Florun dişler üzerine etkileri 1930’larda keşfedilmiştir. Doğal olarak florlu su içen bireylerde daha az çürük problemi olduğu diş hekimlerince bildirilmiştir. Toplumlar içme sularına ilave flor koymaya 1945 yılında başlanmıştır. Florlama suyun içindeki doğal flor oranının 0.7 ve 1.2 (milyonda bir) ppm olarak ayarlanmaktadır. 1945 yılında ilk defa içme suları florlanmaya başlamıştır. 15 yıllık çalışma sonucu suların florlanması çocuklarda %60 oranında çürüklerde azalmaya neden olmuştur. Bütün ülke genelinde içme sularının florlanması ile çürük oranlarındaki değişim; 8 yaşından küçük çocuklarda %30-%60, 8-12 yaşa arası çocuklarda %20-%40, daha büyük çocuklarda ve yetişkinlerde ise %15-%35 arasında azalma görülmüştür. Düşük çürük yüzdesi daha az diş çekimi, daha az dolgu ve düşük maliyet olarak geri dönüş yapmıştır.
60 farklı ülkede ortalama 360 milyon kişi florlu su kullanmaktadır. Buna rağmen bir kısım florlamaya karşı çıkmaktadır. Bu grup seçme özgürlüklerinin kısıtlanması nedeni ile florlamaya karşı çıkmakta diğer bir grup ise florlamanın güvenli olmadığını savunmaktadır.
Günümüze kadar birçok çalışmada florun diş çürümesini azalttığı kanıtlanmıştır. Aksi yönde florlanan içme sularını tüketen toplumlarda çürük insidanslarının genele göre değişmediğini gösteren çalışmalarda mevcuttur ayrıca kanser olma risklerini arttırması ise florun sistemik yolla alınması konusunda tartışmaları arttırmaktadır. Bundan dolayı modern diş hekimliğinde içme suyu ile florun alınması yerine tropikal uygulamalar ve diş macunu ile flor istenilen koruyucu etkiyi göstermektedir, içme suyu ile alınan florür uzun dönemde vücutta depolanması ile oluşan soru işaretleri bu şekilde ortadan kaldırılabilir. Doktorunuzla konuşarak çocuğunuza ek flor gerekip gerekmediğini danışabilirsiniz. Yüksek çürük riski grubunda olan çocukların sürme sırasında dişlerin dayanıklılığını arttırmak için flor bileşikleri kullanılabilir.
Fazla miktarda flor alımı ile florozis adı verilen dişte beyaz noktalar veya çizgiler olarak görülür. Ağır florozis dişlerde çukurcuklara, gri, siyah veya kahverengi renkleşmelere sebep olabilir. Bazen minede de oluşum bozuklukları görülebilir.
Reçete ile verilen her ilaç gibi flor tabletleri de direktiflere göre kullanılmalı ve çocukların erişemeyeceği yerlerde saklanmalıdır. Flor çok yüksek dozlarda toksik etki gösterir.