Çocuklara yönelik ihmal ve istismar gerçeği geçmişten günümüze önemli bir toplumsal sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüm dünyada ve bizim ülkemizde de görülebilen bu problem, çocukların ruh sağlığına büyük ölçüde zarar vermekte ve yaşam boyu etkisini gösterecek psikolojik sorunlar yaşamalarına neden olmaktadır. Özellikle erken çocukluk döneminde yaşanan ihmal durumları en az istismar kadar çocuklar üzerinde hasar bırakabilmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü, çocuk ihmalini çocuğa bakmakla yükümlü kimsenin çocuğun eğitim, sağlık, barınma, beslenme ve güvenli ortamın sağlanması gibi temel ihtiyaçlarını sağlayamaması veya bu ihtiyaçları dikkate almaması şeklinde tanımlamakta; çocuk istismarını ise bir yetişkin tarafından bilerek veya bilmeyerek çocuğa yaptığı fiziksel, duygusal veya cinsel zarar olarak açıklamaktadır. Varlıklı ailelerde çocuk ihmallerinin nedenlerine baktığımızda genellikle parçalanmış aile yapılarının, ebeveyn çatışmalarının, ilgisizliğin, tutum farklılıklarının, alkol veya madde bağımlılıklarının, sağlık problemlerinin veya psikolojik rahatsızlıklarının bu durumu tetiklediğini gözlemlemekteyiz.
Maddi geliri düşük olan aileler çok çalışarak hayatlarını geçindirmeye çalışmakta, bu zor koşullar çocuklarından uzak kalmalarına ve onlarla geçirdikleri zamanın azalmasına yol açmaktadır. Varlıklı ailelerin sosyo-ekonomik düzeyi, düşük gelirli ailelerden farklı görünse de çocukların yaşadığı zorluklar benzerlik göstermektedir. Maddi imkânları yüksek, iş hayatı yoğun ya da kendi özel hayatına öncelik veren ebeveynler çocuklarının ihtiyaç duyduğu ilgiyi, sevgiyi, şefkati ve korunmayı bakıcıya ya da çalışana devrederek onların duygusal anlamda zorluk yaşamalarına neden olmaktadırlar.
Özellikle evin içinde var olan ancak duygusal anlamda mesafeli durabilen, çocuğuna sevgisini cömert hediyelerle vermeye çalışan ebeveynlerin çocuklarında yalnızlık, içine kapanma, iletişim problemleri, okul başarısında düşüş görülebilmekte, aşırı ihmal durumlarında ise depresif bozukluklar, kendine zarar verme ve intihar düşüncesi gibi riskli davranışlar gözlemlenebilmektedir. Sadece duygusal değil fiziksel şiddete maruz kalmış çocuklarda ise yeme ve uyku bozuklukları, korkular ve öfke patlamaları da yaşanabilmektedir. Aynı şekilde çocuklarının olumsuz davranışlarını görmezden gelen, saldırganlık veya öfke kontrolü gibi tutumlarını normal bulan, çocuğunun alkol veya sigara kullanmasına onay veren aşırı izin verici ebeveynlerin çocuklarında çevresine karşı aşağılama, küçük düşürme, alaylı konuşma, lakap takma, eleştirme, madde bağımlılığı ve suç işleme gibi eğilimler görülebilmektedir.
Çocukların sağlıklı bireyler olarak hayatlarını idame ettirebilmeleri, gelecekteki yaşantılarını sağlam temeller üzerine inşa edebilmeleri, kendilerini güvende hissedebilmeleri çok önemlidir. Bu nedenle, varlıklı ailelerin çocuklara yönelik ihmal durumlarını fark edebilmeleri, bu vaziyeti önlemeye yönelik çözüm üretebilmeleri oldukça mühimdir. Çocuklarına karşı dürüst ve içten davranabilmeleri, ihtiyaç duyduklarında yanlarında olabilmeleri, ne olursa olsun sakin kalabilmeleri, kendilerini ifade etmeleri konusunda cesaretlendirmeleri, fikirlerinin ciddiye alındığını hissetmeleri çok kıymetlidir. Sürekli akıl vermekten, eleştirel veya cezalandırıcı yaklaşımlardan kaçınmaları, sınırları ihlal etmelerine müsaade etmeden onlara karşı daha anlayışlı ve sabırlı davranmaları onlarla etkili iletişim kurmalarına yol açacaktır. Ayrıca, bu süreçte uzman desteği almaları bu dönemi daha sağlıklı geçirmelerine, aile dinamiklerini iyileştirmelerine yardımcı olacaktır.