Beynin Hafızası
Zaman zaman bedenimizin verdiği tepkiler bizi korkutsada aslında bunlar beynimizin bize iletmek istediği mesajlardır.
Yıllar geçtikçe eskiyi hatırlamakta güçlük çekeriz.
Belki 5-6 yaş ve öncesini hatırlamaz hale geliriz.
Peki bu deneyimler gerçekten beynimizden siliniyor mu, nereye gidiyor bu yaşantılar ?
Bana kalırsa yaşantılarımızı anımsamakta güçlük çeksek de beyin hafızası denilen bir mucizenin olması burada dikkatimi çekiyor. Beyin kayıt tutmaya ne zaman başlıyor dersiniz, anne karnındaki oluşumla beraber bu kaydın oluştuğu kanaatindeyim. Bu başlangıçtan itibaren ölüme kadar geçen sürede kayıt devam etmektedir.
Beyin, daha anne karnındayken annenin yaşadığı stresi, üzüntüyü öfkeyi alır. Doğumdan sonra da ilk iki yıl anneye olan ihtiyacı sırasında annenin çocuğuna olan tutumunu, anne ilgiliyse iyi ilgili değilse kötü olarak kodlar. Büyüdükçe bunu hatırlamasa bile beyin hatırladığı için dış dünyaya da ya iyi ya kötü olarak bakar birey.
Yani ne kadar unuttuğumuzu sansak da beynimiz o kayıtlı bilgiler doğrultusunda ileriki yaşantımızda ilerlememizi, tercihler yapmamızı sağlıyor. Beyin öyle bir şey ki içten içe aslında istek ve arzularımızla mücadele veriyor.
Bazen aklımızdan bir şeyler geçiririz ve bunları uygunluğuna göre yaparız ya da ifade ederiz. Peki biz bir şeyler istiyorsak fakat bunu bilincimize taşımıyorsak, bu noktada neler oluyor?
İstek ve arzularımızın sınırı yoktur. Bazen arzuladığımız şeyler bize zarar verebilecek ahlaki açıdan sıkıntıya düşürecek eylemler ya da düşünceler olabilir. Beyin bu noktada o düşünceleri su yüzüne yani bilince taşımaktansa arka planda bilinçdışına atabilir. Bilinçdışında saklı bu istek ve arzularımızı doyurmak için normal hayatta belki nesnesini veya doyum biçimini değiştirerek doyuma ulaştırabiliriz. Mesela insanlara zarar vermek isteyen birinin normal yaşantısında boksör olması cerrah olması bilinçdışını attığı o isteği doyurmasıyla alakalı olabilir ya da pis olmayı isteyen etrafa sıçıp batırmak isteyen birinin ressam olması da güzel bir örnek olabilir.
Bunlar bilinçdışına attığımız istek ve arzularımızın doyuma ulaşmasına örnekti. Peki ya bu istek ve arzularımız doyuma ulaşmazsa ne olur?
İstek ve arzularımız doyuma ulaşmadığında bastırma savunma mekanizması ne kadar güçlüyse o kadar fark etmez bedenimiz, fakat iyi bastırılmazsa istek ve arzularımız bilinçdışından bilince doğru sinyaller gelmeye başlar. Daha açık söylemek gerekirse, doyurulmamış istekler semptom olarak ortaya çıka. Sıklıkla karşımıza çıkan panik atakların, somotoform bozuklukların, obsesif kompulsif bozuklukların temelinde bilinçdışımızda doyurulmamış istek ve arzularımız yatar.
Burada beynin hafızasının gücünü tekrar görmüş oluyoruz. Beyin asla unutmaz.
Mediha Ezenci