Kendini Gerçekleştiren Kehanet
Sosyal, profesyonel rutin hayatımızda, aile, şirket, devlet yönetiminde ve insan düşüncesinin olduğu tüm zaman ve mekânlarda “kendini gerçekleştiren kehanetler” ile farkında olmadan karşılaşırız. Buradaki yaratacağımız farkındalık ile kendi gerçeklerimizi, dışarıdaki oluşturulan gerçekleri bize değişme imkânı sağlayacaktır. Bu nedenle “kendini gerçekleştiren kehanet” kavramının yaşamımızdaki yerinin farkındalığına varmak yaşamımıza hükmetme açısından önem arz etmektedir.
‘Kendini gerçekleştiren kehanet / Beklenti Etkisi (self-fiilfilling prophecy) terim olarak 20. Yüzyıl sosyologlarından Robert Merton tarafından ortaya atılmıştır. Kendini gerçekleştiren kehanet, olması düşünülen bir durumun gerçekliğe dönüşmesidir. Örneğin, bugün çok kötü bir gün yaşayacağını düşünen bir kişi isteyerek olmasa da bilinçaltına yerleşen bu düşünce nedeniyle davranışlarını olumsuz yönde etkiler ve kötü bir gün geçirir. Bu durumda düşündüğü ihtimal gerçekleştiği için “Kendini Gerçekleştiren Kehanet” denilmektedir.
Örneğin kendisi hakkında negatif bir benlik imajına sahip olan bir genç kız, kendisinin sıkıcı bir insan olduğunu, hiç kimsenin ondan hoşlanmadığını, vb. düşündüğünde, bu düşüncelerine uygun davranışlar ortaya koymakta, diğerlerine asık suratla karşılık vermekte ve bu nedenle de diğerleri tarafından aranılıp sorulmamaktadır. Burada genç kızın diğerlerinden ilgi görmemesi, kendisinin bizatihi özelliklerinden ziyade, kendi hakkındaki imajı ve düşünceleridir.
Bu konunun en önemli örneklerinden biri de, Ovidius tarafından anlatılan Pigmalion mitosudur ve kendini gerçekleştiren kehanet olgusunu aydınlatmak için kullanılmaktadır. Bir heykeltıraş olan Kıbrıs prensi Pygmalion, ideal kadını temsil eden fildişinden bir heykel yapar ve Galatea adını verir. Galatea o kadar güzeldir ki, Pygmalion ona aşık olur, tanrıça Venüs’e ona hayat vermesi için yalvarır. Venüs onun isteğini kabul ederek Galatea'yı canlandırır; Pygmalion ile insan olan heykeli mutlu bir aşk yaşarlar.
Bu öykü, daha sonraları, pek çok roman, tiyatro ve sinema eserine konu olmuştur. Pygmalion mitosu, insanların gerçekleşmesini arzu ettikleri veya gerçek olarak algıladıkları bir şeyin, er veya geç gerçekleşeceğini belirten bir mitostur.
Pigmalion Etkisi, bir diğer kişi hakkında hatalı görüşleri bulunan bir kişinin, kendi hatalı görüşlerini doğrulayacak şekilde davranması ve hedef kişinin de buna uygun davranışlar göstermesi şeklinde de tanımlanabilir; önce algılayan, hedef bir kişinin özellikleri hakkında bir takım beklentiler oluşturmakta, ardından bu beklentilere göre davranmakta ve nihayet hedef, algılayanın davranışlarına göre ve onun ilk beklentilerini doğrulayacak şekilde kendi davranışlarını ayarlamaktadır.
Burada, bir şey hakkındaki imaj ve temsillerimizin, bizzat o şeyi algılamada etkili olduğu ve bir süre sonra o şeyin algıladığımız haliyle gerçeklik kazandığı şeklinde devresel bir nedensellik örgüsü söz konusudur.
Bunun, eğitim alanında yakından bilinen örneklerinden birisi (Rosenthal ve ark.), öğretmenlerin öğrenciler hakkındaki beklentilerinin, öğretmenleri beklentilerinde haklı çıkacak tarzda davranmaya itmesi ve dolayısıyla Öğrencilerin başarı ya da başarısızlıklarını etkilemesidir. Bu konuda Harvard Üniversitesi profesörlerinden Robert Rosenthal’ un 18 öğretmen ve 650 çocuğu kapsayan araştırmaları mevcuttur
Burada, bir şey hakkındaki imaj ve temsillerimizin, bizzat o şeyi algılamada etkili olduğu ve bir süre sonra o şeyin algıladığımız haliyle gerçeklik kazandığı şeklinde devresel bir nedensellik örgüsü söz konusudur.
Günümüzü kötü geçeceğini düşünmek yerine kendimize “iyi düşünelim iyi olsun” demek olumlu yönde kendini gerçekleştiren kehanet olacaktır.
Hayatta birçok şey bizim kontrolümüzde değil ama en azından kontrolümüzde olan kısmı farkındalıkla yaşayalım. Beklentileriminiz olumlu olanlarını gerçekleştirelim.