgularının % 15’i intiharla ölmektedir. Tüm intiharların % 70’i depresyon olgularıdır.
Depresyon olgularının hastaneye yatması mecburi mudur?
Depresyon tedavisinde hastaların yatırılması genellikle gerekmez. Aşağıdaki özellikleri taşıyan hastaların yatması gerekebilir.
Ciddi intihar düşünceleri gösterenler
İntihar planları yapanlar
Kendine ve çevreye zarar verme eğilimi olanlar
gıda reddi olanlar
Ayaktan tedaviyi sürdürme kuvvetlikleri
Psikotik özellik gösterenler
Ciddi intihar girişimi olanlar
Depresyon genetik bir hastalık mıdır?
Hem depresyon bununla beraber bipolar bozukluk (iki uçlu hastalık) ailesel yatkınlık gösterir. Yakın akrabalarda bu iki hastalığın görülme sıklığı genel topluma bakılırsa 2-5 kat daha fazladır. İkiz çalışmaları da genetiği desteklemektedir. Sadece genetik etkisinde bırakır yatkınlık düzeyindedir. Depresyon hastalığı çevresel stres etkenlerindeden önemli ölçüde etkilenir.
Depresyon tedavi edilebilir bir hastalık mıdır?
Evet. Depresyonda tedavide işbirliği meydana getiren hastalarda tedavinin başarısı derhal hemen kural gibidir. Olgular tedaviye yüksek oranda yanıt verir.
Psikoterapi yarar sağlar mı?
Evet. Bilişsel, davranışçı tedaviler, kişiler arası ilişkilere yönelen psikoterapiler depresyonda yarar sağlar. Hafifçe depresyonda psikoterapi öncelikli olarak seçilebilir.
İyileştikten sonrasında ilaç kesilmeli midir?
Hayır. Depresyonu süreğenlik kazanmasında ve yinelemesinde en önemli nedenlerden birisi eksik tedavidir. İlk kere tedaviye alınanlarda tedavi süresi yaklaşık bir senedir. Bu süre sonunda kalıntı emareler varsa süre uzatılır. Yineleyen olgularda da tedavi süresi uzamaktadır.
Antidepresan ilaçlar mutluluk ilacı mıdırlar? Bağlarımlılık yaparlar mı?
Hayır. Antidepresan ilaçlar depresyon olgularında duygudurumda yükselmeye niçin olmakta, depresyonu tedavi etmekte, ancak düzgüsel duygudurumu değiştirmemektedir. Öfori yapmazlar.
Fizyolojik bağlarımlılığa neden olmazlar.
Antidepresan ilaçlar diğer ilaçlarla etkileşir mi?
Hepsinın olmasa bile bazılarının ciddi etkileşmeleri olabilir. Bu konuda en doğru yaklaşım tedavi eden hekimden informasyon almaktır.
Yine hastalanmamak için ne yapılmalıdır?
Bu mevzuda en uygun yol doktorunuzun önerilerine uymaktır. Yineleyen depresyonlarda en önemli neden gerek ilacın dozu gerekse tedavi süresi açısından yetersiz tedavidir. Doz ve tedavi süresine uymak depresyondan yüksek oranda korunmayı sağlar.
Çevresel nedenlerin belirgin olduğu durumlarda stres etkenlerini azaltacak veya kontrol edecek önlemler depresyonun yinelemesini azaltabilir. Örneğin aile içi bildirişim sorunlarının belirgin olduğu durumlarda aile veya bireysel psikoterapi yarar sağlayabilir.
İlaçların ciddi yan etkileri var mıdır?
Antidepresan ilaçlar uzun süre kullanım güvenliği kanıtlanmış ilaçlardır. Hekim denetiminde kullanılması halinde kalıcı ve ciddi yan etkilere neden olmazlar. Sadece her ilaca karşı aşırı hassaslıkların olabileceği, fizyolojik sorunların ilaçların yan etkilerini arttırabilecekleri unutulmamalıdır.
Sık görülebilen yan etkisinde bırakır arasında
Ağız kuruluğu
Görme görenıklığı
Kabızlık
Bulantı, kusma
Terleme
Uyuşukluk
Uyku sorunları
Kilo alma
Baş ağrısı, baş dönmesi
Mide barsak sistemi bozuklukları ve ishal
Karın ağrsıcaklıkLibido azlığı ve başka cinsel sorunlar
Bunaltı sayılabilir.
Yan etkilerin bireysel olarak ve ilaç gruplarına gore değişiklık gösterebileceği unutulmamalıdır.
Antidepresan ilaçlarla beraber alkol alınabilir mi?
Antidepresan ilaçlar alkolün etkilerine karşı duyarlılığı arttırırlar. Ek olarak alkol antidepresan ilaçların klinik etkinliğini de azaltır. Nöbet olasılığı da artar. Bu nedenle antidepresan ilaçlarla beraber alkol alınması önerilmez. Bu tür etkileşmeler bazı ilaç gruplarında daha önemlidir. Bunun için doktorunuzdan informasyon almalısınız.
Depresyon bir kişilik sorunu yada zayıflığı mıdır?
Ne olursa olsun hayır. Depresyon gerçek bir hastalıktır. Kişilik zayıflığı ile bağlantısı yoktur.
Tabip önerilerine uymamanın sebepleri nedir?
İstenmeyen yan etkiler
Hasta hekim ilişkisinin niteliği, güvensizlik, yeterli informasyon alamama
Hastalığın şiddeti
Hastanın eğitim düzeyi: Eğitim düzeyi düşük olanlarda uyumsuzluk daha fazladır.
Antidepresan ilaç seçimi: Bir ilaca uyum göstermeyen olgu başka bir ilaca uyum gösterebilir.
Depresyon ağırlaşarak şizofreni benzer biçimde ağır hastalıklara dönüşür mü?
Hayır. Şizofreni ile depresyon arasında nedensellik bağlantısı yoktur. Depresyon ağırlaştığında ağır depresyon olur. Şizofreninin seyri sırasında sık olarak ortaya çıkar. Şizofreniye eşlik eden depresyonlar ile diğer depresyonlar içinde nedensellik bağı konusunda yeterli data bulunmamaktadır.
Bipolar bozukluk ile depresyonun ne benzer biçimde bağlantısı vardır?
Bipolar bozukluk depresyondan şimdi yada geçmişte minimum bir manik atak (taşkınlık nöbeti) olması ile ayrılır. Bipolar bozuklukta manik atak yanında depresif dönemler de olabilir.
Depresyon olgularının % 10 kadarı hastalığın bir devresinde manik bir atak geçirmektedirler. Diğer bir deyimle bipolar bozukluğa dönüşürler. Duygudurum bozukluğu atağı (manik yada depresyon) olan olgularda manik atak için kati bir belirleyici olmamakla beraber ailede bipolar bozukluk olması bu açıdan örutubet taşımaktadır.
Depresyon hakkında daha detaylı bilgi için Türkiye Psikiyatri Derneğinin depresyon hakkındaki açıklamalarına bakabilirsiniz.
Bu tarz problemler yaşadığınızı düşünüyorsanız psikolojik destek almanın zamanı gelmiş olabilir.