Varolma(ma) kaygısı
Yok olma kaygısı
Sevdiği nesneyi(1) yitirme kaygısı
Sevecen nesneyi yitirme kaygısı
Nesne tarafından saldırıya uğrama kaygısı
Ölüm kaygısı
Tekrar birleşememe kaygısı…
Doğumdan itibaren insanın varolma sancıları ‘ayrılma kaygıları’ olarak bir çok kuramcı tarafından ele alınmıştır. Çocukta emekleme ve yürüme gibi motor becerilerin aniden ortaya çıkması, anneden(2) ayrı olmaya duygusal olarak hazır oluştan önce meydana gelir ve bir panik doğar. Öte yandan olgunlaşan çocukta ayrılma arzuları da ortaya çıkmıştır. Hem kendisinin hem annesinin hazır olmadığı bir ayrılığı arzulamanın bebekte suçluluk duyguları oluşturabileceği ve sevecen anneyi kaybetme korkusu ortaya çıktığı düşünülür. Bu karmaşık ve olumsuz duygularla baş etmenin yolu tekrarlayan kısa süreli başlayıp giderek artan sürelerde ayrılıklar yaşamaktan geçer. Bu ayrılmaların ilki, bebek annesiyle bir arada iken kendi iç dünyasıyla meşgül olduğu anlarda yaşanır. Sonrasında ce-e oyunu, annenin örneğin mutfağa gidip su alıp gelmesi gibi kısa süreli ayrılıklar, daha sonraları annenin yarı zamanlı ve tam zamanlı işe başlamaları sıralanır. Ayrılma bireyleşme döneminde, 9-15 aylarda çevreye ilginin artması ile ayrılma kaygılarında yatışma, annenin kendine ait olmadığını anlama ile yeniden alevlenme dönemleri olabilir.
Bu kısa özetten hareketle tanı sınıflama sistemlerine göre de 0-2 yaş arasında herhangi bir kaygı bozukluğundan bahsedilemez ancak çocuğun yeni olaylar karşısında çekinme davranışı gösterdiği ve sonraki yaşlarda kaygı bozuklukları olacağına dair işaretler veren bir tanım vardır: Yeniliğe Karşı İnhibisyon Bozukluğu (Inhibition to Novelty Disorder). Bu bozuklukta çocuğun yeni durum ve kişiler karşısında neşesini kaybettiği, içe kapandığı, keşfedemediği görülür.
Çocuk ve genç psikiyatristlerine göre 2 yaştan sonra erken çocukluk evresi başlar. Bu evrede artık anne-babanın içselleştiğine(3) dair işaretler vardır, ayrılık kaygıları sonlanmıştır. Çocuk geliştirdiği çözüm becerileri ile çaresizlik ve yalnızlık tehditlerinden kurtulmuştur. Bağlanma açısından bakıldığında her yaşta ayrılığa verilen tepki farklıdır ve her yaşta protesto (itiraz) davranışı olabilir. Ancak protesto ve kaygıyı ayırt etmek önemlidir. Eğer çocukta ayrılık durumunda hareketlerinde yavaşlama, içe kapanma, neşesini kaybetme veya tam tersi oyuncaklarına ve diğer kişilere karşı saldırgan davranışlar ve öfkelilik oluyorsa bunu protesto davranışından fazlası olarak kabul etmek gerekir. İster 2 yaşından önce ister sonra olsun, her yaşta çocuğunuz ayrılık anlarında keşfetmenin tadına varamıyor ve neşesini kaybediyorsa bir çocuk ve genç psikiyatristinden destek almanız iyi olacaktır.
Tüm bebeklerin neşeyle büyümesini dilerim!
(Not: 1)‘Nesne’ ruh sağlığında ‘öteki’ karşılığına gelen, bebek-çocuk-yetişkinlerin özellikle yakın ilişkide olduğu kişileri tarifler. 2)Metin içinde ‘birincil bakımveren’den, akıcılığın kabolmaması amacıyla ‘anne’ olarak bahsedilmiştir. Ancak bu rol cinsiyetten bağımsız düşünülmelidir. 3)‘İçselleşme’ ile kastedilen durum, anne-babanın görünmedikleri anlarda yok olmadıklarını anlama, bir süre sonra tekrar görüneceklerine inanma durumudur.)
Uzm. Dr. Aybüke Tuğçe Mustan