İşte Bu Doktor İndir

Baş ağrılarından ağrı kesici kullanmadan kurtulmak mümkün mü?

Baş ağrısı toplumda en sık görülen şikâyetlerin başında gelir. Başın herhangi bir bölgesindeki ağrı olarak tanımlanmasına rağmen, yine baş bölgesinde duyulan huzursuzluk, boşluk veya dolgunluk hissi gibi durumlar da toplumda baş ağrısı olarak tanımlanırlar.

Uluslararası platformlarda baş ağrılarını 14 ana grup ve yüzlerce alt grup olarak sınıflandırmıştır. Birincil baş ağrıları, farklı bir hastalığa bağlı olmadan doğrudan doğruya baş ağrısı tablosuyla ortaya çıkan ağrılardır. İkincil baş ağrılarında ise ağrıya neden olan durum ortaya konulabilir (Beyin damarsal bozuklukları ve kafa içi yer işgal eden lezyonlar, göz hastalıkları, dış kulak ve orta kulak hastalıkları burun ve sinüs fonksiyonları bozan yapısal bozukluklar veya iltihabi ve tümöral hastalıklar, çene eklemi bozuklukları gibi).

Toplumda sık görülen baş ağrılarının kendilerine özgü bazı bulguları olmakla birlikte, genellikle birbirlerine benzerler. Baş ağrıları incelenirken sıklıkla bu şikâyetle başvuran hastalardan beyin tomografisi veya MRI istenir.  Ağrı nedeni olabilecek kafa içi bir patoloji tespit edilemediği durumlarda, migren ve gerilim tipi baş ağrısı gibi nörolojik kökenli baş ağrısı olarak kabul edilerek tedavi edilirler.

Bununla birlikte baş ve boyun bölgesinde baş ağrısına yol açabilecek çok sayıda bozukluk tarif edilmiştir. Bunların başında burun ve sinüsler olmak üzere, dış ve orta kulak, çene, diş, geniz, yutak ve gırtlak yapılarına ait bozukluklar ve hastalıklar da baş ağrısı nedeni olabilirler.

Burun ve sinüslere ait yapılar iki mekanizma üzerinden baş ağrısı nedeni olabilirler.

  1. Burundan nefes alma güçlüğüne bağlı ortaya çıkan genel vücut oksijen eksikliği:

Oksijen azalınca, vücutta genel bir iltihabi durum ortaya çıkar. Düşen oksijen seviyesinde vücutta dengeyi sağlamak amacıyla kalp daha hızlı çalışır ve damar sisteminde aralıklı genişleme ve büzüşmeler ortaya çıkar. Vücuttaki genel iltihabi durum ve kalp-damar sistemindeki aksaklıklar, baş ağrısına direkt yol açabileceği gibi mevcut baş ağrılarının sıklığını ve şiddetini de arttırabilir

 

  1. Burun ve sinüslerde fonksiyonu aksatan, iltihabi ve yapısal bozuklukların neden olduğu sinirsel veya kimyasal uyarılar:

Toplumda benimsenmiş yanlış bir bilgi sinüzitin baş ağrısına yol açtığıdır. Aslında sinüzit dediğimiz sinüslerin iltihaplanmasında, ortaya çıkan baş ağrısının nedeni, hastalık sırasında ortaya çıkan burun ve sinüs içi yapılardaki şişlik ve tıkanıklıklardır. Bu durum akut burun ve sinüs iltihaplarında görülür. Ek olarak müzminleşmiş sinüzitin ağrıya nadiren yol açacağı da bilinmelidir.

Bununla birlikte, baş ağrısı nedenleri araştırılırken sıklıkla gözden kaçan bir durum burun ve sinüs yapılarında mevcut doğumsal anomaliler veya sonradan kazanılmış yapısal bozukluklardır. Bu tip anomali veya bozukluklar direkt baş ağrısına yol açabileceği gibi, migren gibi nörolojik baş ağrılarının hem şiddetini hem de atak sıklığını arttırabilirler.

Bu nedenle uzun süreli baş ağrılarının mevcudiyetinde mutlaka konuyla ilgili bir uzman tarafından burun ve sinüs yapıları değerlendirilmeye tabi tutulmalıdır. Burun, sinüsler, geniz, yutak ve gırtlak endoskopik olarak değerlendirilmeli, gerekirse bu bölgelerin BT ve MRI gibi görüntüleme yöntemleriyle irdelenmesi gerekmektedir.

Bu değerlendirme sürecinde, nadirde olsa burun ve sinüs tümörleri gibi, tedavi edilmediği takdirde kötü sonuçlar doğurabilecek bazı hastalıklar tespit edilebilmektedir. Bununla birlikte çok daha sık olarak bu hastalarda, ilaç tedavileriyle veya küçük bazı cerrahi müdahalelerle baş ağrısı ortadan kaldırmak mümkün olabilmektedir.

Baş ve boyun bölgesinde, baş ağrısı nedeni olabilecek anomali veya bozukluklardan sık görülen bazı nedenler aşağıdaki gibidir.

 

  • Nazal septum deviasyonu (Burun kemiği eğriliği)
  • Konka bülloza ve septal büllözite (Burun içi anormal havalanmalar)
  • Konkal paradoksite (burun yapılarının bazılarında ters gelişim)
  • Sinüslerin aşırı veya az havalanmaları
  • Sinonasal osteoma (burun veya sinüs içi yeni kemik oluşumları)
  • Sinüs ağzı tıkanıklıkları ve anomalileri
  • Burun veya sinüs içi tümörler ve yabancı cisimler