AGRESİF DAVRANIŞLAR
agresyon, doğumdan beri bizimle olan şiddet dürtüsünün dışa vurumudur. Her insan potansiyel olarak agresif dürtüyü içinde taşır.
Yetişkinler agresyonunu başka alanlara dönüştürerek bunu boşaltabiliyorken, çocuklar rahatsızlık verici duyguyu dönüştüremedikleri için çiğ haliyle dışarı aktarırlar.
Çocukların sözel kapasitesi kendilerini dil aracılığı ile anlatmaya yeterli olmadığı için ısırma, vurma gibi davranışlar gösterdikleri dönemlerden geçerler.
Aslında bu davranışlar içsel gerilimin göstergesidir.
NEDENLERİ
-Ebeveynin çevresiyle olan tartışmaları ve kavgaları
-Ebeveynin çocuğa ve çevreye karşı agresif tutumları
-Çocukta var olan mevcut enerjisinin boşaltılmasına fırsat tanınmaması
-Sürekli eleştiri, küçük görme ve azarlama
-Ceza Yöntemleri
-İlgisizlik
-Koşulsuz sevginin çocuğa hissettirilmemesi
ÖNERİLER
1)Öncelikle onu anladığınıza dair geribildirim vermelisiniz: “Biliyorum, şuan çok kızgınsın. Çünkü o oyuncakla sen oynamak istiyorsun.
Seni anlıyorum çok öfkelendin’’ gibi cümlelerle öncelikle onu anladığınıza dair duygu ifadeleri kullanmanız çok önemlidir.
2)Direkt olarak ‘yapma, bırak’ gibi engelleyici müdahaleler çözüm olmayacaktır ve sebebi anlatılmadığı için davranışın tekrarlanmasına yol açacaktır.
3)Çocuğun agresif davranışına direkt müdahale etmeden önce başkasına zarar vermesinin nelere yol açabileceği, zarar vermek yerine ne yapması gerektiği, bu davranışları neden yapmaması gerektiği anlatılmalıdır.
4)Cümlelerinizin basit, kısa ve onun anlayabileceği şekilde yaşı, zihinsel ve sözel kapasitesine uygun olması önemlidir.
5)agresif davranışı durdurmak yerine dönüştürmesine yardımcı olmanız gerekmektedir. “Çekme, vurma” demek yerine “bunu çekebilirsin” gibi seçenek sunma yoluyla çocuğun içindeki ruhsal gerilimi zarar almayacak başka bir nesneye yönlendirmiş olursunuz ve bu agresif enerjinin baskılanmak yerine dışa atılmasını sağlar.
6)Tutarlı ve kararlı olun. Bazen tepki verdiğiniz davranışına bazen de gülerek, kabullenerek yaklaşırsınız bu durum çocukta kafa karışıklığı yaratır ve sınırların belirlenmemesi sınırların esnek olduğu izlenimini verir. Esnek olan sınırlar zorlanmaya mecburdur.
7)Davranışsal ceza yöntemlerinden kaçının. Çocuğa fiziksel ceza vermek veya istediği şeyden mahrum bırakmak o anda, o sorunu çözdüğünüzü düşündürse de başka bir anda tekrarlanmasına neden olacaktır.
8) Yanlış davranışlarının sonuçlarıyla yüzleştirin. Yani suyun yere dökülmesinin yanlış olduğunu bildiği halde yapıyorsa dökülen temizliğini söylenerek sizin yapmanız yerine birlikte yapmanız sonuçlarıyla yüzleştirmeniz anlamına gelmektedir ve bu bir sonraki yanlış eylemi için caydırıcı olabilir.
9) İçsel gerilimini, olumsuz enerjisini boşaltabileceği aktiviteler üretin. Çocukların kaygı seviyesi hareketle ve enerjisini başka bir eyleme dökerek azalır. Azalan kaygı seviyesi davranışlarda iyileşme gösterir.
10) Çocuğunuzu eleştirme konusunda saygı çizginizi koruyun. Karşınızdakinin sizin çocuğunuz olması veya yaşının kendini savunamayacak kadar küçük olması “bıktım senden. Hep böylesin. Yeter artık.” gibi aşağılayıcı cümlelerle ona yaklaşmanız için sebep değildir.
11) İlginizi ve sevginizi ona sık sık temas ederek, sizin için ne kadar değerli olduğunuzu söyleyerek ve davranışsal olarak belli ederek gösterin.
12) Unutmayın ki sadece temel bakımını sağlamak veya kişisel temizliğini sağlayıp onu büyütmek çocuğun bakış açısında onunla ilgilenmeniz değildir. Onların ihtiyaç duyduğu şey sizin tarafınızdan koşulsuz olarak sevildiğini bilmektir.