İşte Bu Doktor İndir

                Coğrafyamızı etkileyen bu depremde sevdiklerini kaybeden herkese baş sağlığı diliyorum. Ayrıca bu depremden etkilenen tüm bireylere geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Kadim medeniyetlere ev sahipliği yapan Anadolu, genç toprak yapısına sahip olduğundan deprem, ülkemizin acı bir gerçeğidir. Ülkemiz bu gerçek ile bir kez daha oldukça ağır bir şekilde yüzleşti. Sadece bu felaketi yaşayanlar değil hepimiz depremin etkilerini derinden hissediyoruz.

                Erzurum'da psikolojik danışmanlık hizmeti verirken yaşanan deprem ile bir çok gönüllü gibi ben de açılan yaraları sarmak için kolları sıvadım. Kısa zamanda bir çok gönüllü uzmanla, sivil toplum kuruluşlarıyla, otel ve apart sahipleriyle, dernek ve vakıflarla iletişime geçtim. Psikolog ve psikolojik danışmanlardan oluşan uzman ekibimiz ile depremden etkilenen insanlara psikolojik ilk yardım sunarak yaşananların etkilerini hafifletmeye çalışıyoruz.

                Bölgeye giden ekiplerimiz psikososyal çalışmalarla gönüllere dokunmaya çalışıyor. Ayrıca deprem bölgesinden göç edip şehrimize gelmiş olan yaralı gönüllerin ihtiyaçlarını el birliğiyle karşılıyoruz. Bu kapsamda afete maruz kalıp Erzurum'a gelenlerin öncelikle beslenme, giyinme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması için çalışmalar yürüttük. Ardından otellere, apartlara, üniversite yurtlarına, çeşitli devlet kurumlarının misafirhanelerine, evlere ve yakınlarının yanına yerleşen misafirlerimizle görüşmeler yaptık. Yapılan görüşmelerde bireylerde deprem sonrası şok olma, üzüntü, öfke, çaresizlik, ümitsizlik, panik ve aşırı korku hali gibi yoğun duygusal tepkilerle karşılaştık. Hatta "depremzede" kelimesinden bile kendilerini ötekileştirilmiş hissettiklerini ve incindiklerini fark ettik.

                Küçük misafirlerimizin altını ıslatma, parmak emme, anne ve babadan ayrılamama ve içe kapanma gibi tepkiler gösterdiklerini gözlemledik. Ebeveynler bu durumlarla karşılaştıklarında çocuklarına güven vermeye ve onları rahatlatmaya çalışmalıdırlar. Uyumadan önce çocuklarının yanlarına gidip başlarını okşayabilir, onlara sevgilerini göstererek minik kalplerini rahatlatabilirler. Okul çağındaki çocuklarımızın öğretmenleri oyun oynama, resim yapma, şiir ve yazı yazma etkinlikleriyle  çocukların duygularını ifade etmelerine fırsat sunabilirler. Bu yavrularımızla iletişim halinde olan herkes sabırlı, ilgili ve esnek davranmalıdır. Meraklı çocuklarımızın merak ettiklerini yaşlarına uygun kısa ve net bir şekilde açıklamalıdırlar. Bu çocuklarımıza basit görevler vererek ufak sorumluluklar almalarına ve günlük hayat rutinlerine dönmelerine fırsat tanıyabiliriz. Gelecekleri hakkında olumsuz düşünceler geliştiren, çaresiz ve umutsuz hisseden gençlere hoşgörü ile yaklaşılmalı, bu gençlerimizin okul başarıları ile ilgili yüksek beklentilere girilmemeli, gündelik faaliyetlere katılmaları sağlanmalıdır.

                Yetişkinlerde ise tekrar tekrar deprem anını yaşadıklarına, normal zamanda etkilenmeyecekleri kapının çarpma sesi gibi basit seslerden irkildiklerine, günlerce gözlerine uyku girmediğine şahit olduk. Her an deprem olacağını düşünen bazı misafirlerimizin sıcak odalarında üst üste montlar giydiklerini, yüksek katlarda kalmak istemediklerini, asansör kullanmaktan çekindiklerini ve bunlara benzer bir çok kaçınma davranışlarında bulunduklarını gördük. Aslında bu felaketten tüm ülkece etkilendik. Depremi direkt yaşamamış olsak da büyüğüyle küçüğüyle her yaştan vatandaşlarımız depremden etkilendiğini gösteren benzer tepkiler vermektedirler. Aslında bu gözlemlerimiz olağanüstü zamanlarda geliştirdiğimiz olağan tepkilerdir. Bu tepkileri gösteren bireylerin büyük bir kısmının davranışlarının zaman içerisinde azalarak ortadan kalkacağını öngörmekteyiz. Ancak zaman içerisinde azalmak yerine yaşamı zorlaştıracak şekilde giderek artan bu tepkileri gösteren bireylerin uzman destek almaları gerekmektedir.

                Bu yaşadıklarımızın bizi toplumsal olarak daha duyarlı, hazırlıklı ve tedbirli olmaya sevk etmesi dileğiyle.

 

Psikolojik Danışman Yavuz AKTEPE