Merhabalar!
Yine bu ay içinde yaşadığım olaylardan çağrışım yapan bir konuyu irdelemek istiyorum. Ama önce Gerçeklik Terapisi’nin uygulayıcılarından Robert E. Wubbolding’in, bir hedefe ulaşabilmek veya ihtiyaçlarımızı tatmin etmek için ne kadar enerji harcama niyetinde olduğumuzu belirleyen taahhüt seviyelerini inceleyelim:
*‘Burada olmak istemiyorum. Beni rahat bırak. Yakamdan düş.’ Bu istek seviyesi, terapiye gelmek zorunda bırakılmış kişilerin dirençlerini ve isteksizliklerini gösterir.
*‘Sonuç almak istiyorum ancak uğraşmak istemiyorum.’ İlişkilerini daha iyi hale getirmek isteyen danışanlar, terfi isteyeneler, kilo vermeye çalışanlar bu seviyeye girerler. Eylem planlamaya direniş gösterirler.
*‘Deneyeceğim, yapabilirim, yapmaya istekliyim, belki, muhtemelen.’ Bu seviyedekiler orta seviyede olarak tanımlanır ve davranışlarını değiştirmeye bir miktar istekli kişiler olarak belirlenir. Ancak ‘Deneyeceğim.’ taahhüdü, bahaneler ve başarısızlıklar için yer hazırlar. Örneğin yarınki uçuş saatini soran birine ‘09.00 gibi kalkmaya çalışacağız.’ dendiğinde, pek çok kişi daha kesin bir cevap verilmesini isteyecektir.
*‘Yapabileceğimin en iyisini yapacağım.’ Bu söylem de ‘Elimden geleni yaptım ancak olmadı.’ gibi bir kaçış yolu barındırdığından, denemeyi destekleyen ancak kesin olmayan bir adımı temsil eder.
*‘Ne gerekiyorsa yapacağım!’ Etkili bir seçim yapmayı ve buna bağlı davranışlar sergilemeyi en yüksek seviyede taahhüt eden seviyeyi göstermektedir. Bu seviyede danışan sorumluluğunu kabul eder, çabalar, planlar ve bu planları uygulamaya çalışır. Bahane uydurmaz, yapamadığı şeyler için kimseyi suçlamaz ve geleceğe bakar.
‘Yukarıda yazdıklarının, bu yazının başlığıyla ne alakası var?’ sorusunun cevabına şimdi geliyorum. Geçe ay içinde beni arayan ve görüşme talep eden birçok kişi, görüşmeye geldiğinde, maalesef en fazla 3. seviyede bir taahhütle görüşmeye başladılar. Yani ‘denemeyi istemekle’, ‘ne gerekiyorsa yapmak’ arasındaki fark kadar büyük bir farkla görüşmeye geldiler. Telefonla görüştüğüm bir kadın ile aramda şu diyalog geçti:
*Görüşmeye eşimle beraber girmem çünkü ben kendimde bir problem göremiyorum.
-Kendinizde problem göremiyorsanız, eşiniz tek gelsin.
*??? (gülme) beraber gelelim biz.
-Siz gelin ben sizde de bir sorun bulurum. (gülüşmeler)
*Bende problem görürseniz, eksiklerimi söylerseniz ben de sevinirim.
Bu kadın beni bir daha aramadı. Zaten aramayacağını da biliyordum. Çünkü yukarıda yazdıklarımın en somut hali bu dialog. Yani daha 1. Seviyede. Sorumluluk almamış, adeta ‘Yakamdan düş, benimle uğraşma kocamı düzelt.’ diyen bir yaklaşım. Tutun ki bu kadın görüşmeye geldi. Sizce ne gibi bir sonuç alabiliriz bu görüşmeden? Bu sorunun cevabını yorumlara yazmanızı diliyorum.
Görüşmek üzere.