Ölüm kavramı çocukların en çok merak ettikleri konulardan biridir. Çevrelerinde ölümle ilgili konuşmaları duyar, televizyonda ölüm haberlerini dinler, çeşitli ölümlere tanıklık ederler. Ölüm hakkında çok küçük yaşlardan itibaren sorular sorar, ölümü anlamlandırmaya çalışırlar. Çocukların ölüm kavramını algılayışları yaş düzeylerine göre farklılık gösterir.
Okul öncesi dönemdeki çocuk için ölüm geçici bir olaydır. Ölen kişinin tekrar geri gelebileceğine inanırlar.
2 yaşından küçük bebeklerin ölümle ilgili herhangi bir fikirleri yoktur.
2 yaşından sonra belli belirsiz de olsa ölümü anlamaya başlarlar. Ancak ölüm onlara uzun bir ayrılık yada bir yolculuk gibi gelir, ölen kişinin geri geleceğini düşünürler.
6 ile 9 yaş arası çocuklar ölümün geriye dönüşü olmayan bir durum olduğunu anlar ancak kendisinin ve sevdiklerinin ölmeyeceğine inanırlar. Genellikle ölümün hastalara ve yaşlılara özgü bir durum olduğunu düşünürler.
10 yaşından sonra çocuklar ölüm kavramını daha net bir şekilde algılamaya başlarlar. Ölümün yaşamın sonu olduğunu, herkesin başına gelebileceğini ve geri dönüşünün olmadığını bilirler.
ÇOCUKLARA ÖLÜMÜ NASIL ANLATABİLİRSİNİZ?
Çocuklar ölüm olayı ile karşılaşmadan önce ölüm kavramının yaş düzeyine göre sağlıklı bir şekilde gelişmesine çalışılmalıdır. Çocukların, ölümü normal yaşamın bir parçası olduğunu algılamaları sağlanmalıdır.
Çocuğa ölümü dolaylı yollardan anlatmaya çalışmayın, mümkün olduğunca gerçekçi açıklamalar yapmaya çalışın.
Ölümün yaşamın sonu olduğu, ölen kişinin artık geri gelemeyeceği basit bir dille anlatılabilir. Ölen kişinin artık hiçbir zaman bizimle olamayacağı, onun artık nefes alamayacağı, yemek yiyemeyeceği, kısacası vücut fonksiyonlarının artık olmadığı yaşına uygun bir dille anlatılabilir.
Çocuğa ölüm kavramı anlatılırken yaşamdaki diğer ölümlerden de yola çıkılabilir. Yaşamdaki her canlının sonsuza kadar var olamayacağı, bitkilerin ve hayvanların da doğup, büyüyüp, yaşlanıp yok oldukları anlatılabilir. Biz insanların da bitkiler ve hayvanlar gibi doğup, büyüyüp, yok olacağımız söylenebilir. Ancak bundan korkmaması gerektiği çünkü bunun hemen olmayacağı söylenebilir. Ancak bu açıklamaların basit ve anlaşılır bir ifadeyle çocuğun yaşına uygun düzeyde olmasına dikkat edilmelidir.
6 yaşından önce çocuklar dini açıklamaları algılamakta güçlük çekerler. Özellikle Tanrı`nın ölen kişiyi çok sevdiği için yanına aldığı söylenmemelidir. Böyle bir açıklama yapıldığında çocuk çok sevilen herkesin öleceğini düşünür ve kaybetme korkusu yaşar.
Ölümü uykuya benzer bir şey olarak anlatmamak gerekir, özellikle küçük çocuklar uyuduğunda kendisinin de ölebileceğini düşünürler. Yatmak, uyumak istemezler.
Ölümü uzun bir yolculuğa benzetmek, hasta olduğu için yada yaşlı olduğu için öldüğü gibi açıklamalar yapmak, çocuğun yolculuklardan, hastalıktan ve yaşlanmaktan korkmasına neden olur.
Çocuk bir ölüm olayıyla karşılaştığında mutlaka ölümün gerçek nedeni söylenmelidir.
Evcil bir hayvanın ölümü ölüm kavramını anlatmak için uygun bir zamandır. Böyle bir durumda tüm aile bu ölüm karşısında üzüntüsünü dile getirir, hayvan törenle evden uzaklaştırılır. Ölen hayvanın yerine yeni bir hayvan alınmaması çocuğun ölüm kavramını algılamasına olanak sağlar.
ÇOCUK BİR YAKININI KAYBETTİĞİNDE NELER YAPILABİLİR?
Çocuklar bir yakınını kaybettikleri zaman yetişkinler gibi tepkiler veremediklerinden genellikle bu durumdan etkilenmemiş gibi görünebilirler. Ölüm haberini duyan çocuk, bu ölüme inanmaz, ölen kişinin geri geleceğini düşünür. Hem duruma hem de ölen kişiye karşı öfke duymaya başlar. Yavaş yavaş ölen kişiyi bir daha göremeyeceğini anlar ve bundan mutsuzluk ve üzüntü duymaya başlar. Zamanla bu duruma alışır, ölen kişinin yokluğunu kabullenir. Çocuklar bu dönemde kendilerini yalnız hissederler, onlara destek olacak birilerine ihtiyaç duyarlar. Ancak hayatın ileriki dönemlerinde bu duygu durumunu tekrar tekrar yaşayabilirler. Çocukların ilerleyen dönemlerde sağlıklı gelişebilmeleri için bu dönemi sağlıklı bir şekilde atlatmaları gerekir.
Yakınını kaybeden çocuğa olayın mutlaka söylenmesi gerekir, ondan gizlemek, duymaması için çabalamak doğru değildir. Olay çocuğa doğru bir şekilde anlatılmalı, mutlaka gerçek şeyler söylenmelidir.
Çocuğa ölüm haberini çocuğun sevdiği, güvendiği ve kendisine en yakın hissettiği kişi vermelidir, ebeveynden birinin öldüğü durumlarda bu kişinin hayatta kalan ebeveyn olması daha uygun olacaktır. Çocuğa geride kalanların ölmeyeceği, daha uzun yıllar birlikte olacakları söylenebilir. Çünkü çocuk sevdiği herkesin öleceğinden endişe duyuyor olacaktır.
Ölüm olayı olduğu zamanlarda çocuklar evden uzaklaştırılmaya çalışırlar, bu sağlıklı bir tutum değildir. Çünkü çocukların da sevdikleri kişiye hoşçakal demeye hakları vardır. Çocuklar kendi isteklerine göre cenaze törenine katılabilir, kabir ziyareti yapabilirler. Ancak yoğun yasın yaşandığı, evde feryatların, isyanların olduğu bir durumda çocuk ilk günlerde bir yakınının evinde tutulabilir, bu yer evden çok uzaklarda olmamalıdır.
Çocuklara ağlamamaları, üzülmemeleri gerektiği kesinlikle söylenmemeli, duygularını yaşamalarına ve düşüncelerini ifade etmelerine izin verilmelidir. Onları dinlemek ve onu anladığınızı çocuğa hissettirmek onu rahatlatacaktır.
Çocuğun olayla ilgili sorduğu sorulara mutlaka cevap verin ve mümkün olduğunca doğru cevaplar vermeye çalışın.
Bir yakınını kaybeden çocukta öfke, saldırganlık, bebeksi tavırlar vb. görülebilir. Bu durumun geçici bir durum olduğu bilinmeli, çocuğa karşı anlayışlı ve sabırlı davranılmalıdır.
Çocuk duygusal desteğin yanı sıra fiziksel olarak da bir yakınlığa ihtiyaç duyar, çocuğa sarılmak, elini tutmak, yanında olmak çok önemlidir.
Çocuğun yaşadığı üzüntüyü oyun oynama, esim yapma, spor gibi etkinliklerle dışa vurmasına olanak sağlanmalıdır.
Çocuğa bu günlerin geçici olduğu ve birlikte atlatılabileceğini söylenebilir, belli bir zaman sonra gündelik aktivitelere devam edilmeli, bunlara çocuğun da katılımını sağlanmalıdır.
Kaynakça: Konak Rehberlik ve Araştırma Merkezi- Travma ve Krize Müdahale Yol Haritası, Temmuz 2010