ÖZET: Oyun terapisi odasında fiziksel ve psikolojik olarak çocuğun kendini güvende hissetmesini amaçlarız. Evde ya da oyun terapisi odasında olun, terapist olun ya da olmayın, çocuk ile oynarken geçirdiğiniz zamanı daha eğlenceli ve faydalı geçirmek için bir şeyler yapmak isterseniz yazımda size birkaç önerim var. Amacım; çocuğa ve oyuna bakış açınızı değiştirmek ve bir farkındalık yaratmak. İyi okumalar.
Yetişkin olarak bireysel ya da çift terapisi aldığınızda odada eşyaların ve genelde bir insan olmasını beklersiniz. Sorunlarınızın olduğunu ya da geliştirmek/değiştirmek istediğiniz bir durum olduğunu varsayarsak konuşurken oturacağınız rahatsız bir koltukta bir saat geçirmek istemezsiniz diye düşünüyorum. Diğer yandan destek için gittiğiniz kişinin sizi eleştiren ve sürekli kendilerinden bahseden biri olmamasını umarız. Bu ortamın üzerine mesleki bilgi ve teknikten gerektiği gibi kullanan bir terapist ile terapi yapılabilir
Bunların hepsi oyun terapisi içinde geçerlidir. Sadece odada koltuklar ve diğer dekorlar yerine oyuncaklar vardır. Oyun terapistinden mesleki bilgi ve teknikleri çıkarttığınız zaman ortaya çocukla vakit geçirmek için zaman ayırmış, onu olduğu gibi kabul eden, eleştirmeyen ve onu dinleyen biri kalır. Oyun terapisinde bizim temelde yapmaya çalıştığımız şey; çocuğun rahat ve güvende hissetmesini sağlamaktır. Güvenden kastım fiziki güven değil duygusal ve psikolojik güvendendir. Peki siz bunu neden ve nasıl sağlayabilirsiniz?
Nedeni; çocuğunuzla vakit geçirmek, çocuğunuzun kendini ifade etmesini sağlamak, sorunlarını ortaya çıkarmasını ve çözmesini sağlamak ya da iletişim ve benzeri sebepler olabilir.
Oyun oynarken koşulsuz oynayın. Koşulsuz oynadıktan sonra ne oynarsanız oynayın. Çocuk zaten sizi yönlendirecektir. Ancak koşul öne sürdüğünüzde çocuk tam olarak güvende hissetmeyecektir. Zarar verme koşulu dışında -(bundan daha sonra bahsedeceğim- "İyi bir çocuk olursan oynarım." "Dişlerini fırçalamazsan oynamak yok." "Bugün yapman gerekenleri yaptığın için oynuyoruz." vb. cümleler oynayıp oynamamayı koşula bağlar. Çocuk oyunda da benzer koşullarla oyunu bırakmayacağınızdan emin olamaz. Oynamak; çocuk açısından ilginin ve sevginin bir yolu olduğundan bunları vermenin ya da göstermenin koşula bağlanabileceğini yani sevginin ve ilginin koşula bağlanabileceğini öğrenerek büyür.
Güven duygusu tabi ki çocuğu her istediğini sınırsızca yapması anlamına gelmez. Sınırlar olmazsa çocuklar kendilerini güvende hissetmezler. Sözel ya da davranışsal olarak göstermeyebilirler ancak bunu beklerler. Oyunda sınır; bir insana fiziksel ya da duygusal zarar ya da bir eşyaya fiziksel zarar vermemektir. Bunları bilerek oynadığında daha rahat oynayacaktır. Bu şekilde iletişim kurduğunuzda oyun dışı iletişiminiz de olumlu etkilenecektir.
Benzetmem gerekirse kendinizi paraşütle uçaktan atlar gibi çocuğunuzun oyununa bırakın. Çocukların kurduğu ve yönettiği oyunlar hem keyifli olur hem de siz ve çocuğunuz psikolojik doyuma ulaşırsınız. Hatta ailenin bütün üyelerinin katılımıyla oyun daha zengin ve eğlenceli olacaktır. Evin dışında çocuğunuzun yalnız yaptığı etkinliklerden çok daha kaliteli bir aktivite olacaktır.