Siz de bazen duruma uygun olmayan tepkiler veriyor musunuz? Yaşanan yeni bir şey olmamasına karşın kendinizi olumsuz hissettiğiniz durumlarda buluyor musunuz? Elinizde bir kanıt bulunmamasına karşın bazı durumları olumsuz değerlendirdiğiniz oluyor mu? O zaman düşüncelerinizi gözden geçirmekte fayda olacaktır.
Zihnimiz, günlük hayatta bizim kılavuzumuz gibidir. Düşünme yöntemlerimiz, bulunduğumuz duruma uygun tepkiler vermemizi ve uyum sağlamamızı çoğu zaman kolaylaştırırken bazen de duruma uygun olmayan biçimlerde ortaya çıkabilmektedir. Özellikle duygusal yükü fazla olan durumlarda düşünme sistemimiz kendine çizdiği kısa yol haritasını kullanmayı tercih eder. Bu durum olayları gerçekçi açıdan incelememizi zorlaştırır. Hissettiklerimizin bize yol gösterdiğine inanmakta bir sakınca duymayız. Peki ya zihnimizin bazı olaylara karşı bakıyorsa? Bizler, Bilişsel Davranışcı Terapi ekolüyle bu yanlılığı fark edip yerine daha sağlıklı bir bakış açısı koymayı hedefliyoruz.
Çocuklukta veya ergenlikte yaşadığımız olayların etkisi hemen unutulamaz. Yetişkinlik hayatımızda benzer olumsuz olaylar karşısında beynimiz sanki o anıyı tekrar yaşıyormuş gibi algılayabilir. Zihnimiz, olumsuz hissettiren anıları geçmiş veya gelecekte yaşandığını ayırt etmeksizin, aynı olumsuz duygulardan bizi korumak hatta kendince önlem alabilmek adına tetiklenir ve savunmaya geçer. Bu yanlılık sonucu zihnimizin düşünce süreçlerinde bazı bilişsel hatalar, otomatik yollar oluşur. Bilişsel Davranışçı Terapi ’de olumsuz otomatik düşünceler adı verilen bu düşünceler gerçeği değerlendirmemizde sübjektif bir rol oynar. Şimdi size bazı otomatik düşüncelerimizden bahsedicem.
Keyfi çıkarsama, bir durum karşısında aksini gösteren kanıtlar olmasına rağmen kendi zihnimizden geçenlere inanmak şeklinde tanımlanabilir. Bu bilişsel çarpıtma günlük hayatımızda “ Sevgilimi aradım ama açmıyor demek ki beni aldatıyor” gibi bir cümleyle karşımıza çıkabilir.
Aşırı genelleme, bir olayı bütün hayatınızda tekrar tekrar yaşayacağınızı düşünmeniz şeklinde açıklanabilir. Günlük hayatımızda terkedilen bir erkeğin ‘tüm kadınlar güvenilmezdir’ diye düşünmesini aşırı genellemeye bir örnek olarak verebiliriz. Aşırı genelleme yapan kişi sık sık “asla, her zaman, hiç kimse, daima, kesinlikle” gibi kelimeleri kolaylıkla kullanır.
Zihninizin olumsuz otomatik düşüncelerini yakalamaya başladığınızda aslında ne kadar sık kullanıldığınızı ve hayatınıza nasıl yerleştiğini fark edeceksinizdir. Bilişsel davranışçı terapi ekolünde zihnimizin bu hatalı düşünme biçimini fark edip esnetmek, inançları gerçeğe daha uygun bir tutum içerisinde değerlendirmek ve işlevi bozan bu düşünce biçimlerini işlevsel hale getirmek terapinin temel hedeflerindendir.
Olumsuz düşünceler olumsuz hissettiren duygulara, olumsuz hissettiren duygular ise hoşa gitmeyen davranışlara dönüşür. Bu otomatik düşünceleri, olumsuz hissettiren olay veya durum sırasında aklınızdan neler geçtiğini kendinize sorarak fark etmeye başlayabilirsiniz. Bilişsel hata biçimlerinizi fark etmek ise olayları belki de farklı bir gözle değerlendirmenize bir kapı aralayacaktır.