İşte Bu Doktor İndir
Beyin Neden Unutur? Birçok insanın hayatını olumsuz yönde etkileyen ve kişinin günlük işlerinde kısıtlılığa yol açan unutkanlık, bellek bozukluğu sonucu ortaya çıkan bir problemdir. Yaşlı nüfustaki artışa paralel olarak unutkanlık ve bellek bozuklukları toplumda sıklığı artmakla beraber unutkanlığın günümüzde genç ve aktif yaşam içinde olan insanlarda da yoğun bir şekilde görülmeye başlamıştır. Gençlerde de görülebilen unutkanlık probleminde unutma yerine “hatırlayamama” “dikkat eksikliği” “konsantrasyon güçlüğü” kavramlarını kullanmak daha doğru olarak ifade edilir. Bellek (hafıza) beynimizin en önemli bilişsel işlevidir ki öğrenmemizi, birikimlerimizin depolanmasını ve gereğinde geri çağrılmasını sağlar. Bu süreç nöron denilen beyin hücreleri, hücreler arası bağlantılar olan sinapslar ve bir sürü karmaşık mekanizmalar ile gerçekleştirilir. Bellek yanı sıra algılama, muhakeme, dikkat, yürütücü işlevler gibi diğer işlevlerimiz en az bellek kadar önemli olup bilişsel işlevlerimizin bütününü oluşturur. Beynimiz, aklınızın almayacağı sayıda, nöron adı verilen ve birbirine sinapslarla bağlı hücreden oluşur. Diğer dokulardan ayıran en önemli fark, nöron adı verilen beyindeki sinir hücrelerinin formunun diğer hücre formlarından farklı olmasıdır. Vücuttaki diğer hücreler bir kutu şeklini andırırken, nöronlar dallı budaklıdır, bir ağaç gibidir. Nöronlar bu yapısı nedeniyle, ilgilenmeyi tercih ettiğiniz meşgalelere göre büyüyüp küçülebilir. Yani ilgi alanınız neyse, beyinde o alanın muhatabı olan bölge büyür. Beynimiz üç ana kısımdır. 1) Beyin sapı; temel yaşamdaki fonksiyonları kontrol eder. Nefes almak, kalp atışı, refleksler, içgüdüsel davranışların merkezidir. 2) Limbik sistem; amigdala ve hipotalamus burasının önemli merkezidir. Duygularımızı kontrol eder. Uzun süreli hafızanın önemli kısmı kontrol edilir. Duygusal bağ kurduğumuz olayları daha net hatırlarız. Çok sevinçli olan bir anı kolay unutulmaz. Okuduklarımızdan zevk alıyorsak, yaptıklarımızdan eğlenceli buluyorsak öğrenmelerimiz daha kalıcı olur. 3) Neokorteks; beynin düşünce merkezidir. Limbik sistemle birçok bağlantısı mevcuttur. Görme, işitme, konuşma, düşünme gibi üst düzey fonksiyonları üstlenir. Neokortekste duyuların saklandığı ayrı bölümler mevcuttur. Öğrendiklerimizin kalıcı olmasını istiyorsak her bölüme farklı kaydedilmesini sağlamalıyız. İşittiklerimizin %20’sini, gördüklerimizin %30’unu, hem görüp hem de işittiklerimizin %50 ‘sini, işitip görüp ve yaptıklarımızın %90’nını hatırlarız. İnsanda üç çeşit hafıza bulunuyor: duyusal hafıza, kısa süreli hafıza ve uzun süreli hafıza. Duyusal hafıza duyu organlarımıza ilişkin hafızamızdır ve veriler ilk önce buraya gelir. Yolda yürürken duyduğumuz sesler, gözümüze ilişen tüm görüntüler anlık olarak bu hafızada kaydedilir. Eğer biz, bu seslerden ve görüntülerden birine dikkat etmeye başlarsak bu veri kısa süreli hafızaya alınır. Burada bilgiler 7-8 saniye civarında tutulur ve sonra unutulur. Kısa süreli hafızaya alınan bir bilgi tekrar edilip resim, duygusal bağ kurduğumuz duygu ve seslerle renklendirilirse uzun süreli hafızaya alınır. Büyükşehirlerde yaşayan bizler sokağa adımımızı atar atmaz uyarıcı akınına maruz kalıyoruz. Arabaların çıkardığı ses, çevremizdeki tabelalar, yanımızdan geçenlerin konuşmaları, etrafımızda çalışan insanlar hepsi hafızamıza veri ulaştırıyor. Hafızamıza o kadar çok veri ulaşıyor ki, evimizden çıkıp işimize varana kadar binlerce tabela okuyor, nice yüzlere ve seslere şahit oluyoruz. Ama bunların hiçbiri aklımızda kalmıyor. Kalmasına da gerek yok zaten. Ancak kısa süreli hafızamıza bu kadar çok veri giriş çıkışı iki şekilde bizde unutkanlığa sebep oluyor. Birincisi, gereksiz birçok veri girişi kısa süreli hafızamızı yıpratıyor. Bu durum bize gelen verileri sağlam bir şekilde kaydetmede zorluk çıkarıyor ve sonunda unutkanlık baş gösteriyor. İkincisi, kısa süreli hafızaya giren ama buradan uzun süreli hafızamıza aktarılmayan veriler bizde bir alışkanlık oluşturuyor: Bilgileri kısa süreli hafızaya alıp uzun süreli hafızaya aktarmama alışkanlığı. Bu alışkanlık neticesinde uzun süreli hafızaya aktarmamız gereken verileri oraya aktaramıyoruz. Birisi ile tanıştığımızda onun ismini hemen unutmamızın nedeni o ismi sadece kısa süreli hafızamıza alıp uzun süreli hafızaya aktarmama alışkanlığıdır. Üçüncüsü, uzun süreli hafızanın çok az kullanılması. Telefon numaralarını da artık hafızamıza almıyoruz çünkü cep telefonlarımız var. Az kitap okuduğumuz için oradaki bilgileri hatırda tutmak ya da güzel söz ve şiir ezberleme alışkanlığı azaldı. Dördüncüsü, eğitimde sadece sol beynin kullanımına yönelik programın baskın uygulanması. Beynimiz sağ ve sol olmak üzere iki yarım küreden oluşuyor. Bu yarım küreler “lob” olarak adlandırılıyor ve her birisinin farklı görevleri bulunuyor. Sol lob, konuşma, matematiksel işlemler, diziler, sayılar ve analiz gibi konularda çok üstündür ve mantıklı ve doğrusal çalışmaktadır. Sağ lob da ritim, hayal kurma, renkler, boyut, hacim, müzik gibi fonksiyonlarda etkin olmaktadır. Araştırmalar göstermiştir ki, sağ lobu alınan kişilerde hatırlama yetisi oldukça zayıflamaktadır. Çünkü tek başına resim ve şekil olmadan sol beynin olayları hatırlaması çok zordur. Beşincisi, oksijensiz ortamlar. Beynimizin ağırlığı vücut ağırlığımızın %2’si kadardır. Yani ortalama 1,5-2 kg ağırlığındadır. Ve beynimizin sağlıklı çalışabilmesi için gerekli olan en temel madde oksijendir. Hatta diyebiliriz ki beynimiz tam bir oksijen canavarıdır. Öyle ki vücut ağırlığımızın %2’sini teşkil eden beynimiz, vücudumuzun aldığı oksijenin %20-25’ini kullanır. Kısacası yeteri kadar oksijen alınmadığında beynimizin fonksiyonları önemli ölçüde yavaşlar ve zayıflar. Ve bu durum hafıza merkezimizi etkiler. Büyük şehirlerde ev, araba ve ofis gibi kapalı mekânlarda hayatını sürdüren bizler yeteri kadar oksijen alamamaktayız. Bu durum beyin fonksiyonlarımızı ve dolaylı olarak da hafıza yetimizi etkilemektedir. Altıncısı, egzersiz yapmıyoruz. Araştırmalara göre, eğer düzenli olarak egzersiz yaparsanız hipokampusta bulunan (bellek merkezindeki) gri madde miktarını arttırabilirsiniz. Biz kliniğimize unutkanlık ve dikkat dağınıklığı ile gelen hastaları, ayrıntılı nörolojik muayene sonrasında gerekli tetkiklerle beyin MRG, EEG, kan testlerle birlikte değerlendirmekte ve uzman psikoloğumuz tarafından yapılan nörokognitif test sonucunda tedavi planlamaktadır. Yapılan medikal tedaviler yanı sıra pulsatif elekteromanyetik stimulasyon tedavisi uygulanmaktadır. Manyetik stimülasyon tedavisi dikkat dağınıklığı, alzheimer ve diğer unutkanlıkların tedavisinde yeni bir ufuk açmıştır. Manyetik stimulasyonla beynin belirli bölgelerine dışarıdan gönderilen elektromanyetik sinyallerin, gerek korteksteki hareket sistemi ile ilgili gerekse limbik merkezlerdeki düşünce ve davranışla alakalı kognitif hücreler üzerinde uyarıcı etki yaparak hücre yıkılımını düzelttiği, ilerlemeyi yavaşlattığı ile ilgili çalışmalar mevcuttur. PEMF (manyetik stimulasyon ) tedavisi ile beyinde düşük metabolizmalı çalışmayan bölgelere ardışık manyetik uyarı seansları uygulayarak hastalardaki unutkanlık tablosunu azaltmak ilerlemeyi durdurmak amacıyla uyguluyoruz. Aynı zamanda detoks programı, beslenme düzeni, dikkatimizi arttıracak egzersizler ile hastalarımızın şikâyetlerini azaltan multidisipliner bir uygulama yapmaktayız. Gündelik Hayattaki Veriminizi Artıracak Beyin Egzersizleri İnsan beyni aynı kaslar gibi çalıştıkça gelişir, çalışmadıkça körelir. İnsan beyni bir bilgisayarın hafızası gibi dolup boşalan ve belli bir kapasitesi olan bir aygıt olmaktan çok, öğrendikçe büyüyen ve kullanımı azaldıkça küçülen bir organdır. Egzersiz 1: Dişinizi fırçalarken, saçınızı tararken farklı elinizi kullanın. Egzersiz 2: Günlük hayatta yaptığınız toplama, çıkartma, çarpma, bölme gibi basit işlemleri kafanızda yapmayı deneyin. Günümüzde gelişen teknoloji ve herkesin akıllı telefon taşıması yüzünden en basit dört işlem bile çoğu zaman makinelerle yapılmaktadır ve bu da insanların en basit işlemlerin bile nasıl yapıldığını unutmasına sebep olmaktadır. Egzersiz 3: Hiç yabancı diliniz yoksa yeni bir yabancı dil öğrenmeye çalışın. Eğer herhangi bir yabancı dilde orta seviyedeyseniz o dilde film izlerken altyazıyı kaldırın ve söylenenleri anlamaya çalışın. Egzersiz 4: Gerek anadilinizde gerek öğrenmekte veya öğrenmiş olduğunuz yabancı dillerde dilbilgisi, yazım kuralları, kelimelerin doğru okunuşu gibi şeyleri unutmamak için bol bol kitap okuyun. Egzersiz 5: Yolunuzu değiştirin, farklı yollardan gitmeyi deneyin. Egzersiz 6: Herhangi bir sanat dalını hobi olarak seçin ve bu sanat dalında bir şeyler üretmeye çalışın. Bu sanat dalı resim olabilir, müzik olabilir, tiyatro olabilir. Egzersiz 7: Günlük hayatta her gün aynı şekilde gerçekleştirdiğiniz şeyleri düşünün ve bunları nasıl farklı yollarla gerçekleştirebileceğinizi düşünün. Temizlik yaparken deneme yanılma yoluyla keşfedeceğiniz bir teknik bu işi daha kolay yapmanızı sağlayacaktır ve bu beyninizi de daha önce alışık olmadığı sekilerde çalışmaya zorlar. Egzersiz 8: Nasıl vücut geliştirirken en önemli konulardan biri dinlenmeyse beyni geliştirirken de aynı şey önemlidir. Günde birkaç saati kendinize ayırıp dinlenmeyi ve rahatlamayı deneyin. Günlük uykunuzdan mecbur kalmadıkça taviz vermeyin. Egzersiz 9: Doğru nefes alın. Düzenli nefes egzersizi yapın. Egzersiz 10: Günlük yaşantılarınız ile ilgili kendinize sorular sorun. Dün şu saatte ne yaptım, neredeydim, üç saat önce ne yaptım gibi sorular sorun. Böylece yakın zamana ait hafızanızı güçlendirmiş olursunuz. Unutmayın… Sağlığınızın Bedeli Yok…