Türkiye konumu itibariyle deprem bölgesinde yer almaktadır. Dolayısıyla deprem gerçeğiyle sık sık karşı karşıya kalabiliyoruz. Ülkemizde Kahramanmaraş merkezli depremle bir kez daha bu gerçekle karşı karşıya kaldık. Depremden etkilenen bireyler hem fiziksel hem de psikolojik travmalar yaşarken bu süreçte her kişinin psikolojinin koruması önem arz etmektedir.
Deprem travması nedir?
Depreme direkte ya da dolaylı bir şekilde maruz kalan bireylerin yaşadığı travma biçimidir.
Deprem sonrası stres bozukluğu
Kişinin yaşadığı travmatik olaylardan bir ay geçmesine rağmen hala travma olayını yeniden yaşıyorsa, tekrar tekrar hatırlıyorsa, yeni oluyormuş gibi hissediyorsa ve bunun sonucunda korku, endişe, kaygı yaşıyorsa kişi travma sonrası stres bozukluğu yaşıyor demektir.
Deprem sonrası travmaya maruz kalan bireyler ruh sağlığını nasıl koruyabilirler?
- Depremden etkilenen bireyler öncelikle günlük rutinlerini sürdürmeye devam etmeli ve kendisine iyi gelecek aktivitelerde bulunmalı
- Depremden etkilenen bireyler yaşadığı travmatik olayla ilgili ve kendisinde oluşturduğu izlenimler hakkında konuşarak yaşadığı korkuları, endişeleri paylaşarak ruh sağlığını koruyabilirler.
- Depremden etkilenen bireyler günlük uykularına dikkat etmeli ve dengeli beslenmelerine dikkat etmeliler
- Ailesi ile arkadaşlarıyla veya çevresiyle veya bir destek grubuyla vakit geçirerek yaşanan korkuları, endişelerini birbiriyle paylaşmalı
- Stresle baş etme yöntemlerini öğrenerek, nefes egzersizlerini ve gevşeme egzersizlerini öğrenerek baş edebilirler.
- Kişi sürekli haber izlemekten ve sürekli depremle ilgili videolara bakmaktan kendisini alıkoymalıdır.
Kişi ne zaman psikolojik destek almalıdır?
Deprem sonrası bireylerin yaşadığı depremin şiddetine göre, kişilik özelliklerine göre, çevresel etkenlere göre ve stresle baş etme durumlarına göre değişkenlik gösterebilir. Süreç olarak bireyler ilk ay çok yoğun bir şekilde duyguları yaşamaları normal kabul edilir. Ancak birinci aydan sonra yoğun duyguları tekrar yaşıyorsa travma sonrası stres bozukluğunun göstergesi de olabilir. Dolayısıyla depremden etkilenen bireyler 1 aydan sonra hala korkuları, tedirginlikleri ve endişelerinde hiç azalma yoksa ve kişinin işlevselliğinde bozulmalar meydana geldiyse psikolojik destek alması gerekebilir.
Deprem psikolojisi nedir ve nasıl Yaklaşılmalı?
Deprem gibi doğal bir felaketin meydana gelmesinden sonra bireylerde şaşkınlık, korku, öfke, çaresizlik, kontrol kaybı, ölüm korkusu gibi duyguların yanında; kalp çarpıntısı, titremeler, ağız kuruluğu, sürekli tetikte olma davranışları da yaşayabilir. Bazı bireylerde ise içe kapanma ve insanlardan uzaklaşma davranışı gözlemlenebilir. Bu yaşanılan durumların hepsi son derece doğal ve olması gereken duygu ve davranışlardır. Deprem sürecinde bireylerin bunu bastırmak veya hatırlamamak yerine; korku, öfke, çaresizlik, güçsüzlük gibi duyguları yaşamalarına izin verilmelidir ve çevresinin de bu duyguları yaşamasına izin vermelidir. Bu süreçte “korkma bir şey olmaz, geçti” gibi söylemlerden ziyade duyguların yaşanılmasına ve ifade edilmesine izin verilmelidir.
Yakınlarını depremde kaybetmiş kişilere yaklaşım nasıl olmalıdır?
Öncelikle depremde yakınlarını kaybeden bireylere yaklaşırken onları dinlemek, yanında olduklarını hissetmek, ağlamak istiyorlarsa ağlamalarına izin vermek ve gerektiği kadar yardımcı olmaktır. Bu noktada dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan bir tanesi onların konuşmaları için zorlamamaktır. Eğer konuşmak istiyorlarsa konuşmalarını dinlemek ve onlara destek olmak önem arz etmektedir.
Gereksiz konuşmalar ve davranışlardan uzak durmalıdır. Örnek olarak “sen şanslısın, sen kurtuldun, buna da şükür” gibi söylem ve eylemlerden uzak durulmalıdır.