İşte Bu Doktor İndir
Bu yazıda cinsel terapilerde kullanılan teknik ayrıntılara girmeden cinsel isteksizlik nedenleri ve çözümü için bir giriş niteliğinde çerçeve oluşturulmuştur. Her insanoğlu bir derecede üreme yeteneği ve soyunu sürdürmek üçün üreme güdüsü ile donatılmıştır. Buna karşın bu güdünün derecesi her bir insanda aynı değildir. Doğurganlık ve üretkenliğin aynı olmaması gibi cinsel dürtü de her insana da aynı derecede dağıtılmamıştır.  Nasıl ki insanların farklı kişilikleri ve özellikleri var ise cinsel arzu ve davranışları da eşit değildir. Bu nedenle cinsel yaşam ve ilişki her bir evli çiftte farklı bir sıklık ve seyir gösterebilir. Buna karşın normal zekâ ve normal gelişmişlikte bir ruhsal yapı gösteren her insan da, yani ağır bir ruhsal bozukluk göstermeyen, şizofreni, zeka geriliği, yaygın gelişimsel bozukluk, otizm gibi gelişimsel bir ruhsal hastalık sergilemeyen insanların belirli bir derecede cinsel istek yaşamaları beklenir. Cinsel arzu, içgüdüsel bir dürtü olarak kabul edilmekte. Arzu duyma erkek ve kadını cinsel uyarıya karşı hazırlar. Cinsel istek duyma hem duyum, hem duygu, hem de bir zihinsel imgeleri ve düşünceleri içeren bir olaydır. Beyinde belirli nörofizyolojik temelleri olan bir motivasyon kaynağı ve içgüdüsel bir durum olarak kabul edilegelmiştir (HS Kaplan 2000). Cinsellik iç ya da dış bir uyaranla başlayabilen bir istek uyarılma ve cinsel eylemle devam edebilen bir öznel yaşantıdır.  Kişiden kişiye çok farklılık gösterir, cinsel yaşantıda fantezi kurma önemli bir basamaktır. Bu erkekler için bazen kadının bir bölgesini ya da bir cinsel ilişkiyi, pornografik bir sahneyi hayal etme şeklinde olabilirken kadınlar için hoşlandığı bir erkek arkadaşı ile mum ışığında bir akşam yemeği gibi hazırlayıcı fanteziler şeklinde olabilir. Çalışmalara göre erkekler görsel fotograf ve video gibi cinsel içerikli pornografik materyalden çok etkilenirken, kadınlar ise çoğunlukla romantik bir ortamdan ve sözel ifadelerden daha çok etkilenmektedir.  Öpüşme sahneleri kadınlar için daha erotik bir uyarım kaynağı olurken erkekler için kalça ve göğüsleri görmek erkeklerde daha uyarıcı bir etki yaratmaktadır. Cinsel terapide fanteziler konusunda kişilerin kendilerini serbest bırakmaları önerilir.  Cinsel fantezi kuramama ve bu konuda kendisini suçlama ya da engelleme cinsel isteksizliğin bir nedeni de olabilir.  Cinsel yaşantı için Yeterli bir nöroendokrin işlev gereksinimi vardır. Kişide hipotalamus- hipofiz ve yumurtalık arasındaki hormonal döngülerin sağlam olması gereklidir. (Leiblum, Rosen. Principles and practices of Sex therapy- 1988) Cinsel istek bazı yazarlara göre ise bir enerji formudur. Cinsel uyarılmaya eşlik eden, Cinsel davranışla sonuçlanma eğiliminde olan psikobiyolojik enerji olarak tanımlanır  (Levine. 1995 Clinical Sexuality). Cinsel istek, kendiliğinden ya da görsel ve dokunsal uyaranlara tepkisel olarak gelişebilir. Cinsel arzu dinamiktir, yani değişkendir, çevresel şartlardan çok etkilenir. Öncelikle kişinin kendisini güvende hissetmesi, konforlu hissetmesi gerekir. Cinsellik iyi hissettiren “Pozitif” bir yaşantıdır. Arzu edilen kişi ve nesneye göre yoğunluğu değişebilir. Yani bir kişi eşine karşı ilgi ve istek duymazken başka birine karşı istek duyabilir. Stephen B. Levine’e göre cinsel arzu tiksinme, uzak hissetme, yakın hissetme ilgi duyma, arzu duyma ihtiyaç duyma gibi aşamalar gösterir. Normal ruhsal işlevselliği olan Erişkin kadın ve erkek cinsel arzu ve davranışlar içinde olmayı ister. Cinsel istek Freud tarafından Eros yaşama arzusu ile birlikte görülmüştür.  fiziksel olarak iyi hissetmeyi sağlar. Buna karşın “Thanatos” ise ölüm içgüdüsü olarak ifade edilmiştir, cinsellikle yaşama arzusunu temsil ederken “Thanatos” yani ölüm içgüdüsü ise bunun tersidir. İşte depresyon döneminde cinsel isteğin kaybedilmesi ve ölümün daha çok düşünülmesi de bu iki dürtü arasındaki denge ile ilgili olabilir.