İşte Bu Doktor İndir
Bilişsel Davranışçı Terapi’de (BDT) Rüyaların Yeri Rüyalar benim de sık sık problem yaşadığım bir alan ve ne zaman bu problemden bahsetsem psikanalitik yaklaşımla bir terapi sürecine başlamam gerektiğine dair tavsiyeler alıyorum. Durum yıllardır böyle devam edince kognitivizm yaklaşımını benimsemiş bir psikolog olarak aklıma gelen soru ”BDT rüyalarla ilgilenmez mi” oldu. Gelin bu sorunun cevabına birlikte bakalım. Rüyaların Anlamı Bireye Özeldir BDT, psikanalitik yaklaşımdan farklı olarak rüyadaki anlamsal temsillerin evrensel değil bireysel özellikler sergilediğini öne sürmektedir. Bunun temelinde ise rüyalarımızdaki unsurların günlük yaşamı temsil ettiği varsayımı yatıyor. Nasıl ki her bir birey yaşadıkları, düşünceleri ve duygularıyla biricikse aynı sebeple rüyalarımız da bize özeldir. Teoriye göre rüyalar kişinin kendisi ve çevresi hakkındaki temsillerini, yorumlarını ve deneyimlerini yansıtmaktadır. Bilişsel psikoloji literatürüne göre çeşitli deneyimlerimiz doğrultusunda uyaranlara yönelik bir takım temsiller oluştururuz. Buradaki deneyim işin önemli ve bireyselliği açıklayan kısmı. Bunu bir örnekle açıklayalım: Bir kedi tarafından çocukluğumuzda saldırıya uğradığınızı, oldukça korktuğunuzu ve bu saldırının ardından tetanoz ve kuduz aşıları olup üstüne tırmıklar için pansuman yaptırdığınızı düşünün. Olay anındaki duygularınız ve sonrasında yaşadığınız bu sıkıntılar sizin kedilerle olan deneyiminizi olumsuz hale getirir. Kedilerle ilgili oluşturduğunuz bilişsel temsil korkutucu, uzak durulması gereken, tehlikeli vb. özelliklerini içermektedir. Bu sebeple artık kedilerle temas etmekten pek hoşlanmayan biri haline geldiniz. Bir başka arkadaşınız ise evinde sevgi dolu ve uysal bir kediyle yaşadı ve muhtemelen yetişkinlik döneminde de karşısına çıkan her kediyle olumlu bir duygusal deneyim yaşamaya devam ediyor. Dolayısıyla kedilerle ilgili temsili dostluk, güven, yakınlık vb. özellikleri içeriyor. Bu örnekten açıkça anlayabileceğimiz gibi farklı deneyimleri olan bu iki iki bireyde “kedi” farklı imgeler, duygular ve düşünceler açığa çıkarmaktadır. BDT de rüyaları tam da bu mantıkla çözümlemeyi öneriyor: Her bireyin deneyimleri farklı olduğu için rüyalardaki temsillerin anlamları bu deneyimler temelinde bireye özgüdür. Deneyimlerimiz Rüyalarımızı Şekillendirir Rüyanın yaşadığınız bir deneyimin içeriğine sahip olması kulağa son derece tanıdık ve normal geliyor. Örneğin bu sıralar haberlerde sık sık maruz kaldığımız bombalar ve patlamalar haberi izlediğiniz gece rüyanızda ortaya çıkabilir. Buna nasıl bir anlam vereceğiz? Açıkçası pek de bir anlam vermeyeceğiz, çünkü bu yalnızca günlük yaşamdaki deneyiminizin bir yansıması. Yeni öğrendiğiniz bir bilgiyi ya da yeni yaşadığınız bir olayı belleğinize kaydetmek için bilginin çeşitli aşamalardan geçmesi gerekir. Bilişsel nörobilim işte tam da bu noktada rüyaların bize yardımcı olduğunu öne sürmektedir. Özellikle REM uykusunun (rüyalar genellikle bu uykuda ortaya çıkar) belleğin sağlamlaştırılması, bilgi işlemleme, öğrenme ve duygu regülasyonu için oldukça önemli olduğu yönünde çalışmalar mevcuttur. Bunu sağlamak için de rüya sırasında orijinal deneyimdeki algısal bileşenler yeniden aktive edilir. Rüyanın Evrimsel Temeli Rüyaların evrimsel olarak gelişimi oldukça uzun ve kapsamlı bir konu. Ancak kısaca bahsetmek gerekirse; rüyaların işlevi günlük yaşamda bizi tehdit edebilecek olay ve durumları simüle ederek gerçek yaşamda bu durumlara hazırlık olmamıza yardımcı olur. Sorumuza dönecek olursak; tüm bunlar göz önüne alındığında BDT kapsamında kişinin rüyalarını bireyde uyandırdığı anlam ve duyguları dikkate alarak terapi sürecine entegre etmek BDT çerçevesinde kullanılabilen bir yöntem oluyor. Rüyaları da bilinçli deneyimlerimizin veya olası deneyimlerimizin temsilleri olarak gören BDT, aslında pekala rüyalarla ilgilenmektedir. Kaynak: Carcione, A., Santonastaso, M., Sferruzza, F., & Riccardi, I. (2021). Esoteric power, useless, useful: considerations about dreams in cognitive-behavioural therapy. Research in Psychotherapy: Psychopathology, Process, and Outcome, 24(2).