“Bir anda gelmedi, bir anda gitmesini de beklemiyorum”
Diyen danışanımın sözcüklerinden aldığım ilhamla….
Biranda gelmeyen şey ne biliyor musunuz? Bedensel rahatsızlıklar, öfke kontrol problemleri, iletişim sorunları, kaygı bozuklukları, depresyon, takıntılar, savunmalar, kaçınmalar, tükenmişlikler, isteksizlik, yemede uykuda bozukluklar… vs. Günlük hayatta işlevimizi bozan her ne varsa bir anda gelmiş olamaz. Oysa çabucak gitmesi konusunda ne kadar aceleciyiz.
Ayrıca gelen tek başına gelmedi ki. Kendiyle birlikte koca bir heybe getirdi içinde çocukluk yaşantıları, anne, baba, anneanne, dede, zorlu deneyimler, belki kuşaklar öncesinden taşınan aktarımlar var fark edilmeyi, anlaşılmayı, suyun yüzüne çıkarılmayı bekleyen…
Hal böyle olunca da terapi sürecinden beklenen mucize , öyle birkaç ay içerisinde iyi olup ayaklanıp gitmekte değil de, koşturmadan, yavaş yavaş geriye doğru yaptığımız keşif yolculuğunun ta kendisinde.
O nedenle danışmanlık sürecinde ilk 2-3 hatta 4 ayda ancak bugününüz bir miktar düzenlenmekte. Ama kendimize, benliğimize yaptığımız yolculuk 3-4 sığamayacak kadar kıymetli.