Gastroözefageal reflü kısaca mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçması olarak tanımlanır. Bebeklerde fizyolojik olarak normalde de görülebilen bir durumdur. Bu durumdan anne ve bebek hiç rahatsızlık duymamaktadır; halk arasında mutlu bebek kusması olarak adlandırılmaktadır. Fizyolojik durumdur ve bir yaşına doğru bebeğin yatar pozisyondan oturur pozisyona geçmesiyle düzelmektedir.
Reflü hastalığında ise; mide, ince bağırsak ve safra yolları içeriğinin yemek borusuna kaçtıktan sonra bebekte hastalık belirtilerinin oluşmasıdır. Eğer aile bireylerinden birisinde reflü hastalığı varsa, bebekte de reflü hastalığı belirtilerine daha sık rastlamaktadır. Reflü hastalığının görülüş sıklığı 1/300 tür.
Reflü bebeklerde niçin olmaktadır?
Erişkinlerde mide karında dik pozisyonda yardımcı kaslar yardımıyla durmaktadır. Diğer bir değişle midemiz karında ağzı açık ters duran şişe pozisyonunda yer almaktadır. Bu pozisyon nedeniyle erişkinlerde besinler mideyi daha kolay terk etmektedir. Bebeklerde ise mide yatık şişe pozisyonunda karında durmaktadır. Sonuçta besinler bebeklerin midesini daha uzun zamanda terk ettiği için reflü daha kolay oluşabilmektedir.
Ayrıca yemek borusuna gelen besinler erişkinlerde yer çekimi etkisi ile daha kolay mideye geçerler, bebekler çoğu kez mide yatar pozisyonda oldukları için besinlerin yemek borusunu terk etmesi biraz daha zaman almakta sonuçta reflü gelişimine eğilimde artmaktadır.
Bebeklerde yemek borusunun kasılma hareketleri yemek borusunu temizleyebilmesi için yeterince katkı sağlayamaması reflü hastalığına zemin hazırlamaktadır.
Tükrük bezleri yaşamın ilk aylarında yeterli çalışmadığı için yemek borusunun kendi kendini temizlenme mekanizmasının yeterli olamaması da reflüye zemin hazırlamaktadır.
Bebekler, erişkinlerle karşılaştırıldıklarında daha fazla kalorili ve kilolarına göre daha fazla besin tüketirler. Yüksek kalorili besinlerin sindirim sistemin terk etmesi zor olduğu için reflü daha kolay gelişir.
Fizyolojik reflüde yani normal bebeklik çağı reflüsünde belirtiler şu şekilde sıralanabilir.
Bebekler iyi kilo alırlar.
Hiç bir zorlanma olmadan ağıza mide içeriği gelir. Sızıntı şeklinde ağızdan taşabilir.
Bebeklerin emmeleri çok iyidir.
Yutma koordinasyonu çok iyidir.
Bebek aktivitesi normaldir. Nörolojik olarak sorunu yoktur.
Solunum yolu hastalığı belirtileri yoktur.
Apne dediğmiz 20 saniyeden uzun nefessiz kalma ve bu sırada kalp atışının yavaşlaması olmamaktadır.
Kansızlık (anemi ) görülmemektedir.
Bebekte fizyolojik reflü düşünüldüğünde öncelikle aile ile iyi bir iletişim, empati kurulmalıdır. Aileye bu durumun bebek gelişimi ile ilgili normal (fizyolojik ) bir süreç olduğu anlatılmalıdır. Bebeğin almış olduğu mama ve sıvı besinler koyulaştırılmalı, bebekler kanguru pozisyonunda dik olarak emzirilmedir. Reflü yatağı denenebilir, başı 35 -45 derece yüksek yatırılmalıdır. Bebek emzik kullanıyorsa fayda sağlayabilir. Bebeğe hiçbir tedavi başlanmadan takip yapılır.
Gastroözefageal reflü hastalığı ise mide içeriğinin boğaz ve yemek borusuna kaçması sonucunda istenmeyen belirtilerin görülmesidir.
Reflü hastalığında bebeklerde görülen belirtiler;
Reflü hastalığı olan bebekler emmeyi ve beslenmeyi birden yarıda keserler. Kusma, huzursuzluk, geçmeyen gaz sancıları gibi diğer sindirim sistemi bulguları reflü hastalığında da görülebilmektedir. Kilo almada duraksama reflü de görülen diğer önemli bir bulgudur.
Yemek borusuna kaçan besinler solunum yolarına da mikropartikülller şeklinde geçerler, burada bulunan sinir uçlarını da uyarırılar, 20 saniyeden uzun süren soluksuz, nefessiz kalma şeklinde (apne nöbeti )klinik bulguya yol açabilirler.
Reflü olduğu sırada ağıza gelen mide içeriğinin solunum yollarına kaçışını önlemek için vücudun almış olduğu postür (pozisyon ) değişiklikleri ile boynun bir tarafa doğru eğilmesi, birden kendi salma hareketleri görülür, bu durum klinikte Sandifer sendromu olarak adlandırılır. Nörolojik muayene, EEG, beyin görüntüleme yöntemleri normaldir. Belirtiler olduğu sırada çekilecek video görüntüleri ile tanı konulabilir.
Yemek borusuna kaçan besinler yemek borusu alt kısmında kanama yaparak kansızlığa
( anemiye ) neden olabilirler.
Yine sindirim sistemi salgıları solunum yolarında öksürük, sinüzit, laranjit, faranjit, krup atakları, bronşiolit ve astım benzeri bulgulara yol açabilir. Kulakta sıvı yoplanması (seröz otit ) bulgularına neden olup, işitmede azlığa ve kulaklara tüp takılmasına neden olabliriler.
Ayrıca reflü hastalığı akraba evliliğinin sık görüldüğü ülkemizde metabolik hastalıklar, kistik fibrosiz ve nörlojik hastalıkara sekonder de görülebilir. Yemek borusu operasyonu geçirmiş hstalarda da yemek borusunun kendisini temizleme yeteneğinin bozulması sunucu sekonder reflü görülmektedir. Tedaviye yanıtsız reflülerde besin alerjisini de düşünmek gerekmektedir.
Reflü hastalığı tedavisinde fizyolojik reflüde alınan önlemlere ilave olarak ilaç tedavisi de gerekmetedir. İlaç tedavisinde amaç oluşan reflü belirtilerini en aza indirmek, bebeğin yaşam kalitesini artırmak olmalıdır. Reflü tedavisi en az 3 ay olmalı ve doktor kontrolü ile başlanmalı ve doktor kontrolü ile kesilmelidir. Tıbbi tedaviye yanıtsız olgularda endoskopi ( yemek borusu, mide ve ince bağırsakların fiber optik cihaz ile görüntülenmesi ), 24 sa pH moniterizasyonu, yemek borusu, mide ve ince bağırsaklar için yapılacak radyolojik görüntileme yöntemleri yemek borusuna yönelik monometrik çalışmalar gerekebilir. Tıbbi tedaviye yanıtısızlık durumlarında çocuk gastroenteroloji uzmanı, çocuk cerrahi uzmanı ve aile hep birlikte tedavinin nasıl devam edileceği konusunda birlikte karar vermelidir.