İşte Bu Doktor İndir
Yeni çocuk sahibi olan ebeveynler yepyeni bir rolle tanışmaktadır: annelik ve babalık. Geleneksel rollerin günden güne değişmesiyle birlikte erkekler kendi babalarını kadınlar ise kendi annelerini tamamıyla model alamayacakları taze bir oluşum içinde bulunmaktadırlar. Hamilelik ve doğumla birlikte babalık süreci başlayan erkek, mücadelesini büyüyen çocuğuyla birlikte devam ettirmekte ve onun yaşamına katkı sağlama sorumluluğunu anneyle birlikte paylaşmaktadır. Baba kavramı alan yazında 1970’li yıllarda yer bulmaya başlasa da ancak 1990’lı yıllarda bu konudaki çalışmalar hız kazanmıştır. Babalık kavramı (fatherhood), bir çocuğa biyolojik açıdan sahip olma ve bu unvanı almakla ilgili kullanılırken babalık yapma (fathering) kavramı ise çocukla ilgilenmek ve onun bakımına katılmak gibi daha çok eylemsel içerikleri ifadelerde kullanılmaktadır. Ebeveynlik, cinsiyet farklılığının ortaya çıktığı alanlardan biridir. Hali hazırda ebeveyn rollerindeki farklılığın kaynağı da cinsiyetler arasındaki biyolojik ayrışma olarak değerlendirilebilir. Bu açıdan bakıldığında kadınlar uzun süren hamilelik dönemi ve ardından emzirme dönemi yaşamaları sebebi ile çocukların ana bakıcısı olarak görülmektedir. Biyolojik ebeveynlik olarak da adlandırabilecek bu dönem erkekleri çocuğun özellikle ilk aylarında daha pasif kılmaktadır. Fakat annelik ile babalık arasındaki farkların tek kaynağı biyolojik ayrışma değildir. Toplum ve kültür etkisi, cinsiyetler üzerinde farklı etkiler ve beklentiler yaratmaktadır. Ayrıca küresel bağlamda sanayileşme ve kentleşme süreçleri kadın ve erkeğin hayatında önemli değişikliklere yol açmıştır. Aslına bakılırsa, kadının iş gücünde yer alması erkeğin iş hayatındaki çalışma şartlarını değiştirmedi ve babalar halen belli oranda ailenin ana gelir (kazanç) kaynağı olarak görülmeye devam etmektedir. Durum bu açıdan analiz edildiğinde, erkeklerin çalışma saatlerini düzenlemelerinin, iş hayatları ile diğer rolleri arasında bir denge kurmalarının daha zor hale gelebileceği iddia edilmektedir Babalık, yeni şartlara adaptasyon ve çocuğun bakımı ile ilgili konularda motive olma üzerine bir hazırlık gerektirmektedir. Diğer yandan, çocukla etkileşim ve onun ihtiyaçlarına cevap verme şekli daha özel yeteneklerle ilişkilendirilmektedir. Bu durum göz önünde bulundurulduğunda, babalığın gerektirdiği yeni duruma alışma ve yeni sorumlulukları yerine getirmede isteklilik konusunda hassas olan babaların çocuklarıyla daha başarılı ilişki kurması muhtemel olarak görünmektedir. Diğer bir deyişle, baba olmak, erkeğin hayatında yeni bir gelişimsel aşamadır ve babalığı olumlu algılayan, bu duyguyu tatmin edici bulan babaların çocuklarıyla daha çok ilgileneceği varsayılmaktadır. Babalar, çocuklarının hayatına çok farklı şekillerde katılım göstermektedirler. Kimi babalar ailesi ve çocuğu için bazı kaynakları sağlayıcı konumunda iken çocuğuyla doğrudan doğruya etkileşime girmeleri gerektiğini düşünmemektedir. Kimi babalar ise özellikle orta sınıf ailelerde, çalıştıkları zaman dışında kalan saatlerde çocuklarıyla belli bir vakit oynasalar da çocuğun bakımı için doğrudan bir sorumluluk üstlenmemektedirler. Lakin son zamanlarda babalar geçmişe nazaran, çocukla oyun oynayarak geçirdikleri vaktin yanı sıra çocuğun bakımı gibi konulara da daha fazla vakit ayırmaya başlamışlardır. Babalık konusunun ilişkili olarak görülebileceği ve babalıktan memnuniyette etkili olabilecek ana unsurlardan biri de ebeveynler arasındaki ilişkidir. Babanın ailedeki rolünden bağımsız olan kendi özel ihtiyaçları ile büründüğü babalık rolü arasında sağladığı uyum kadar önemli bir diğer şey de eşiyle bu rollerin uygunluğu konusunda hemfikir olmasıdır. Dolayısıyla da bu uyum gerçekleştiğinde babalık rolünün tanımlanması süreci kolaylaşacaktır. Benzer şekilde, annenin kendi anneliğini değerlendirmesi, kişiliği, tutumları ve beklentileri babanın katılımını ifade etme seçenekleri üzerinde etkili olabilmektedir. Eşler arasındaki iletişimin ve evliliğin kalitesinin ebeveynlik özelliklerini ve dolayısıyla çocuğun hayatını etkilediği gözlemlenmiştir. Tıpkı anneler gibi babalar da sahip oldukları çocukları ile hayata farklı bir pencereden bakıp bu durumdan mutluluk duyabilmektedir. Aksi durumlarda babalık rollerini sergilemeleri engellendiğinde, bir erkek olarak öfke ve hayata yönelik isteksizlik gibi olumsuz duygulara maruz kalabilmektedirler. Özellikle günümüz baba-çocuk etkileşimi ele alındığında, baba figürünün çocuğun gelişimi ve çocuğun hayatına yönelik diğer olgular üzerinde etkili olduğu bilinen bir gerçeğe dönüşmüştür.