ÇOCUKLARDA EKRAN BAĞIMLILIĞI
Ekran bağımlılığı özellikle pandemi dönemi ile beraber hızlı bir artış göstererek yaygın bir problem haline geldi. Çocukların okul faaliyetlerini, derslerini çevrim içi ortamdan takip etmeleri ve ebeveynlerin iş hayatlarını eve taşıyıp evden çalışır hale gelmeleri bu problemi daha çok gün yüzüne çıkardı.
Uzman Psikolog Kenan Alyürük’ün bu konuda kaleme aldığı yazısında belirttiği üzere RTÜK’ün ekran bağımlılığı araştırma verilerine göre 6-17 yaş baz alındığında çocuklar yılda 900 saatini okulda, 500 saatini ekran karşısında geçiriyordu. Bu dönemin hayatımızı yeniden planlaması ile birlikte bu veriler doğrultusunda artık çocuklar yılda 1400 saatini ekran karşısında geçirmeye başladı.
Peki bu veriler gün geçtikçe artarken çocuğunuzun ekran ile olan ilişkisinin bağımlılığa evrildiğini nasıl anlarsınız?
Bir kesim ebeveyn ekranı oyalama, yemek yemeyi kolaylaştırma, sakinleştirme aracı olarak çocuğunun önüne sürdüğü için günümüzde yaş sınırı maalesef daha da gerileyen, yaşça çok küçük çocuklara kadar ulaşabilen bir bağımlılıktan bahsediyoruz. Bu sayede her türden ekrana olan ihtiyacı üst seviyeye; her ana yayılan olumsuz bir olgu oluşuyor.
Uzun süre ekran karşısında durmanın oluşturduğu fiziksel ağrılar, sosyal açıklık ve eksiklikler ek olarak da ruhsal boşluk hisseden kişinin kendisini ekrandan uzaklaştıramaması, ayrılamaması, ayrılsa dahi bir öfke, huzursuzluk hissetmesi bu bağımlılığın en açık belirtilerindendir.
Bu bağımlılık küçük yaşlara indirgendiğinde ise bu sorunlara ek olarak çocuğun gelişiminde kritik dönemleri aksatacak; fiziksel becerilerde gerileme, dil gelişiminde eksiklikler, sosyalleşmede ağır gecikme, hayal gücünün azalıp gelişememesi, sosyal ve yaşanılan dünyaya adaptasyon güçlüğü gibi çok önemli sorunları beraberinde getirir.
Daha somut sorular ile nasıl anlarsınız?
Çocuğunuz oyun ve ekran kombinasyonuna haftalık olarak ne kadar zaman ayırıyor?
Ekran dışı sosyal faaliyet durumuna, planlarına ilgisini yitirdi mi?
Çocuğunuzun ekran ile teması kesildiğinde huzursuz, hırçın, sinirli ve endişei bir hal mi alıyor?
Sadece ekrana ait olgular (oyunlar, diziler, çizgi filmler…) hakkında mı konuşuyor?
Çocuğunuz ekranda harcadığı vakit hakkında sizi yanıltmaya mı çalışıyor?
Uyarı ve isteklerinize rağmen ekran kullanımına aynı seviyede devam ediyor mu?
Çocuğunuz herhangi bir sorumluluğunu ekrana harcadığı vakitten dolayı tehlikeye atıyor veya erteliyor mu?
Çocuğunuz ekran faaliyetlerini azaltmaya çalıştı ancak zorlandığı için vazgeçti mi?
Bu soruları çocuğunuzu gözlemledikten ve cevapladıktan sonra bağımlılığı ve bu bağımlılığın boyutu hakkında fikir sahibi olmanız kolaylaşacaktır. Bahsi geçen bağımlılık; hafif, orta ve şiddetli boyutlarda olabilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus her bağımlıda olabileceği gibi çocukların da bu bağımlılıklarını saklamakta epey başarılı olduklarıdır. Bu sebepten dolayı iyi bir gözlemci olmalısınız ve kanaatleriniz de kuvvetli olmalıdır.
Tüm bunlar göz önüne alındığında gelişen bağımlılığın getirdiği zararlar nelerdir?
Dürtüselliğin olumsuz etkilenmesi
Dil gelişiminde gerilik ve bozulma
Dikkat ve odak süresinde azalma
Saldırgan davranışların doğması ve bu davranışlarda artma
Özgüven zedelenmesi
Ebeveyn ile kurulan güvenli bağın zayıflaması
Problem çözme becerisinde hasar ve gelişememe
Akademik başarıda zedelenme
Çocuğun içindeki potansiyeli fark edememesi, şeklinde sıralanabilir.
Bu maddelere ek olarak; kronikleşen bağımlılıkta beyin, salgıladığı yüksek seviyede dopamin ve endorfine alışıp bağımlılığı derinleştirebilir. Bu dönemde ebeveyn ve akademik çatışmalardan ayrıca ekrandan uzaklaşmanın da getirdiği stres hormonu beynin hafıza bölümünün zayıflamasına yol açabilir.
Aileler bu konuda neler bilmeli?
Ebeveynlerin öncelikle Fransız Psikiyatrist Serge Tisseron’un çocuklar için geliştirdiği dijital ortamla tanışma; 3-6-9-12 kuralını bilmeleri gerekiyor.
3-6-9-12 kuralı nedir?
3 yaş ve öncesi çocuk ekrana maruz kalmamalıdır.
6 yaşa kadar çocuk kendine ait elektronik cihaz, konsol, tablet vb. sahip olmamalıdır.
9-12 yaş arasında internet ebeveyn kontrolü ve gözetiminde olmalıdır.
12 yaştan önce ise kendi adına hiçbir sosyal medya hesabına sahip olmamalıdır.
Ayrıca bağımlılığı önlemek adına her odada değil bir odada televizyon, bilgisayar benzeri cihazlara yer verilmeli, kullanılacak süre sınırı ebeveyn tarafından çizilmeli, çocuklara bu konunun yararı ve zararı bildirilmelidir. Yasak yerine alternatifler üretilmeli ve üretilen alternatifler uygulanmalıdır. Ekran asla çocuğun önüne oyalanma, sakinleştirme aracı olarak sürülmemelidir.
Bu noktada en önemli ayrıntı ise ebeveynin ekrana ayırdığı vakittir. Eğer ebeveyn uyardığı noktaların aynısını kendisi yapıyorsa çocuk bunu çok kolay fark edecektir. Burada çocuktan aksini beklemek yanlış olacaktır. Unutmayınız ki çocuklar ebeveynlerinin aynasıdır.
Yasak ve öfke içeren her şeyin sizi bir çözüme asla ulaştırmayacağını da unutmamak gerekir. Suçluluk içeren, suçlayıcı ifadelerden de kaçınınız. Önce kendinizi dışarıdan izleyin; nasıl bir örnek teşkil ettiğinizi tarafsızca gözlemleyin. Evde ortak kullanım alanlarını ve faaliyetlerini arttırın. Sorumluluk payını sıklaştırın. Koyduğunuz süre sınırlarını şefkatle koruyun. Sınır koyarken de şefkatinizi eksik etmeyin.
Onu anladığınızı ve ne kadar çok sevdiğinizi belirten ifadelerinizi sık sık dile getirin. Böylece aynı seviyeye gelir, baskıyı azaltırsınız. Güven ilişkisini sağlamlaştırmak adına çalışmalar yapın. Günlük rutin ve planları beraber oluşturun. En önemlisi çabasını kazanın ve bu çabayı takdir etmeyi unutmayın. Değişin ki kalıcı olsun; değişim olmadan kalıcılık oluşmaz.
Ekran bağımlılığı ile birlikte anksiyete, öfke kontrolü problemi, sosyal anksiyete vb. ikincil problemler eşlik ediyorsa mutlaka bir uzaman desteği almayı ihmal etmeyiniz.