Seçtiğimiz ve sonucunda zorlanıyor olduğumuzda bir şekilde seçimimizden ötürü yargılandığımız durumlar hakkında düşünelim mi biraz bu yazıda ?
Hayat tercihlerden ibaretya yani günümüzü nasıl geçireceğimizden tutun da ne iş yapacağımız, hangi şehrin hangi semtinde oturacağımız, kiminle evleneceğimiz, kaç çocuk yapmak isteyeceğimiz gibi seçimler sunuyo bize hayat ve biz de kendimiz için iyi olacağını düşündüğümüzü seçiyoruz. Çok doğal olarakta seçimlerimizin ardından bazı zorluklar yaşayabiliyoruz ve çevremizdekilerle de bunu paylaşıyoruz. Paylaşma ihtiyacı duyuyoruz. Buna siz dert yanmak diyebilrsiniz, şikayetlenmek diyebilirsiniz. Duygunun içinde sıkışıp kalmak, daralmak, bunalmak diyebilirsiniz. Ama içinde bulunduğumuz sürecin iyi gitmeyen yanlarına dair konuştuğumuzda şöyle yanıtlar aldığımız oluyo değil mi?; "sen tercih ettin.. böyle olacağı belliydi. E keşke bu kadar çalışmasan.. ben sana 3. Çocuğu yapma demiştim… eee o işi seçtiysem zorluklarına katlanacaksın." Gibi, parantez içinde sen seçtiysen "memnun olmak zorundasın dert yanmaya hakkın yok" manasına gelen karşılıklar alıyoruz.
Fakat bu işte hayatın cilvesi dediğimiz Şey seçim ne olursa olsun ardından zorluklar yaşanabilir. Ve zorlukların paylaşılması bazen sadece bir duygu durum paylaşımıdır. Anlaşılarak rahatlama ihtiyacıdır. Ve bu ihtiyaç karşılanmadığında ne oluyo biliyormusunuz. Zorlandığımız seçimleri hata olarak algılıyoruz ve başarısız olarak nitelendiriyporuz kendimizi. İnsanların açık hedefi olmamak için de zayıflık olduğunu düşündüğümüz tüm zorlantılarımızı saklıyoruz göstermiyoruz.
Bu algıyı kırmak için ihtiyacımız olan şey tercihlerimizin zorlandıklarımızın olumsuz duygularımızın arkasında olmak . Evet ben tercih ettim, zorlukları var seçimimin fakat bu zorluklarla birlikte benim seçimim diyebilmek...