Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu sık sık “isteksizlik” ile karıştırılır ancak kişinin ruh hali değil, beyindeki idareyi sağlayan kimyasal maddelerle ilgili bir problemdir.
Dikkat eksikliği, öğrencilerin ders başarısını ve sınav sonuçlarını olumsuz etkileyen en önemli etkenlerin başında gelmektedir. Hemen hemen her anne baba çocuğunun dikkatini derse veremediğinden yakınırken, üçte birine yakını da dikkat eksikliğinin daha ileri boyutlara vardığı ve çocuklarının sınavlarda çok basit hatalar yaparak düşük notlar aldığından şikayet etmektedirler.
Öğrenciler ise hem okulda başarısızlık yaşamakta hem de öğretmenlerini dinlerken dikkatlerini veremedikleri için dersten kopmaktadırlar. Bu durum sürekli olarak aileleri ile problem yaşamalarına neden olmaktadır. Çocuklarının sınavlarda kimsenin bilemediği en zor soruları doğru cevaplarken en basit sorularda hata yaptığını gören aileler onların istediği zaman dikkatini verebileceğini fakat gayret göstermediklerini düşünerek başarısızlıklarından ötürü onlara kızmakta, bu durum karşılıklı kırgınlıklara neden olmaktadır. Birçok aile çocuklarının dikkat eksikliğinden yakınsa da, çok azı bu problemi giderme yoluna gitmektedir. Bu durum, maalesef, hafif düzeyde çok basit ve ilaçsız müdahaleler ile düzelebilecekken, ebeveynlerin ihmali yüzünden ileride çok daha ciddi psikolojik problemlerle karşılaşılmasına neden olmaktadır. Çünkü dikkat eksikliği, çocuğun sadece okul başarısını değil, iş hayatı, evlilik hayatı gibi, hayatındaki bir çok önemli unsuru olumsuz etkilemektedir.
Çocukluk döneminde yaşanan dikkat eksikliği bozukluğunun belirlenmesi genellikle pek kolay değildir. Ailenin, öğretmenin ve çocuğun çevresinde bulunan yetişkinlerin dikkat eksikliği bozukluğu belirtilerinden haberdar olması, çocuğun ilişkilerini ve hareketlerini iyi gözlemlemesi teşhisin konulabilmesi için atılacak ilk adımdır.
DİKKAT EKSİKLİĞİ BOZUKLUĞUNUN BELİRTİLERİ NELERDİR?
1) Okulda veya iş yerinde önemli olan detaylara dikkat etmeme, kolay hatalar yapma, yapılan işin dağınık ve dikkatsiz yapılması.
2) Bir işle uğraşırken diğer insanların ilgisini çekmeyen bir ses veya olay nedeniyle yapılan işin bırakılması.
3) Uzun dönemli konsantrasyon gerektiren işlerde yaşanan başarısızlıklar.
4) Konsantrasyon gerektiren ev ödevleri, kağıt işlerini tamamlamakta zorlanma.
5) Sık sık bir oyundan veya işten bir diğerine geçme.
6) Yapılması gereken işleri sürekli ağrıdan alma, geciktirme, erteleme.
7) Yapılması gerekenleri sık sık unutma, günlük aktiviteleri zamanında yapamama.
8) Konuşma sırasında karşısındakini dinlemekte zorlanma, konuşmaları akılda tutamama, sosyal durumlarda detaylara ve aktivitelere dikkat etmeme şeklinde sıralanabilir.
DİKKAT EKSİKLİĞİ HAKKINDA YANLIŞ BİLİNENLERİ İSE ŞÖYLE SIRALAYABİLİRİZ
1) “Dikkat eksikliği diye bir şey yoktur, bu sadece kişinin yapması gereken şeylere karşı gösterdiği isteksizliktir.”
- Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu sık sık “isteksizlik” ile karıştırılır ancak kişinin ruh hali değil, beyindeki idareyi sağlayan kimyasal maddelerle ilgili bir problemdir.
2) “Herkeste bir miktar dikkat eksikliği vardır, eğer kişi yeterince akıllıysa bu sorunun üstesinden gelebilir.”
- Dikkat eksikliği her zeka düzeyindeki insanı etkileyebilir ve kronik dikkat eksikliği kişinin sadece düşünceleriyle tedavi edebileceği bir durum değildir.
Sonuç olarak; dikkat eksikliği hem yetişkinleri hem de çocukları aynı oranda etkileyen bir rahatsızlıktır. Çocukluk döneminde genellikle hiperaktivite ile birlikte görülür. Belirtileri çocukluk döneminde sosyal ilişkileri, ergenlik döneminde sosyal hayatı ve okul başarısını, yetişkinlik döneminde ise iş hayatını ve ilişkileri olumsuz yönde etkileyebilir. Terapi ve bazı egzersizlerle problem kontrol altına alınabilmektedir. Ancak kişinin yaşam tarzında yapacağı değişiklikler de belirtilerin azaltılmasında önemli bir rol oynamaktadır.
Çocukluk döneminde dikkat eksikliğinin belirlenmesi yetişkinlere göre daha zor olduğu için çocuklar ebeveynleri tarafından yakından takip edilmeli ve gerekli hallerde bir uzman görüşüne başvurulmalıdır.
Sağlıklı günler dileklerimle...