İşte Bu Doktor İndir
DAMAR TIKANIKLIĞI NASIL OLUR?   Konun önemi ve çok merak edildiğinden aşamalı ve ayrıntılı olarak sizlere bazı bilgiler aktaracağım. Eğer meraklıysanız devam ediniz. Uzun ama tüm yönleri ile konuyu anlayabilirsiniz. Dünyada en çok öldüren hastalık tüm gelişmelere karşın hala Kalp Damar Hastalıklarıdır. Kalp Damar Hastalıkları denilince akla Kalp Damar Tıkanıklığı, Şah Damar Tıkanıklığı ve Bacak Damar Tıkanıklığı akla gelir. Buradaki damarlar atardamarlardır. Temiz kan taşıyan damarlardır. Damar Sertliği  tüm atardamarlarda olabilir. Böbrek ve beyindeki atardamarlarda da olabilir. Damar sertliği kısaca halk arasında ‘’kireçlenme’’ veya ‘’damar sertliği’’ olarak bilinir. SONUÇ DAMAR TIKANIKLIĞIDIR. Kalp krizi ve felç şeklinde kendini gösterir. Damar sertliği aslında kireçlenme olarak tanımlanması doğrudur. Damar sertliği ile oluşan plak ( damar duvarında kalınlaşma olan bölge)  bol miktarda kalsiyum barındırır. Kalp damarları olan Koroner Arterlerde olan kalsiyum yükü damar sertliği ve plak gelişimi için önemlidir. Bu yükün skorunun nasıl hesaplandığını  Kalsiyum Skorlaması bölümünde okuyabilirsiniz.  Damar tıkanıklığı bir süreçtir. BAĞLANTILI BİR DİZİ OLAY İLE AŞAMA AŞAMA GERÇEKLEŞİR.. Önce işin temeline bir bakalım. Damarlar üç tabakadan oluşur. İç, Orta ve dış tabaka vardır. Atardamar ve toplar damarlarda bu üç tabaka bulunur.. Fakat, atardamar ile toplardamar yapıları farklıdır. Atardamar orta tabakasında düz kas hücreleri bulunur. Atardamarlarda damarın kasılmasını ve gevşemesini sağlayan düz kas hücreleri orta tabakada daha yoğun bulunur.  Atardamarların iç tabakasını  döşeyen endotel denilen tek katlı yassı hücreler vardır. Ben bunlara kolay anlaşılması için’’damar h,crleri’’ adını vereceğim. Bu hücreleri sokağı döşeyen  kare şeklinde kaldırım taşları olarak düşünün. Bunları hücre diye geçmeyin. Nitrik oksit başta olmak üzere bizi koruyan ama bir şekilde damar tıkanıklığına da katılan çok sayıda kimyasal maddeler salgılarlar. Bu özelliklerinden damar tıkanıklığında baş rol oyuncusu olarak değerlendirilir. İlk aşamada bu hücreleri göreceğiz.     DAMAR HÜCRESİ (ENDOTEL) HASARI Başta sigara , kan şekeri ve kolesterol yüksekliği, yüksek tansiyon bu hücrelerde bir hasara neden olur. Hücrelerin yapısı değişir. Yapının  değişmesinde mekanik stres (kan akımı) önemli rol oynar. Damarlarda dallanma bölgelerinde stres daha yüksektir. Kan akımının oluşturduğu stres tabakalar üzerinde etki gösterir. Buralarda damar tıkanıklığı daha sık görülür.   DAMARDA STRES. Damarda stres olur mu?. Olur. Bu mekanik stresdir. Stres iki faktöre bağlıdır. Kan akımına ve onun damar duvarında yarattığı etkiye. Yukarıda damar duvarının üç tabakadan oluştuğunu söylemiştik. Kan akımın stresi bir noktaya yönlenir. Şekilde gördüğünüz üzere tek yönlü ve düzenli olan kan akımının yarattığı stres özellikleri değişir.     Bu damarlarda daha çok arka duvarda ve damarların dallandığı bölgelerde sık görülür. Bu bölgelerde damar sertliği ve tıkanıklığı başlar. Kan akımın yarattığı stres sonucunda damar tabakalarının kaymasına (kayma gerilimi) bağlı olarak da değerlendirilebilir. Özeti damarda stres bağlı olarak damar hücrelerinde (endotel) bazı değişiklikler başlar.   KANDAKİ YAĞLAR DAMARIN İÇİNE GEÇERLER. Hasar sonucunda endotel hücrelerinin arası açılır. Böylece aralıktan LDL kötü kolesterol, diğer maddeler ve hücrelerin geçişi kolaylaşır. LDL kötü kolesterol ne kadar yüksekse geçiş de o kadar fazla olmaktadır. Bu geçiş LDL kolesterolün risk faktörü olmasını açıklamaktadır. Damar duvarında yağ birikimi ile küçük ‘’yağlı noktalar’’ (fatty dots) oluşur. Bu noktalar birleşince yağlı çizgiler (fatty streaks ) oluşur. İşte şimdi damarda kireç (plak) oluşmaya başladı diyebiliriz.     DAMAR HÜCRELERİNDE KANCA OLUŞUMU VE SAVAŞÇI HÜCRELERİN DAMAR İÇİNE GEÇİŞİ. Damar (endotel)  hücreleri yüzeyinde bazı kancalar (kimyasal maddeler: VCAM: Vascular Cell Adhesion Molecule) ) oluşur. Bu kancalar yağışkandırlar. Savaşçı beyaz küre hücreleri (mono=monosit) bu yapışkan kancalara takılırlar. Monosit adını verdiğimiz savaşçı hücreler damar tabakasını için geçerler. Doku savaşçı hücreleri olan makrofajlara dönüşürler.   Damar (endotel)  hücreleri yüzeyinde bazı kancalar (kimyasal maddeler: VCAM) oluşur. Bu kancalar savaşçı beyaz küre hücrelerini (monosit) yakalarlar. Bu savaşçı hücreler aralanan damar hücrelerinin arasından geçen yağları takip ederler.   DAMARIN İÇİNE GEÇEN KÖTÜ KOLESTEROLÜN OKSİTLENMESİ.   Damarın içine geçen yağlar (LDL kötü kolesterol) bu bölgede oksitlenir. Oksitlenme bir sonraki aşama için önemlidir. Oksitlenen LDL daha lezzetli hale gelir. LDL KOLESTEROL SAVAŞÇI HÜCRELER TARAFINDAN YUTULUR. Oksitlenen ve lezzetli hale gelen LDL artık savaşçı hücreler (monosit adı makrofaj oldu)  yem olurlar. Bu savaşçı hücreler  LDL’ye doyamazlar. Yuttukça yutarlar ve şişmeye başlarlar. Bu şişmiş savaşçı hücreler KÖPÜK HÜCRESİ (foam cell) adı verilir.     İLTİHABİ REAKSİYON Savaşçı hücreler damar içine geçtikten sonra kimyasal bazı maddeler (sitokinler: TNF ve IL-4 gibi) salgılarlar. Köpük hücresine dönüştükten sonra daha fazla salgılarlar. Bu maddeler kimyasal habercilerdir. Daha fazla sayıda savaşçı hücreyi çağırlar. Damarda bir iltihabi reaksiyon başlar. Unutmayınız, her hastalık iltihabi bir reaksiyondur. DÜZ KAS HÜCRELERİNİN GÖÇÜ Orta tabakada bulunan ve kasılıp gevşeyerek damarın büzülmesi ve gevşemesini sağlayan düz kas hücreleri yerlerini terk ederek üst kata yani iç tabakaya doğru göç ederler.   Bu göç sırasında hem büyürler hem de fonksiyonları değişir. Fonksiyonları değişince hiç grevleri olmadığı halde lezzetli kötü kolesterolü (LDL) yutmaya başlarlar. Onlarda yedikçe şişerler ve köpük hücresine dönüşürler.   YAĞ ÇEKİRDEĞİ Giderek sayıları artan ve biriken bu köpük hücreleri damarın iç tabakasında bir’’YAĞ ÇEKİRDEĞİ’’ (LİPİD CORE ) oluştururlar. Bu çekirdeğin üzerinde giderek daha fazla oksitlenmiş LDL birikir. Bu yeni yapıy artık PLAK adını vermeye başlarız. FİBRÖZ KEP Damarın iç tabakasının hemen altında biriken bu köpük hücreleri bir yandan sert hücre dışına maddeler sentezlerler ve kalsiyum birikmesine yol açarlar. Bu bir çeşit iyileşme dokusu olarak kabul edilebilir. Lipid çekirdeğinin üzerinde bir fibrin kep oluşur. Çekirdeğin üzerine bir şapka (kep) takılır. Fibröz kep başta daha ince olduğunda oluşan plak HASSAs PLAK adını alır. Fibriaz iyileşme dokusu fibrin kep zaman içinde artar. Plak kanca daha sertleşir. Sertleşince STABİL PLAK adını alır. Ser plak riski daha düşük kabul edilir.      DAMARDA DARALMA Plak büyüdükçe bir çıkıntı oluşturur ve damarın içine (lümen) yükselir. Bu da zaman içinde damarın daralmasına ve beslediği bölgelere daha az kan göndermesine neden olur.       PLAK İÇİNDE YENİ DAMAR OLUŞUMU Damarda oluşan bu kireç (PLAK) büyüdükçe beslenmesi için kenarlarda yeni damarlar (neovaskülarizasyon)  oluşmaya başlıyor.    PLAKTA KANAMA VE KIRILMA Yeni oluşan damarlarda gelişen kanama ve/veya plaktaki kırılma damar içindeki pıhtılaşma hücrelerini çekiyor. Bu noktada damar içinde pıhtı oluşumu başlıyor.     Pıhtı ilerleyip büyüdükçe damarın içini tamamen kaplıyor ve dolduruyor. Bir tıkaç oluşuyor. Bu ani tıkanma ile beslediği bölgeye kan akımı sıfırlanıyor. Kalp krizi veya felç gelişiyor.     Kabaca 13 aşamada benim özetlediğim süreçte bazı stratejik noktalar tedavi için değerlendirilmektedir. Damar hücreleri (endotel) hasarı, LDL kötü kolesterolün önemi ve düşürülmesi, LDL kötü kolesterolün oksitlenmesi ve önlenmesi Köpük hücre oluşumu ve iltihabi reaksiyonu önlenmesi Damardaki kirecin (PLAK) büyümesinin önlenmesi, Kireç plağının stabil kalması ve kırılmaması, Pıhtı oluşumunun engellenmesi olarak sıralanabilir. 13 aşama ve stratejik noktalara bakacak olursanız damar tıkanıklığının çok faktörlü bir olay olduğunu anlayabilirsiniz. Bunun yanında hastaların farklılıkları da özelde kişisel değerlendirme ve kişiye tedavilerin planlanması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Sigara, Şeker, Hipertansiyon, Kolesterol yüksekliği, sigara, obezite ve egzersiz (hareketsizlik) ile yaşam stilinin değiştirilmesi bu faktörlerin kontrol altına alınması açısından önemlidir. Plak gelişiminin önlenmesi için Vitamin E, Resveratrol, quercetin ve magnezyum takviyeleri üzerinde ağırlıklı deneysel az sayıda küçük gruplarda insan çalışmaları üzerinde yoğunlaşmıştır